“Nasıl ölürseniz, öyle haşrolunursunuz!..”

Bir şâir, çok güzel bir söz söylemiştir:
“Yâdında mı doğduğun günler?
Sen ağlar idin, gülerdi âlem...
Öyle bir ömür geçir ki, olsun
Mevtin sana hânde, halka mâtem...”
Burada, tavsiye edilen şudur: “Öyle bir ömür geçir ki, ölürken sen gül, arkanda kalanlar ağlasınlar.”
Bir hadîs-i şerîfte “Kişi sevdiği ile berâberdir” buyurulmuştur. Bu dünyâda kimi seversek, âhirette onunla beraber olacağız. Onun için dâimâ iyi kimseleri sevmeye ve onlarla beraber olmaya gayret etmeliyiz. Allahü teâlânın sevdiği şeyleri ve kimseleri sevmek, sevmediklerini sevmemek, îmânın alâmeti ve temelidir; bu hâl, bizim de yüce Allah tarafından sevilen insanlardan olmamızı sağlar. İslâm âlimleri buyuruyorlar ki: “İnsan, seveceği kimseyi iyi seçmeli, ona göre sevmeli.”
Ebû Ali Cürcânî (rahmetullahi aleyh) isimli büyük âlim ve velînin zikrettiği saâdet (mutluluk) alâmetleri de son derece önemlidir:
“Bir kulun, Allahü teâlânın beğendiği işleri kolayca yapabilmesi, sünnete göre hareket etmesi, sâlih kimseleri sevmesi, eş-dost ile güzel geçinmesi, Allah rızâsı için insanlara iyilik yapması, Müslümânların işini görmesi ve vakitlerini Allahü teâlânın dînine hizmetle geçirmesi, saâdet alâmetlerindendir.”
Bunun için, İslâm büyüklerinin şu tavsiyeleri son derece mühimdir:
Her gün, Ehl-i sünnet âlimlerinin, evliyânın, Allahü teâlânın dostlarının kitaplarındaki sözlerinden, hayâtlarından, menkıbelerinden bazı kesitleri okumalı. İslâm büyüklerini, Ehl-i sünnet âlimlerini sevmek, anlatmak ve sevdirmek bir Müslümânın en önemli şiârı olmalıdır.
Büyük âlim İmâm-ı Mâverdî (rahimehullah), “Saâdet-i ebediyyeye (ebedî mutluluğa) kavuşmak için evvelâ Müslümân olmak lâzımdır” derken, yine en büyük âlim ve velîlerden İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi aleyh), “Cehennem’den kurtulmak ve saâdet-i ebediyyeye (ebedî seâdete) kavuşmak, Peygamberlere (aleyhimüs-selâm) tâbi olmaya bağlıdır” buyurmuştur.
Dâru’l-fünûn Müderrislerinden (yani eski İstanbul Üniversitesi Profesörlerinden) Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi aleyh) “İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız dünyâ ve âhiretin Efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır” demektedir.
Ca’fer-i Huldî (rahimehullah) ise, saâdetin anahtarını şöyle veriyor: “Sâlihlerle berâber olmak, sonsuz saâdetin anahtarıdır.”
Evliyâullah’tan Yûnus Emre’nin güzel bir sözü var:
“Bu dünyâya gelen kişi,
Ahir yine gitse gerek.
Müsâfirdir, vatanına,
Bir gün sefer etse gerek.”