PKK 'yı Türk Düşmanı Güçler Destekliyor!


PKK bir piyon: Amaç Türkiye’yi parçalamak ve bölgede Türkiye’nin akimiyetini yok etmek!..
PKK’nın temellerinin atılması uzun yıllar öncesi başladı...
PKK, ilk kurulduğu yıllarda Türkiye’nin doğu ve güneydoğu bölgelerinde yaşayan vatandaşların Türk ırkından ayrı bir ırk olduğunu, Türk devleti tarafından sömürüldüğünü, dil ve kültürünün asimile edildiğini savunarak, Türkiye’nin doğu ve güneydoğu Anadolu bölgelerini içine alacak şekilde Suriye-İran ve Irak toprakları üzerinde Bağımsız Birleşik Demokratik Kürdistan Devleti kurmayı hedeflemekteydi.
PKK’nın kurucusu Abdullah Öcalan; PKK, Türkiye’deki sol örgütlerin Kürt Sorunu’na yaklaşımlarına ve çözüm önerilerine bir tepki olarak ortaya çıksa da, Marksist söylemden kopmadı. Ancak örgüt, ilk oluşumundan itibaren önceliğini Kürt Ulusal Bilincinin oluşturulmasına verdi. PKK’nın kurulması, Türkiye’nin çözemediği Kürt Sorunu’nda bir dönüm noktası oldu.
Abdullah Öcalan öğrencilik yıllarında ulusal sorunun silahlı mücadeleyle çözülebileceği fikrini savunarak, faaliyet alanını Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesine taşıdı. 1978 yılında silahlı eylemler başladı. Grup, ilk önce ‘Apocular’ veya ‘UKO’cular’ (Ulusal Kurtuluş Ordusu) olarak tanındı.
Öcalan ve arkadaşları, Diyarbakır’ın Lice ilçesi Fis köyünde 27 Kasım 1978’de yaptıkları toplantıyla örgütlenmelerinin ismini PKK olarak belirledi.
12 Eylül 1980 tarihi Türkiye’nin çok uzun süre çıkamayacağı karanlık bir tünelin başlangıcı oldu. Darbeyle beraber başlayan baskı rejiminden Kürt hareketi de nasibini aldı. Çok sayıda Kürt vatandaş yurtdışına kaçmak zorunda kaldı. Suriye’ye gidenler Filistin eğitim kamplarına katıldı, Avrupa’ya iltica edenlerse üniversiteler ve sivil toplum örgütleri aracılığıyla Kürt Sorunu’nu Batı’ya anlatmaya başladı.
Geride kalanların pek çoğu ise dönemin baskılarının simgesi haline gelen Diyarbakır Askeri Cezaevi’ndeydi. Böyle bir dönemde PKK da, çoğu yasadışı örgüt gibi Türkiye dışına çıktı. 12 Eylül’den kısa bir süre önce Şam’a yerleşen Öcalan, örgütü buradan yönetmeye başladı.
Darbenin Kürt hareketine yönelik tasfiye amacı sosyalist harekete uyguladığı tasfiye kadar başarılı olamadı, aksine Kürt hareketi darbe sonrası toparlandı. Özellikle Diyarbakır Cezaevi’nden çıkanların kitlesel olarak PKK’ya katılarak dağa çıktığı bir süreç yaşandı. Filistin kamplarında eğitimlerini tamamlayarak Suriye’den Türkiye sınırını geçen örgüt üyeleri Adıyaman, Sason ve Dersim’e yerleşerek örgüte vurucu bir güç kazandırdı.
PKK, İran, Irak ve Suriye topraklarında çok rahat bir şekilde hareket ediyor. Hatta İran, bazı karakollarını PKK’ya terk etmiş durumda. Suriye ve İran’da PKK’lılara askeri eğitim veriliyor. Özellikle Irak üzerinden Türkiye’ye ciddi silah akışı oluyor. B
unun kaynağı İran da olabilir, Suriye de olabilir, bir başka ülke de olabilir.
Ama şurası açık; bir nokta, bir yer, Türkiye’nin bölünmesi gerektiğine karar vermiş. Birileri bu konuda çalışıyor”
Hakkari, Şemdinli ve Şırnak gibi Türkiye’nin Güneydoğusu’nda, Irak ve İran sınırlarına komşu olan bir nevi üçgen gibi bir bölge var. Bu bölgede PKK son bir kaç yıldır bir ‘kurtarılmış bölge’ oluşturma hedefindeydi. Belki bu hedef daha önceden konulmuştu. Açılımla birlikte PKK’nın içerisinde bu hedefe ulaşma yönündeki çalışmalar arttı. PKK bir yandan açılımla devleti oyalayıp, diğer yandan da sahada bir ‘Kurtarılmış Bölge’ oluşturma gayretine girdi. Bu İran ve Suriye’nin birlikte geliştirdikleri bir stratejik akıldır.
Arap Baharı’yla birlikte Türkiye’de de bir Kürt Baharı başlatma düşüncesi gelişti. Yani bir halk hareketi ve bir kurtarılmış bölge oluşturma çabası gelişti. Yalnız bu halk ayaklanmasının tek eksik yönü halktı.
Bölücü örgüt Suriye ve Irak’tan sonra, İran’ın da hem Irak’a, hem de Türkiye’ye karşı PKK’yı kullanabileceği mesajını vererek, Türkiye’ye girişte İran’dan da yararlanmaya başladı.
Türkiye’ye komşu üç ülkenin sağladığı bu hareket alanı PKK’yı rahatlatırken, örgüt iç bölgelere daha fazla sızarak, Türk Silahlı Kuvvetleri’ni daha geniş ve kontrolü zor bir alana yayılmaya zorladı.
PKK, İran, Irak ve Suriye topraklarında çok rahat bir şekilde hareket ediyor. Hatta İran, bazı karakollarını PKK’ya terk etmiş durumda. Suriye ve İran’da PKK’lılara askeri eğitim veriliyor.
Özellikle Irak üzerinden Türkiye’ye ciddi silah akışı oluyor. Son dönemlerde ABD’nin pervasızca silah desteği bu ihaneti gözler önüne seriyor.
Bunun kaynağı İran da olabilir, ABD de,Suriye de olabilir, bir başka ülke de olabilir. Ama şurası açık; bir nokta, bir yer, Türkiye’nin bölünmesi gerektiğine karar vermiş.
Birileri bu konuda çalışıyor”Bize düşen ne? Birlik olup devletimize, ülkemize sahip çıkmak. Bunun başka yolu yok!..