ABD Başkanı Biden adına Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ile Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye dönük ifa ettiği askeri operasyonların bölgedeki güvenliği tehdit ettiği açık bir biçimde vurgulandı. Türkiye’nin Kuzey Suriye’de bulunan YPG hedeflerine dönük askeri operasyonlarına devam etmesi ve bunun sonucunda ortaya çıkan karşılıklı güvensizlik ortamı ABD ile Türkiye’yi giderek bir sıcak çatışmanın içine çekebilme potansiyelini taşıyor. Öncelikle konunun neden bu hale geldiğini anlayabilmemiz adına Türkiye ile ABD arasındaki meseleye bakış farklarını ortaya koymak durumundayız. Bu farklar şunlar:1)Türkiye çoğunluğunu Suriyeli Kürtlerin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçlerini terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olarak görüyor. Ve dolayısıyla PKK’ya dönük uyguladığı askeri yöntemleri Suriye Demokratik Güçlerine de uygulayacağını saha da da gösteriyor. 2) ABD ve Avrupalı güçler çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Demokratik Suriye Güçleri adlı yapıyı terör örgütü olarak görmüyor. Ve bu yapıya İşid’e karşı verilen destek kapsamında 2012 yılından itibaren başta askeri malzeme olmak üzere her yıl milyarca dolarlık destek sağlanıyor. 3) Türkiye Kuzey Suriye’de var olan bu özerk yapıyı kendisi için tehdit olarak görüyor ve yok edilmesi gerektiğini her fırsatta vurgularken ABD 2012 yılından itibaren aşama aşama inşa edilen Kuzey Suriye’de ki askeri ve siyasi yapının Suriye’nin temel bir gerçeği olduğunu ve Suriye’nin federal bir yapıda yeniden kurulması gerektiğini kabul ediyor. 4) Türkiye Kuzey Suriye’yi kapsayan federal bir çözümü kabul etmiyor. Ve ABD’nin federal çözüm planını da bu noktada kabul edilmez buluyor.
Her iki NATO üyesi ülkenin bu derece karşı karşıya geldiği bir konuda diplomasi yoluyla çözüm üretilebilir mi? Bu konuda maalesef diplomasinin yolunun tıkandığını söylemek durumundayız zira her iki ülkenin de meseleye bakış açısı 180 derece birbirinden farklı konumda ve uzlaşılması da mümkün gözükmüyor. Türkiye Kuzey Suriye’de var olan yapıyı terör örgütünün bir uzantısı ve mutlaka yok edilmesi gerektiğini vurgularken ; ABD yaklaşık 12 yıldan bu yana milyarca dolarlık yatırım yaptığı ve kendisinin bölgesel müttefik olarak gördüğü bu yapıyı hem bölgesel hem de küresel çıkarları adına korumakta kararlı bir tutum takınıyor. Bu meselenin çözümü diplomatik zeminde olmaz ve Türkiye Kuzey Suriye’ye dönük bir askeri harekat başlatır ise ne olur?
Türkiye askeri açıdan bölgenin en güçlü ordusuna sahip olsa da Kuzey Suriye’de başlayacak olan askeri bir çatışma çok hızlı bir biçimde bölgesel bir çatışmaya dönüşecektir. Kuzey Suriye’de bulunan askeri organizasyonlar ile Türk ordusu arasında başlayacak olan bir askeri çatışma süreci ABD’nin kısa süre içerisinde çatışmaya müdahil olmasını gerektirecektir çünkü Kuzey Suriye şu an itibariyle ABD’nin başını çektiği İşid’e karşı oluşturulan askeri koalisyonun koruması altındadır. ABD ve Türkiye arasında başlayacak olan böyle bir sıcak çatışma süreci Türk ekonomisi açısından var olan mevcut durumu çok daha kötü bir hale getirecektir. Türk ekonomisin ABD veya onun desteklediği yerel güçlerle gerçekleşecek olan bir sıcak çatışmayı kaldırabilecek potansiyeli bulunmamaktadır. ABD ile Türkiye arasında meydana gelecek olan böyle bir çatışma durumunda iki NATO ülkesi tarihinde ilk kez sıcak çatışmaya girmesi anlamına gelecek ve NATO’nun güney kanadının çöküşü ile sonuçlanacaktır. Özetle Kuzey Suriye’ye dönük askeri harekat seçeneği en başta Türkiye’ye çok ağır bir fatura çıkaracaktır. Hamas ile İsrail’in askeri olarak çatışmaya başladığı bu günlerde bölgenin ikinci bir askeri çatışma sürecine girmesi bölgesel ve çok cepheli bir savaşın her tarafa sıçramasına yol açacaktır. Bu durumda şu an itibariyle olması gereken hem Türkiye hem de ABD tarafının var olan görüş farklılıklarının olası bir sıcak çatışmaya yol açmaması adına dondurmalı ve askeri angajmandan uzak durmalarıdır. Diplomasi de bir mesele eğer sıcak çatışma potansiyeli taşıyor ve giderek ısınıyor ise meseleleri bir müddet dondurarak ve bulunulan konumlardan bir adım geriye adım atmak en doğru yöntem olarak görülür. Küresel ve bölgesel ölçekte Kuzey Suriye’ye dönük askeri bir harekat her iki ülke açısından da kimsenin kazanamayacağı bir kısır döngünün doğmasına sebep olacaktır. Özetle Türkiye’nin Kuzey Suriye ‘ye dönük bir askeri harekata başlaması Türkiye ile ABD’yi savaşın eşiğine taşır ve bu süreç özellikle Türkiye’nin ulusal ve toprak bütünlüğünün uzun vade de tehlikeye düşmesine sebep olacaktır. Irak, Suriye, Libya, Sudan ve Lübnan gibi ülkeler son yirmi yılda nasıl ki fiilen bölünmüş ve devlet olma vasıfları gerçekte kalmamış ise Ukrayna savaşı ile başlayan ve yeni bir dünya düzeninin kurulması adına savaşların verildiği dünyamızda küresel sömürgeci güçleri karşınıza alarak gidebileceğiniz hiçbir yer yoktur. Türkiye ulusal bütünlüğünü ve toprak bütünlüğünü temele alan diplomasiyi önceleyen bir yaklaşımı benimsemeli Orta doğu da yeniden tutuşturulan savaş ateşinden kendini uzak tutmalıdır.