Şehrin geçmişine bakıyorum,
Bu gününe bakıyorum ki- şimdilik yaşıyor, görüyoruz.
Dünden bugüne değişmeyen nedir, ya da değiştiremediğimiz ‘huy’, ‘özellik’, NEDİR?
Sadece bir tane değişmeyen özellik üzerinde duracak olsam ‘Parçalı bulutlu Yozgat’ derdim.
Kendi içinde parçalanışmış, bölünmüş, maskeli bir Yozgat!
Kimin işine yarar ya yarıyor bu tür bir şehir?
Dün yani mesleğe başladığım 15-20 yıl önce de aynı savda bulunuyordum yine aynı savı dile getirmekte besi görmüyorum.
Bölünmüş, kendi içinde birbirine düşmüş Yozgat kimin işine yarar!
Pek tabi ki köşe başlarının sahibi ağa babalarının işine yarar.
Düşünmek yerine didişmek,
Yenilenmek yerine yenilmek,
Kaynaşmak yerine kaynatmak,
Çalışmak yerine çalıştırmamak,
Üretmek yerine tüketmek,
Hep birlikte Yozgat olmak yerine Parçalı Bulutlu olmak,
Gibi gibi gibi…
İçinde bulunduğumuz ruh dünyası ve mevcudiyetimizin bir türlü pozitif moda geçmemesinin altındaki olumsuz yani negatif etkenler az önce saydıklarım ve daha fazlası.
20 yıl öncesi ile bugün arasında hiçbir fark yok, değişmemiş bir türlü.
Yöneticileri gençleşen Yozgat’tan umutluydum.
Hala umudum var ancak biraz toz pembe hayallere kapılmışım sanki.
Yöneticileri gençleşiyor, ağabeylerinin, babalarının ya da kendilerinden yaşça büyük olan seleflerinin yaptığı hataları yapmazlar dedim.
Genç beyinler, genç kalpler, taze ruhlar şehre güneş gibi doğar diye umut ettim.
Yozgat adına umudu her vakit diri olan bir Yozgatlıyım/Gazeteciyim.
Son nefese kadar da öyle olacak inşallah.
Ama bugün bir gerçeği dile getirmek adına sorun tespitinde bulunmak gerekiyorsa şunu söylemek istiyorum, değişim ve beraberinde vukuu bulan gençleşme maalesef pozitif yenilenmeyi getirmiyormuş.
Miras alınmış gibi sanki kara düzen.
Kamuyu siyasetle, siyaseti ticaretle, insanı insanla ‘BENDEN’, ‘SENDEN’ diye ayırmaya ayrıştırmaya parçalı bulutlu bir Yozgat’la yaşamaya devam ediyoruz.
Sebep çok basit, düşünmeyen, üretmeyen, bulunduğu duruma razı olmayı kader olarak kabul etmiş, sürekli ön ilikleyen göçerse göçer göçmez ise rıza gösterir bir Yozgat/Yozgatlı.
Ne de çok işine geliyor büyüklerin.
Adına da yurdum insanı, Anadolu insanı demişler.
Anadolu ruhunu da baltalayan bu zihniyete karşı bir gerçek var cehalet zincirine en sert darbeyi vurmak.
Çok mu zor, imkansız mı, ASLA.
Kendi mesleğimde de aynı durumları yaşadım yıllar yılı.
Tüm mesele inançla ve inatla yürümek.
ZOR ama İMKANSIZ değil.