Miras Payının Devrinden Kaynaklı Tapu İptal Tescil Davaları (2)

İlk yazımda özellikle Orta Anadolu yöresinde sıkça karşılaşılan uyuşmazlıklardan; kişilerin sağlığında elbirliği(iştiraken) halinde malik olunan taşınmazlardaki (arsa veya daire) miras payını diğer bir mirasçıya veya 3. kişiye devrini öngören miras payının devri sözleşmesinin hukuki niteliği, sözleşmelerin şekli ve bundan kaynaklı tapu iptal tescil davalarını ele almıştım.

Miras payının devrinden kaynaklı diğer mirasçıya açılacak olan tapu iptal tescil davalarında hak düşürücü süre miras payının diğer bir mirasçıya veya 3. kişiye devrine göre değişiklik göstermektedir. Yerleşik içtihatlara göre miras payının diğer bir mirasçıya devri halinde bundan kaynaklı açılacak tapu iptal tescil davaları herhangi bir süreye tabi olmayıp buna ilişkin dava her zaman açılabilecektir. Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin 3. fıkrasına göre kadastrodan önceki nednelere dayalı olarak kadastro öncesi hukuki sebeplere dayalı olarak 10 yıllık süre içerisinde dava açılabileceği düzenlenmiş olup, buna göre bir arazi üzerinde yapılan kadatro tespitinden(kadastronun kesinleşmesi) önce yapılan bu tür miras payının devri sözleşmeleri 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olmaktadır. Örneğin; paydaşı olduğunuz arazinin kadastro tespitine başlanmasından önceki süreçte yazı bir belge ile miras payınızı diğer bir mirasçıya devretmiş iseniz bu devir sözleşmesi tarihinden itibaren 10 yıl içinde gecikmeksizin dava açılması gerekmektedir.

Miras payının mirasçı olmayan dışardan 3. bir kişiye devredilmesi durumunda ise devir alan 3. Kişinin dava açması için 10 yıllık hak düşürücü süre söz konusu olacaktır.

Miras payının devri sözleşmelerinin özellikle noter huzurunda yapılması ilerde doğacak imza itirazlarını veya hile iddialarına yönelik ihtilafları ortadan kaldıracaktır. Yine okuma yazma bilmeyenlerin devre ilişkin olarak senede attıkları imzaların geçerli olabilmesi için bu senetlerin ihtiyar heyeti ve mahallince tanınan iki kişi tarafından onaylanması gerekmektedir.

Diğer bir soru da ortaklığın giderilmesi(izale-i şuyu) davasının miras payının devrinden kaynaklı açılacak davalardan nasıl etkileneceğidir. Ortaklığın giderilmesi(izale-i şuyu) davaları, birlikte sahip olunan taşınmazların(arsa veya daire) fiziki veya satılıp elde edilen değerinin paylaştırılmasına imkan tanıyan bir dava olup ilerleyen yazılarımda tekrar ele alınacaktır. Buna göre eğer ortaklığın giderilmesi davası devam ederken yukarıda bahsi geçen miras payının devrinden kaynaklı tapu iptal tescil davası açılmış ise açılan tapu iptal tescil davasının ilgili mahkemece bekletici mesele olarak ele alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

Yine sıkça karşılaşılan uyuşmazlıklardan biri de elbirliği malik olunan bir araziye paydaşlardan birinin ev, garaj, duvar, ağaç vb. gibi yapılar yapması halinde ortaklığın giderilmesi talep edilmesi üzerine nasıl bir yol izlenmesi gerektiğidir. Öncelikle burada söz konusu yapılar muhdesat olarak adlandırılmakta olup söz konusu muhdesatları inşa eden sahibinin yapının kendisine ait olduğuna dair muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açması mümkündür. Bu dava diğer tüm paydaşlar davalı gösterilerek Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılmakta olup dava sonunda söz konusu yapıların yapıyı yapana ait olduğu tespit edilmektedir. Davanın kesinleşmesi ile birlikte muhdesat sahibi kendisine ait olduğu tespit edilen yapıların bedelleri tutarında hak sahibi olacaktır.