Dünya Gazze’de yapılan katliamlara seyirci kalırken çoluk çocuk kadın kız yaşlı ihtiyar binlerce Filistinli
kardeşimiz vahşice katlediliyor. Bununla birlikte değişik bölgelerde binlerce Türk ve Müslüman kardeşlerimiz işkence ve baskı altında zulüm görüyor; zalimlerin zulmüne maruz kalıyorlar. Bütün bunlara hür ve bağımsız dediğimiz dünya sessiz kalıyor. Türklerin ve Müslümanların üzerinde dönen kirli dolapları nasıl durdurabiliriz bunu iyi değerlendirmemiz gerekiyor.
Gelişmiş devletler sessiz kaldıkça bu yaşananların, çocuklarımızın ve gelecek nesillerin sonu olacağını unutmayalım. Türkleri ve Müslümanları bir çatı altında toplayacak onları bu zulümden kurtaracak olan bir birlikteliğe ve uyanışa ihtiyacımız vardır. Bu birliktelik kardeş ve dost güçlerin birlikteliği olmalıdır.
Sömürgeci emperyalistlerin saldırılarına karşı Müslümanların bir ve beraber olma zarureti gerekiyor. Müslümanlar bir olup birlikte hareket etmedikçe bu zülümler bitmez. Biz ne zaman Allah’ın ipine sımsıkı sarılırsak ve Türk ve İslam Birliğini tesis edersek işte zulüm o zaman biter. “Allah’ ın ipine sımsıkı sarılın” ilahi emrini biz neden unutuyoruz ?
Dünyanın her yerinde Müslümanların zulüm görmesinin tek sebebinin İslam dünyası arasındaki ihtilaflar olduğunu unutmamamız gerekiyor. Müslümanların ilk kıblegahı olan Mescid-i Aksa, İsrail askerleri tarafından çiğneniyor ve Kur’an-ı Kerimler tekmeleniyor. Gazze’de vahşet yaşanıyor toplu bir insani kıyım yaşanıyor. Bu Müslümanlara en büyük hakarettir. Müslümanlar, maddi ve manevi yönden bir arada olsaydı, küfre karşı tekvücut olarak durabilseydi, İsrail’in yaptığı bu küstahlığa karşı haddini bildirirdi.
Yüce Allah Kur’anı Kerim’in de Müslümanların birlik olmasını emrediyor. Müslüman alemi Kuran'da bildirilen bu emre uyup birlik olmadıkları müddetçe, Türk İslam Birliği'ni oluşturmadıkları sürece bu ve benzeri acıların devam edeceği açıktır. Bu acıların, bu katliamların, bu sıkıntıların, bu çilelerin hiçbiri yeni değildir.
Müslümanlar, neredeyse yüzyıldır baskı altında acımasızca yok edilmektedir. 1.5 milyar nüfusuyla birlik olacak İslam aleminin barış, sevgi ve güvenin tesis edilmesinde çok etkili bir güç olacağı göz ardı edilmemelidir.
Dünyanın farklı yerlerinde Müslümanlara büyük acılar yaşatılıyor. Bu fitnenin son bulması, akan kanın durması ancak Türk İslam Birliği'nin kurulmasıyla mümkündür. Filistin'i, Irak'ı, Afganistan'ı, Doğu Türkistan'ı, Kırım'ı, Kerkük'ü, Mısır’ı kurtaracak tek çözüm Türk İslam Birliği'dir.Türk İslam Birliği yalnızca Müslümanların değil, Musevilerin, Hıristiyanların, Budistlerin, ateistlerin ve her düşünceden tüm insanların güvencesi olacaktır.
Türk İslam Birliği kurulduğunda Museviler de, Hıristiyanlar da, Müslümanlar da ve tüm insanlar rahat edecektir. Türk-İslam Birliği yüzyılımızın müjdesi olacaktır. Bu büyük ihtişam, bütün dünyanın huzuruna, sevincine, rahatlığına ve refahına sebep olacaktır. Türk Milleti, Türk Devleti, milli, üniter yapısı içerisinde bu güzel liderliğe ehil ve layıktır.
İslam alemi Rabbimiz'in "Allah'ın ipine sımsıkı sarılın, dağılıp ayrılmayın" hükmüne itaat edip bir an önce birlik olmalı, başta Müslümanların acılarına son vermek üzere ve tüm dünyanın özlemi içinde bulunduğu barışı, güveni, huzuru tesis etmek için Türk İslam Birliği'ni oluşturmalıdır.
İslam alemi güçlü, istikrarlı olmak, dünyaya her alanda yön vermek ve ışık tutmak istiyorsa, birlik halinde hareket etmek zorundadır. Bu birliğin yokluğu masum Müslüman halklarını savunmasız bırakmaktadır.
Dünya Müslümanlarının Türk İslam Birliğini sağlayamamış olmaları, günümüzde yaşanan çeşitli sorunların temelinde yer alan önemli bir eksikliktir. Güçlü bir birlik sağlandığında bugün yaşanan sorunların benzerleriyle ya hiç karşılaşılmayacak ya da karşılaşılan tüm sorunlar tahmin edilenden çok daha kısa süre içinde çözüme kavuşacaktır.
İslam dünyası, ayrılıkları ve farklılıkları bir kenara bırakıp, tüm Müslümanların "kardeş" olduğu gerçeğini hatırlamalı ve bu manevi kardeşliğin getirdiği güzel ahlak ile tüm dünyaya örnek olmalıdır.