Murat Çobanoğlu (1940, Kars - 26 Mart 2005, Ankara), Türk halk ozanı.
1940 yılında Kars'ın Arpaçay ilçesinin Koçköyü beldesinde çiftçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Karapapak (Azeri) Türklerinden ve asıl soyadı Çobanlar olan Çobanoğlu’nun annesi Lala (La'li) hanımdır ve babası, Aşık Şenlik'in çıraklarından Aşık Gülistan'dır. Babası Arpaçay'ın Koçköyü'nden olup 1920'de Kars'a yerleşmiştir. Karısının erken ölümü dolayısıyla oğlunu o büyütüp yetiştirdi. Babası oğlu Murat Çobanoğlu ile 1970 yıllarında İzmir'e yerleşmiştir ve İzmir'de yaşamaya başlamıştır.
Saz çalmaya ve şiir söylemeye 1951 'de gördüğü bir rüyada bade içtikten sonra başlamıştır. Murat Çobanoğlu 1966 yılından başlayarak sürekli olarak Konya Aşıklar Bayramı'na katıldı. Artvin, Konya, Erzurum ve Mut'ta yapılan yarışmalarda dereceler aldı. Özellikle atışma dalında başarı gösterdi. Sık sık radyoda ve televizyonda -değişik konularda- söyledi. Saza egemenliği, ulusal duygularının güçlülüğü ve kendine özgü sesiyle ilgi çekti. Yurt içinde ve dışında düzenlenen bazı şenliklere katıldı.
Aşıklık geleneğinin bir parçası olan türkülü hikâyeler anlatma konusunda da başarılı örnekler veren Çobanoğlu, kendi türkülerinin yanı sıra, usta malı türküleri de genç kuşaklara aktarmıştır.
Türkiye’nin her yerinde bilinen, tanınan Çobanoğlu yıllarca radyo programları yaptı. Halk edebiyatı ve aşıklık geleneği üzerine çeşitli seminerler verdi. Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlandı. Türkiye dışında, Avrupa'dan İran'a dek birçok ülkede konserler verdi, yarışmalara katıldı.
1971 yılında Kars'ta açtığı, özellikle usta-çırak ilişkinden her alanda aşıklık geleneğinin sürdürülmesinde katkısı anlamında bir okul niteliğinde olan Çobanoğlu Halk Ozanları Kahvesi yörenin aşıklar merkezine dönüştü.
Murat Çobanoğlu, saz çalmaya ve şiir söylemeye başlamasını şöyle anlatıyor:
“ "Göç mevsimi yaylaya göçerken susadım. Yol kenarında bulunan çeşmeye su içmeye gittim. Ben oyalanınca göçlerimiz dağı aştı. Akşamın alacakaranlığında uyuyakaldım. İşte o zaman nasibim olan aşıklık ilhamı bana verildi. Sabah, yaylada beni bulamayan babam düşer yollara, beni aramaya. Beni çeşmenin başında uyurken bulunca, aşık olacağımı söyledi. Saz aldı. Saz tutmasını öğretti. O zamandan bu yana saz çalmaya, şiir ve türküler söylemeye başladım." „
-Ali Kafkasyalı'nın Aşık Murat Çobanoğlu, Hayatı-Sanatı-Eserleri adlı kitaptan-
1965'e kadar "Devrani", 1967'ye kadar "Yanani", ondan sonra da "Çobanoğlu" takma adını kullandı. 1968-1987 yılları arasında çıkardığı yirmiye yakın plak ve kaseti vardır. 2 tane de altın plağı bulunmaktadır. Kiziroğlu türküsüne tanınırlık sağladı. Son yıllarında televizyon programlarında Karapapak ağzıyla türküler söyledi. Çobanoğlu'na ilişkin Ali Kafkasyalı'nın hazırladığı Aşık Murat Çobanoğlu, Hayatı-Sanatı-Eserleri (1998) adlı bir kitap bulunmaktadır. 26 Mart 2005 tarihinde Ankara'da öldü ve memleketi Kars'ta toprağa verildi. Kars Belediyesi her sene 6 Mayıs-7 Mayıs tarihlerinde anısına "Murat Çobanoğlu Aşıklar Bayramı" düzenlemektedir.
ESERLERİNDEN:
Dedim Dedi
Dedim: Güzel kervan mısın
Dedi: Yola gelemedim
Dedim: Mecnun bilir misin
Dedi: Çöle gelemedim
Dedim: Güzel vurma acı
Dedi: Olur mu ilacı
Dedim: Sana ben bir avcı
Dedi: Göle gelemedim
Çobanoğlu halim yaman
Güzel günler oldu zindan
Dedim: Güzel sen bir terlan
Dedi: Kola gelemedim
Aşık Murat Çobanoğlu
--------------------------
Öğretmen Destanı
Ana baba gibi emeği vardır
Ağızdır lisandır dildir öğretmen
Sevgisi şefkati insana yardır
Vücuttur kanattır koldur öğretmen
Talebe okulun yeşil fidanı
Yanan bir ocağın sönmez dumanı
Öğretmendir yaraların dermanı
Arıdır kovandır baldır öğretmen
Öğretmendir bize gösteren yolu
Odur talebenin kanadı kolu
Öğretmen hazinedir doludur dolu
Yapraktır ağaçtır daldır öğretmen
Öğretmendir fabrikanın temeli
Öğretmendir bütün dünyanın dili
Bütün insanlara uzanır eli
Bize ışık tutan yoldur öğretmen
Öğretmendir ışık veren dünyaya
Öğretmendir bizi götüren aya
Öğretmenin ilmi benzer deryaya
Irmaktır denizdir göldür öğretmen
Sende yetişmiştir nice paşalar
Öğretmensiz açılır mı kapılar
Temelinden sağlam olan yapılar
Çobanoğlu der ki güldür öğretmen
Aşık Murat Çobanoğlu
---------------------
Dertli Bülbül (Kerem Güzellemesi)
Dertli bülbül olmuş deli
Güle dolana dolana
Bezirgan yolun şaşırmış
Yola dolana dolana
Çekme kulun davasını
Yıkma kulun binasını
Mecnun buldu mevlasını
Çöle dolana dolana
Çobanoğlu can çekildi
Sinem tarlası ekildi
Saç ağardı bel büküldü
Bele dolana dolana
Aşık Murat Çobanoğlu
------------------------------------
Yüküm Cevherle Doludur
Yüküm cevherle doludur deveyi zor ağlatır
Durmadan rahmet yağıyor havayı kar ağlatır
Temelinden mert olanlar canını Hakk’a verir
Derdini dese namerde her aşikar ağlatır
Kalbini sen bağla dostum uğraşma ırak ile
Ne iş yaparsan yapıver Yaradan ol Hakk ile
Mansur'un dilinde sözü evvel "Ene'l-Hak" ile
Ne bilsin vücut çekilir Mansur'u dar ağlatır
Bütün yaralıya sordum arzusu derman ile
Herkes kendine sultandır aldığı ferman ile
Çobanoğlu'nun aşığı uğraşır Sübhan ile
Kimse bilmez bu derdimi beni didar ağlatır
Aşık Murat Çobanoğlu