Ocak hatıralarım konusuna “Bir Değerlendirme” yazısı ile devam ediyorum.

Çeşitli zamanlarda Ocak hakkında, Türk Milliyetçiliği ve çeşitli şekillerde tezahür eden vurdumduymazlıklar hakkında görüşlerimi gerek Ocakta olsun, gerekse çeşitli ortamlarda olsun belirtmeye hep devam ettim. Davamıza hizmet yolunda her fırsattan istifade etme yollarını aradım. Fikirlerim açıkladım.

12 Eylül 1980 askeri darbesinin izleri görünürde silinmeye başladı diye düşünürken, milliyetçi olarak bilinen insanların duygu ve düşüncelerinde meydana getirdiği tahribat ise ne yazık ki sürüyordu. 12 Eylül öncesinde önde görünenler, dernek ortamlarında bulunanların bir kısmı ne yazık ki ümitsizlik ve tereddüt düşüncesine kapılmışlardı. Şurası bir gerçektir ki, kimileri sürekli tayın-nakil işleri ile uğraşırlarken biz inandığımız yolda mücadelemize ara vermeden devam ettik.

Bir değerlendirme

Konu: Türk Ocakları

Hazırlayan: Kenan Eroğlu

Tarih: 1992

Yer: Türk Ocakları

Türk Ocakları hakkında Bir Değerlendirme

“Türk Ocakları;

-Bizi bir araya getiren bir mekân.

-Türk Milliyetçiliği fikrinin işlenebileceği önemli bir yer.

-1911 de kuruldu.

-Kurucuları:

Mehmet Emin Yurdakul

Yusuf Akçuraoğlu

Ahmet Ağaoğlu

Hamdullah Suphi Tanrıöver

Ziya Gökalp

Fuat Köprülü

Ömer Seyfettin

Yahya Kemal

-O günden bu güne fikriyatında bir değişiklik yok.

-Kamu yararına çalışır dernek (1950)

-Türk Ocağı’nın imkânlarını, Türk Milliyetçiliği yolunda kullanabiliriz.

-Şimdi dernek kurma imkânı yok. Çok zor.

-Türk Ocağı, Türk Milliyetçiliği için bir basamak.

-Şimdiki Genel Başkan: Prof. Dr. Orhan Düzgüneş. Ülkü-Bir Genel Başkanıydı.

-1978 Yılında Genel Başkan oldu.

-Yönetim Kurulu:

Prof. Dr. Celal Er

Yard. Doç. Dr. Alemdar Yalçın

Hüseyin Erdem

Prof. Dr. Orhan Arslan

Ayvaz Gökdemir

Prof. Dr. İskender Öksüz

Sadi Somuncuoğlu

Mehmet Şandır

-Hars Heyetinde:

Şakir Akça

Süleyman Hayri Bolay

Rasih Demirci

Ahmet Bican Ercilasun

Galip Erdem

Agâh Oktay Güner

Nuri Gürgür

Necmettin Hacıeminoğlu

Sevgi Kafalı

Nevzat Kösoğlu

Hamdi Mert

Fethi Tevetoğlu

Şerafettin Yılmaz

..

Bu insanların değerlendirilmesini sizlere bırakıyorum.

Bir ve beraber olmalıyız.

Birlik içinde olmalıyız.

Türk Milliyetçiliği için çalışmalıyız.

Biz Milliyetçiliği ne zaman yapacağız?

Milliyetçi olduğumuzu ne zaman göstereceğiz.

Bizim Milliyetçiliğimiz 12 Eylüle kadar mıydı? 12 Eylülle bitti mi?

Hani;

“Delinse yer, çökse gök, yansa kül olsa dört yan.

Yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan”

Diyorduk. Ne oldu?

Ne çabuk unuttuk.

Bu ne biçim Milliyetçilik?

Biz ne biçim milliyetçiyiz?

Milliyetçiliğimize ne oldu?

Milliyetçiliğimiz bir gençlik heyecanı mıydı?

Evlenince, bir makama gelince, bir iş sahibi olunca Milliyetçi olunmuyor mu?

Etkili olmak için birlik olmalıyız.

Yetkili olmak için birlik olmalıyız.

Birlikte dirlik vardır.

Dirlik ise hayat demektir.

Birbirimizi tanımalı, sevmeliyiz.

Türk Milletinin geleceği üzerine fikir yürütmeli, fikir üretmeliyiz.

Büyük düşünmeli, geleceği düşünmeliyiz.

Günlük kısır politikalardan uzaklaşmalıyız.

21. Asır Türk Asrı olacak deniliyor.

Osmanlı’nı 2. Perdesi 21. Asırda deniliyor.

Biz fikren, ilmen, zihnen, maddeten buna hazır mıyız?

Bırakalım Türk Dünyasını.

Türkiye’nin hangi meselesinde fikir üretebiliyoruz? Fikir yürütebiliyoruz?

Yozgat’a, Yozgat’lıya sahip çıkmalıyız.

Yozgat’ın meselelerine sahip çıkmalıyız.

Çözüm aramalıyız.

Yozgat’ta tabanımız 2 sağ gurup tarafından sürekli oyuluyor. Kimse tedbir almıyor.

Milliyetçiyim diyen birçok kişi şahsi menfaatlerinin peşinde koşuyor.

Türk Milliyetçiliği için,

Yozgat’ta Türk Milliyetçiliğinin sağlam bir şekilde kalıcılığı için ne yapılıyor?

Neler yapmalıyız?

Bilmem ne vakfına bağış yapanlar,

Yozgat Spor’a bağış yapanlar,

Milliyetçilik için neden yapmıyor?

Milliyetçilik-Ülkücülük F. Hocanın vakfından daha mı önemsiz?

Milliyetçilik-Ülkücülük spordan daha mı önemsiz?

Bütün bu sorulara mantıklı cevaplar verebiliyor muyuz?

Hani bir sloganımız vardı;

“Gelecek seçimleri değil

Gelecek nesilleri düşünüyoruz”

Diyorduk, Ne değişti, Bize ne oldu?

Çocuklarımız yetişiyor.

Geleceğimiz, istikbalimiz, ümidimiz, her şeyimiz çocuklarımız.

Onların fikri yapılarına cevaplar verebilecek miyiz?

Yeminler ediyorduk,

Andlar içiyorduk.

“Kanımızın son damlasına kadar mücadele edecektik”.

Ne oldu, Ne değişti?

Sınırlarımız mı değişti?

Kafalarımız mı, Ufkumuz mu?

İşgale mi uğradık, Bağımsızlığımızı mı yitirdik?

İşgale uğramadık. Bağımsızlığımızı yitirmedik.

Ama suçlu sayıldık, Suçlandık.

Mahkemelere verildik. Yargılandık.

Biz;

Türk Milletini sevmekten başka suç işlemedik.

Eğer bu suçsa biz bu suçu işlemeye ebediyen devam edeceğiz.

Mademki Türk Milliyetçisiyiz dedik.

O halde Milliyetçi olmaya,

Milliyetçi kalmaya ve Milliyetçilik yapmaya devam edeceğiz.

Türk Ocağı bizim için bir araç.