Monşer: (1) Yeter artık. Böyle olmuyor. 21 Mart'tan bu yana biz 65 yaş üstü gençler olarak Cumhurbaşkanlığı'nın aldığı karar gereği evlerde hapis hayatı yaşıyoruz.
Odgurmuş: (2) Bir düzeltme yapabilir miyim?
Monşer: Tabi yaparsınız ben her konuya açık bir aydın olarak sana düzeltme hakkı veriyorum.
Odgurmuş; “Cumhurbaşkanlığının aldığı bir kararla 21 Marttan itibaren evdeyiz” dediniz. Bu cümle yanlış değil mi? Bilim kurulu kararı demeniz gerekirdi, Bilim kurulu toplanıp karar alıyor ve bazen Sağlık Bakanı ve bazen de Cumhurbaşkanı açıklama yapıyor. Yüz yıldır dünyada benzeri görülmeyen büyüklükte ölümcül bir tehlike oluşturan salgına karşı çok radikal önlemler alınması elbette gerekiyordu; bizde de bu yapıldı. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu ile birlikte Mart ayından bu yana ortaya çıkan tabloyu dikkatle gözlemleyerek şartların gerektirdiği adımları atıyor.
Monşer: Canım ne fark eder, Cumhurbaşkanı onaylamadan bilim kurulu karar verebilir mi? Her zaman ilk söz de son söz de Cumhurbaşkanının değil mi?.
Odgurmuş: Neyse konumuza dönelim. Ne diyordunuz?
Monşer: En son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim; 65 Yaş üstünde olanlar için alınan bu kararı Anayasamızın eşitlik ilkesine aykırı buluyorum.
Odgurmuş: Bu karar siyasi veya hukuki bir karar değil ki Anayasaya aykırı olsun. Orta yerde bir salgın var ve bu karar-tedbir sağlıkla ilgili Bilim Kurulunun insanımızı korumak ve salgına yakalanmaması için alınmış bir tedbir. Yani kısaca konunun Anayasa ile bir alakası yok.
Monşer: Ben bilmem, bu kararı akıl baliğ 65 yaş üstü vatandaşları için haksız bir uygulama olarak görüyorum. Bu kararı protesto ediyorum.
Odgurmuş: Ama bu karar keyfi olarak alınmış bir karar değil ki, 65 yaş ve üstünde bulunan ve belirgin rahatsızlıkları (tansiyon, şeker, kalp gibi) bulunan bu insanların korunması amacıyla alınmış bir karar. Lütfen bu konuda biraz anlayışlı ve sabırlı olsanız daha iyi değil mi?
Monşer: Ben bilmem. Bunun gereği olarak üç haftadır pazar günleri lütuf gibi verilen sokağa çıkma iznini de kullanmıyorum. Protesto ediyorum.
Bugün 65'in altında olanlara da bir çift sözüm var; Gün gelecek siz de bir gün 65 yaşına erişeceksiniz. İnşallah olmaz ama belki o yaşta siz de bir salgın süreci yaşayabilirsiniz!
O gün derseniz ki; “Bu salgının sorumlusu biz değiliz. Bizler akıl baliğiz. Söylenenleri anlayabiliriz. Hükümetin alacağı kararlara harfiyen uyarak kendimizi koruyabiliriz. Böylelikle taşıyıcı vasfı taşımayanlar gurubuna girebiliriz. Sokaklarda görüldüğümüzde sanki taşıyıcı imiş gibi hakaret edilmeyi, horlanmayı, incitilmeyi hak etmiyoruz”. Kimsenin bizi korumasına ihtiyacımız yok. Kendi kendimizi koruyabiliriz.
Odgurmuş: Siz o belirlenen saatlerde sokağa çıktınız diye sizi horlayan ya da aşağılayan her hangi birisinin olduğunu sanmıyorum. 65 yaş ve üstü insanlarımızın bu salgına yakalanma ihtimali biraz daha yüksek. Hatta bu salgına yakalanan 65 yaş üstü insanlarımızın da ölüm oranı daha yüksek. Bu yüzden bu yasaklar devam ediyor. Yaklaşık 3 aydan beri evde oturuyorsunuz, biraz daha dişimizi sıkmamız gerektiğini Bilim Kurulu açıklıyor. O yüzden bizim de iyi vatandaş, iyi insan olarak koyulan kurallara “ama, fakat, lakin” demeden uymalıyız.
Monşer: Bak bizim bu kuşak 12 Eylülleri yaşamış, ateş çemberinden geçerek bu yaşa ulaşmış bir kuşaktır. Dünya düzenini değiştirme ve yeni bir nizam verme özlemi ile feleğin çemberinden geçtik. Her türlü çileyi hiç kimseye eyvallah etmeden çektik. Gücü de, özgüvenini de yüksek bir kuşaktır.
Odgurmuş: Size, geçmişinize ve geleceğinize bir şey diyen yok. Elbette Aslansınız, kaplansınız. Sizler elbette ateş çemberinden geçmiş ve kendinizi belki de 10 defa isbat etmiş insanlarsınız. Fakat orta yerde bir salgın hastalık var, salgın konusunu es geçiyor, konuyu anayasal hak şekline çeviriyorsunuz. Bu bulaşıcı hastalık ve hastalığın bulaşma ihtimali olmasaydı elbette bir yasak olmayacaktı.
Pek tabiidir ki bu hastalık süresince dikkatli olmak gerekmez mi? Çünkü evde oturup balkondan etrafı seyretmek, hastane acil servisinde tavana bakmaktan daha iyidir.
Monşer: Benim anlamadığım ya da bir türlü mana veremediğim bir husus var. Bize yasak getiren Üstelik bu kararı alanların önemli bir kısmı 65 yaş üstü gurubunda Peki sormadan edemeyeceğim.. Aldıkları bu yasak kararı onları neden etkilemedi-ekilemiyor. Onlar, sanki Karar alma mevkiinde olmanın imtiyazını, aldıkları karara uymama imtiyazına dönüştürdüler. Bize yasak varsa onlara da yasak konulsun. Bu haksızlık giderilsin.
Son günlerin bir modası da; herkes bize, kararlara uyduğumuzdan, çok sıkıntılı bir sürece katlandığımızdan dolayı teşekkür ediyor. Teşekkürlerinizi kendi adıma aynen iade ediyorum.
Sizin sisteminiz baştan sona yanlış. Hangi kriterlere göre karar aldınız bilmiyorum ama
Bu anlayışta olduğunuz sürece ne korumanıza, ne minnetinize ne de teşekkürünüze ihtiyacımız yoktur.
Bu kararınızı vicdanlarınıza havale ediyorum.
18/20 yaş aralığındakilere getirilen sokağa çıkma yasağına dair de bir kaç söz söylemek istiyorum..
“Bu insanları yasalar reşit kabul ediyor mu? Ediyor.
Evlenebilir, çoluk çocuğa karışabilir, ailelerinizi yönetebilirsiniz.
Askere gidip vatanı koruyabilirsiniz.
Bürokraside görev alıp kurumunuzu yönetebilirsiniz.
Milletvekili olup devleti, milleti yönetebilirsiniz, koruyabilirsiniz!
ama kendinizi virüsten koruyamaz, virüs kapmışsanız hastaneye gidip tedavi olmayı beceremez, taşıyıcı olup milleti hasta edersiniz diyorsunuz!”
Odgurmuş: Affedersiniz siz tıp doktoru, ya da profesör müsünüz? Siz neden biraz sabırlı olmuyor veya olamıyorsunuz. Bilim kurulu üyeleri 65 taşın üstünde veya hastanelerde görev yapan 65 yaş üstü doktor ve görevlilerin bu yasak kapsamına alınması ile işlerini ve sağlık hizmetlerini yapmasını istemiyor gibi bir düşünceye giriyorsunuz. Ben de sizin bu sakat düşünceyi taşıyor olmanızı protesto ediyorum.
65 yaş kuşağı için durup dururken sokağa çıkma yasağı uygulanmadı herhalde. Orta yerde bir salgın var bu salgın gereği yasaklar uygulanıyor. Öyle her kafadan bir ses gelir ve öyle olmaz böyle olmaz diyerek yetkililere akıl vermenin bir manası yok. Bilim kurulunda görev alan Profesörlerin her biri kendi sahalarında yetkinlikleri ispat edilmiş insanlardır. O insanlara ve aldığı kararlara da uymak gerekiyor.
(1)-“Monşer”:“Batı özentisi içinde olan”, “cehaletinden rahatsız olmayan”, biraz sağcı, biraz solcu, biraz 1970’li yıllar ülkücüsü, biraz liberal, biraz Kemalist, biraz laik ve her halükarda halkını geri-sürü gören hayali b ir şahsiyet.
(2)- “Odgurmuş”: Kadim kitabımız Kutatgu Bilig’de “Kanaat-Akıbet” manasına gelen şahsiyet.