Milliyetçiler Aslında Nerede?

Monşer: Bugün de ben biraz sizi eleştireceğim. Bu yönde sorularım olacak:

Odgurmuş: Sorun bakalım, ne soracaksanız.

Monşer: Madem o kadar çok milliyetçisiniz, siz en başta neye inanırsınız?

Millet sizden ne bekler:

Odgurmuş: Biz milletimizin bizden hizmet beklediğine inanır, ona göre gayret gösteririz.

Monşer: Gördüğüm kadarıyla milliyetçi olarak bilinen pek çok kişi bu millete hizmeti bir ibadet olarak görmüyorlar. Hatta bazıları da aldıkları maaşları kadar milletlerine hizmeti değerlendiriyorlar.

Odgurmuş: Bu iddianız hem biraz gerçek hem biraz yanlış. Açıklayayım: Milliyetçi ne yapar? Milletini sever.

Monşer: Milliyetçiler milletlerini sever de ne yaparlar, bilinen pek çok milliyetçi milletlerini sadece sever gibi görünüyor ve milletlerini sevmeleri sadece sözlerde, cümlelerde kalıyor.

Odgurmuş: Bu konuda biraz haklı olabilirsiniz. Ben de bu durumu gözlemliyorum. Sevdiklerini söylüyorlar fakat pek çok konuya sol pencereden baktıkları için Millet sevgileri biraz havada kalıyor.

Monşer: Milliyetçi olarak bilinen insanların pek çoğu içinde yaşadıkları ve bildiğim kadarıyla milliyetçiliklerinin dayanağı olması gereken milletlerini tıpkı bizim sol mahalledekiler gibi “geri, sürü, iki paket makarnaya satılmış, koyun, cahil” olarak görüyorlar ve bunu da dile getiriyorlar.

Odgurmuş: Bu konuda da haklı olduğunuz noktalar var. Bizim milliyetçi olarak bildiğimiz bazı arkadaşlar, önceden de belirttiğim gibi sol mahalleden beslendikleri, Marksist-sol kaynakları çok yakından takip ettikleri için adına mücadele ettikleri milletleri hakkında pek çok ileri geri konuşuyorlar.

Monşer: Bir milliyetçi Başka ne yapıyor olması lazım?

Milliyetçiler; Ama fakat lakin demeden Milletleri için çalışıyor olması gerekir. Eskiden okuduğunuz kitap ve dergilerde böyle yazıyordu.

Odgurmuş: Evet belirttiğiniz gibi eskiden kitaplarımızda da yazdığı gibi milletimizi karşılıksız sever ve milletimiz için her türlü çalışmayı göze alırdık. Fakat ben de gözlemliyorum ki: Şimdi milliyetçiyim diyen ya da bizim öyle olduklarını gördüğümüz arkadaşların bazıları milletleri için çalışıyor olması da biraz şüpheli görünüyor. Pek çoğu arkadaşımız söze “ama, fakat, lakin” diye başllıyorlar, hatta bazıları bu devlete mi hizmet edeceğim diyorlar.

Monşer: Milliyetçi bu çalışmalarından dolayı bir karşılık beklerler miydi diye sorsam. Çünkü piyasada milletini karşılıksız sevdiklerine pek inanamadığımız insanlar var.

Odgurmuş: Milliyetçi normal olarak milleti için çalışmaktan dolayı bir karşılık beklemez. Ya da öyle olması gerekir. Fakat yine gözlemliyoruz ki, milletini sevdikleri için karşılık beklemeden seviyor diyebilme imkânımız pek görünmüyor.

Milliyetçi milletini nasıl sever sorusunun cevabı şudur: Milliyetçi milletini karşılıksız sever olması lazımdır. Milliyetçinin milletini sevmesi bir takım şarta vs. bağlı olmamalıdır. Milliyetçi milletini bir takım şartlara göre sevmez. Her halükarda sever. Hatta milliyetçilerin milletlerini sevmeleri siyasi partilere ve hükümetlere göre de değişmemesi gerekir.

Monşer: O halde bir milliyetçi milletini ne zaman sever? Sanki milliyetçilerin milletlerini sevmeleri zamana ve zemine göre değişiyor görüntüsü veriyorlar.

Odgurmuş: Milliyetçi milletini ne zaman sever diye soruyorsunuz. Milliyetçi için bu sevginin herhangi bir zamanı yoktur. “Milletimi şu yaşa kadar severim, şu yaştan sonra sevmem” gibi bir düşünceleri elbette yoktur.

Monşer: Bazı milliyetçiyim diyen insanların, son zamanlarda pek çok milliyetçi tarafından sanki yeni keşfedilmiş gibi bir Türkçülük icat ettikleri ve onu savunur oldukları gözleniyor. Bu gibiler sanki sizin o eskiden ileri sürdüğünüz milliyetçilik yerine kuru bir Türkçülük ve hatta bu kuruluğun yanı sıra din dışı bir Türkçülük savunulduğu görülüyor. Hatta ve hatta birçokları da milletlerini seviyorum derken bir nevi ırkçılık yapıyorlar.

Odgurmuş: Aslına bakarsanız Milliyetçilerin ve milliyetçiliğin ırkçılıkla bir alakası yoktur. Büyük üşünürümüz Ziya Gökalp’in dediği gibi “Irk atlarda aranır.” Dolayısı ile de Türk milliyetçiliğinin ırkçılıkla bir alakası yoktur, Milliyetçilere göre bir insan hangi soydan gelirse gelsin “kendisini Türk hisseden herkes Türk’tür” düşüncesine sahiptirler. Türkiye’deki Türk milliyetçiliği kültür milliyetçiliğidir.

Fakat ne yazık ki bizler de gözlemliyoruz ki bazıları milliyetçilik yerine sanki ırkçılığa dayanan bir Türkçülük fikriyatı ileri sürüyorlar. Aslında sosyal medya da kaynağı bilinmeyen yerlerden dinsiz bir milliyetçilik düşüncesi körükleniyor gibimize geliyor.

Monşer: Siz diyorsunuz ki; “Milliyetçilerin milletlerini sevmesi iktidarlara göre değişmez.” Fakat görünen öyle değil. Sanki milliyetçiler, milliyetçilik düşüncelerini ve milletlerini sevmeleri siyasi iktidarlara göre değişiklikler gösteriyor.

Odgurmuş: İşin esasında milliyetçilerin milletlerini sevmesi iktidarlara göre asla değişmemesi gerekir. İktidarda ister sol bir parti, ister sağ-liberal bir parti isterse partilerin karışımı bir koalisyon dahi olsa, milliyetçilerin milletlerini sevmelerinde bir değişiklik asla olmaz. Yine fakat diyeceğim. Bazı milliyetçi olarak bilinen insanlar iktidara oldukları karşıtlıkları nedeniyle sanki milletlerini sevmeme gibi, milli meselelere eğreti bakma, birçok hizmet ve uygulamayı görmezden gelme gibi durumlarla karşılaştığımızı biz de gözlemliyoruz.

Monşer: Milliyetçiler aslında milletlerini sanki bir hesaba ve kitaba göre sevdikleri de gözden kaçmıyor.

Odgurmuş: Durumlara başka bir yönden bakıyorsunuz. Aslına bakarsanız milliyetçiler milletlerini hiçbir hesap ve kitaba dayalı olarak sevmezler. Milliyetçilerin milletlerini sevmelerinin hiçbir hesapla kitapla ilgisi yoktur. Dersek bu biraz gerçeği pek de yansıtmıyor. Geçmişte milliyetçiler hiçbir hesap ve kitaba bakmazlardı milletleri için büyük fedakârlıkları göze almışlardı. Bu gün durum böyle midir derseniz bu konu biraz düşündürücüdür.

Monşer: Milliyetçiler sanki bazı sebeplerden ve kendilerinin bazı başarısızlıkları nedeniyle milletlerine küsmüş gibi görünüyolar.

Odgurmuş: Eskiden milliyetçiler milletlerine hiçbir zaman ve hiçbir şekilde küsmezlerdi. Milliyetçiler her ne olursa olsun, her ne şart gelişirse gelişsin milletlerine küsmez, gönül koymaz darılmazlardı. Böyle bir tavır milliyetçi bir insana yakışmazdı. Biz böyle biliyorduk. Fakat yine bazı arkadaşların hal ve tavırlarına bakarak ve dün ölesiye mücadele ettikleri Marksist sol parti ve onların adaylarına onay vermeleri, milliyetçi olarak bilinen bazı kimselerin kararsızlık ve şaşkınlık içinde oldukları gözleniyor.

Monşer: Milliyetçiler milliyetçiliği zorla mı kabul ettiler de böyle davranıyor, ülke menfaatine olan pek çok şeyi görmezden geldikleri gibi pek çok şeyi de önemsiz olarak görüyorlar.

Odgurmuş: Aslında milliyetçiler milletlerini sevme işini, yani milliyetçiliği her türlü zorluğu bilerek kendi iradeleri ile isteyerek seçtiler. Fakat yine belirtmek gerekir ki; Gönüllü olarak girdikleri harekette pek aradığını bulamayanlar, kabahati kendilerinde aramaları gerekirken milleti suçlayarak kendilerine başka başka kapılarda hatta düşman kapılarda ikbal ve istikbal arayışına girdiler. Milliyetçiler elbette milliyetçiliği silah zoru ile kabul etmediler. Her zaman gönüllüydüler.

Fakat pek çoğu yukarıda da belirttiğimiz gibi harekette aradıklarını bulamayan bazıları bindikleri yeni trenlerle kendilerine yeni yerler aradılar. Fakat bindikleri tren kaç makas değiştirdiği halde onlar kendilerini hala eski fikir ve düşüncelerde olduklarını ifade etmekten de kendilerini alamıyorlar.