Olanlar olmuş, gelenler gelmiş.
Bize ne olmuş?
Biz neler yapmışız?
Peki, ne için?
Tabi ki para için.
Para ne için lazım?
İhtiyaçlar için. İhtiyaçlar neden bitmiyor veya neden çok şeye ihtiyaç duyuyoruz.
Çünkü açgözlüyüz.
Dünya üzerinde Coğrafi konum olarak belki de en güzel ülkede yaşıyoruz. Yaşadığımız ülkeyi çok seviyorum.
Son günlerde olanları bu ülkenin %99 hak etmiyor. Dolayısıyla %1 lik bir bölüm bize çok kötü günler ve çok kötü anları yaşatıyorlar.
Bir birey olarak onlara hiçbir zaman hakkımı helal etmiyorum.
“Narin Dehşeti “ ile başlayan bir süreç,
“Yeni Doğan” çocuklarımıza yapılanlar kanımızın donmasına sebep oldu.
Hemen arkasından
“Hayasızca Hareket” eden iki kız kardeşin öpüşme sahnesi gündeme geldi.
Sabah gözümü açtığımda
“Yaşlı Hastaların” ölümüne neden olup binlerce kişiyi kör etmeleri ile ilgili bir haber okudum.
Yeter artık.
Siz biraz daha lüks yaşayacaksınız diye bizler bu eziyeti çekmek zorunda değiliz.
Bizler aza kanaat eden, suyun içerisine unu katarak çorba yapan, mahallede bulunan bir televizyonu tüm mahallenin malı gibi gören, komşuya gelen kömürü beraber taşıyan, odunu birlikte kıran bir nesilden gelerek;
Instagram kapandığında sosyal medyadan paylaşım yapamam diye otel rezervasyonunu iptal eden, birçok özelliğini kullanmadığınız ve bilmediğimiz cep telefonlarımız, hemen hemen her evde 1 den fazla arabalarımız, açık büfe kahvaltılarımız, ismini bile telaffuz edemediğimiz içecek ve yiyecekleri olan bir toplum haline geldik.
Dolayısıyla büyük caminin yanında pişmiş yumurta satarak evini geçindiren amcamın yerini, lüks yaşamın faturalarını ödemek için her türlü hileyi ve kötülüğü normal gören yine güzel ve markalı giyimli insan görünümlü caniler alınca bizim başımıza gelenler normal değilmi?