Önce dinlemesini bil!..

Kim olursa olsun, ne konuşursa konuşsun, ne söylerse söylesin; önce dinlemesini bilmek, sonra da dinlediğimizle ilgili olarak güzel güzel konuşmak gerekir.
Konuşmak bilgi, kültür, maharet, bilgi sunabilme becerisi; dinlemek, dinlemesini bilmek, saygı, hoşgörü, fedakârlık gerektirir.
Dinlemek, dinleyebilmek, hele de karşıt fikirdekileri dinlemek, ilk bakışta aleyhimize gibi görünen konuşmaları dinleyebilmek erdemli olmanın belirtileridir. Günümüz insanı dünün insanına göre daha çok konuşuyor fakat daha çok dinlemiyor. Dinliyor zannettiklerimizin birçoğunun da dinliyor görünenler olduğunu düşünürsek dinleme, dinleyebilme erdemi bakımından alacağımız not pek sevindirici olmaz.
Zamane insanı sadece kendi işine geleni, kendini onaylayanı, kendini destekleyeni dinliyor; kendi kusurlarını dürüstçe söyleyeni, doğru fakat insanı üzücü gerçekleri ne duymak ne dinlemek istemiyor.
Sadece kendini, sadece kendiyle ilgili olanı, sadece kendini haklı ve doğru bulan, onaylayan sözleri dinlemek aslında bir hastalık belirtisidir.
Bu hastalığın tek tedavisi vardır o da ilme, gerçeğe, kendine saygılı olmak denen esaslı erdemle donanmaktır. Bu erdemden mahrum olmak, aslında birçok güzel hasletten mahrum olmak, yavan kalmak, fasit ve kısır bir döngü içerisinde kendini ve kıymeti zamanı tüketmek demektir.
İlmî, tarihî, insani özellikleri olan temelleri bulunan, gerçeği dillendiren, geleceğimize yönelik güzellikler sunan, barışı, başarıyı çiçeklendireceği hususunda şüphe barındırmayan sözleri, konuşmaları dinlemek; bizim bilgi hazinemizi daha da kuvvetlendirecek, kültür dağarcığımızı zenginleştirecek, zihin dünyamızın daha bir aydınlık olmasını sağlayacak, fikir ve görüşlerimizin anlam kazanmasına katkıda bulunacaktır.
Önce dinlemesini bilelim. Önce dinlenilecek sözleri dillendirmeyi bilelim. Dinleyerek düşüncelerimizi daha dingin daha zengin eyleyelim.
Dilimizle güzel konuşmaya, kulağımızla güzel sözleri dinlemeye, aklımızla, yüreğimizle hak ve hakikatlere, erdeme, faziletlere yürümeye alışalım vakit varken...
Durdu Şahin
Demokrasi Destanı
Şeytan ruhunu esir almışsa başka
Lakin korkarım, fena yandın.
Sen ihanete teslim olmuş iken
Zafer yolları sana açık mı sandın?
Ülkesi altüst olurken;
Bu millet öyle durup seyre dalar mı sandın?
Şeytan ruhunu esir almışsa başka.
Lakin iki cihanda da fena yandın.
Darbeye karşı durmak için toplanan kırk iki genç fidanım
Şehadet şerbetini içerken
Senin meslektaşların sana ihanet eder mi sandın?
Tankların önüne siper olup şehit düşen kardeşim
Bu millet kanını yerde koyar mı sandın?
Şerefli şanlı Türk ordusu, askerimin ocağı
Hüzünlü mahzun Mehmetçiğim sil gözünün yaşını!
Milletin büyük devletin seni sahipsiz koyar mı sandın?
Bir avuç çapulcu senin adını lekeler mi sandın?
Püskürtülen hainler ürktüğün o duruş var ya
Polisimin, Mehmetçiğimin, milletimin dik duruşu!
Sen bu yüreklerdeki imanı uyur mu sandın?
Korkumuz yok, birleş gel sen bu polisi askeri sana uyar mı sandın?
Tarih tekerrür eder, kan, acı, gözyaşı ile beslenebilir misin sandın?
Dünyaya sesini duyuran aziz Türk milleti
Tarih sayfalarına yine bir destan yazmaz mı sandın? Hülya Günay