“Milli” bir millete ait özelliğe ve o milletin hassasiyetlerine derler. Türk Milleti, amasız, fakatsız, lakinsiz bir yerde haksızlığa uğrayan mazlum varsa her zaman onun yanında olmuştur. Çocuk katili İsrail zalimdir, hiç bir etik değeri olmayan İsrail, Filistin’e karşı teröristtir. Yazılarımda defaatle vurguladığım gibi Müslüman-Türk Milleti’ne acımasız İsrail’in karşısında olmak, öldürülen, zulme uğrayan Filistinlilerin yanında olmak yakışır. İsrail mallarını ve İsrail’e destek veren firmaları millet olarak boykot etmek, haksızlığa karşı bir duruş ve mücadeledir. TFF, Mcdonald’s ile Türk Milli Futbol takımı sponsorluğu anlaşmasını yenilemesi, İsrail’e açıktan milyonlarca dolarlık destek veren Mercedes firması ile sponsorluğa devam etmesi, İsrail Milli Futbol takımı sponsoru olan PUMA ile sponsorluğu devam ettirmesi Türk Milleti’nin İsrail’e karşı durşuyla terstir. Türk Voleybol Milli Takımı’nın sponsorları da aynı firmalardır. PUMA Türk Basketbol Federasyonu’nun da sponsorudur. Hem Milli spor takımı olup hep milletin duruşu ile çelişmek ne kadar “MİLLİ” dir?
Müslüman-Türk Çatışması
Futbol üzerinden ilk önce denendi, dini değerlerimizle milli değerlerimiz çatıştırılmaya çalışıldı, sağduyu galip geldi.
Fatih’te bir imam ve camii cemaatinden bir vatandaşımız bıçaklandı, burdan sağduyu galip geldi.
Son olarak da Diyarbakır Kulp Kaymakamı ile imam üzerinden değerlerimiz çatıştırılmaya çalışıyor.
Diyanetin gönderdiği hutbeyi, “Ben baskı altındayım, gönderildiği gibi okuyamam.” diyen imam “Senin derdin ne? Madem O, hutbeyi okuyacak cesaretin yok o zaman bu devletten maaş alma, bırak o kutlu makamı demeyelim mi? Sayın Kaymakam; hutbenin “şehitler” kısmını atlayan, bilerek, isteyerek okumayan imama tepki göstermeseydi, bu milletin değerlerine ihanet etmiş olmaz mıydı? Ya koca koca sendika başkanlarının “Arkadaş sen ne yapıyorsun, sen nasıl devletin sana gönderdiği hutbede birileri rahatsız olacak diye şehitlerimizle ilgili kısmı atlarsın, bu yaptığın bulunduğun makamın sorumluluğuna ve etik değerlerine ters, sorumluluğunu yapamıyorsan derhal o makamı bırak.” demek yerine direk olaya balıklama atlamasına ne demeli? Her fırsatta dine saldıranların, PKK yandaşlarının bir anda “imamcı” kesilmelerine, olayın hemen Kürt imam-Türk kaymakam çatışmasına dönüştürülmeye çalışılmasına da dikkat edilmeli. Kimse kusura bakmasın burası Türkiye Cumhuriyeti Devleti, devletin milletten aldığı güçle bir otoritesi var. Bu vatan uğruna can vermiş şehitlerimizi ağzına alamıyorsan İmam Efendi!!! sen hangi devletin imam mısın? Hutbe okutulması, bağımsızlık sembolüdür, hutbe okutmak devlet olma geleneğidir, sayelerinde hutbe okuyabildiğin şehitlerimizi yok sayıyorsan sen hangi milletin imam mısın? Eğer sen devletin otoritesini yok sayarsan, bir vatan evladı çıkar, bunu sana hatırlatır.
İsveç’in Nato Üyeliği
Önce İsveç’in nato üyeliğine karşı çıktık. Neden karşı çıktık? Kur’ân-ı Kerim yakılmasına izin verip dinimizin kutsalına hakaret ettikleri için.
Neden karşı çıktık? PKK terör örgütüne kucak açıp o teröristlere destek verdikleri için.
Neden karşı çıktık? Fetö faaliyetlerine izin verdikleri için.
Neden karşı çıktık? Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne saygısızlık yaptıkları için.
Eğer dinimize saygısızlık yapılmasına izin vermeyeceklerse, PKK ve Fetö gibi devletimize karşı terör eylemi yapan grupların faaliyetleri bu ülkede sonlanacaksa, İsveç’in Nato üyeliğine karşı çıktığımızdan dolayı ABD’nin F16 ve Avrupa’nın vize konularındaki yaptırımları son bulacaksa Türkiye, İsveç’e “Evet” demekle doğru yapmış ve gücünü tüm dünyaya ispatlamıştır. Ama İsveç’te, nato üyeliği karşılığında pazarlık yaptığımız olumsuzluklardan biri dahi gerçekleşirse, Türkiye’nin güçlü devlet imajı çok büyük zedelenir.