Sarıkamış Şehidi Mehmet Yürekten sesleniyor

109 yıl önce Sarıkamış Harekâtı’na başlayan ve en zor şartlarda bile şehadete yürümekten bir an bile tereddüt etmeyen şanlı ecdadımızı rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum.


Sarıkamış'ta 60 bini donarak olmak üzere 78 bin şehit vermiştik. 1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars'ı Ruslardan geri almak için harekata katılan 60 bin asker donarak şehit oldular.


Ülkemizin güzel şehri Denizli ilimizden Almanyanın Ulm şehrine yarım asır önce gurbet kervanıyla göçen Edebiyatımızın güçlü kalemi ve sesi Ozan Nihat ağabeyimiz Türk Federasyon sanat kervanıyla birlikte Avrupa’yı adım, adım gezdiler. Salonları dolduran Avrupalı Türklere güzel Türkçemiz eşliğinde marşlar söyleyim şiirler okudular. Anadolu kültürünü gurbet elde hep yaşadılar yaşattılar.
Şimdilerde ülkemize dönerek baba ocağı Denizli ilimize otağ kuran Ozan Nihat yine gençliğimize milli şuur kazandırma uğruna davet aldığı okullarda,Türk ocaklarında konferanslarına devam ediyor. Duam odurki, “Rabbim hayırlı bereketli sağlıklı ömürler ihsan eylesin.”
Ozan Nihat’a dönelim ve kendisinin sözlerini dinleyelim.


 Kurşun bile atmadan kara kışın hışmına uğrayan binlerce Türk askeri için çok yazılar şiirler yazıldı..Acaba o doksan bin Mehmetçik adına bir MEHMET’e kulak versek ne olur? Bakalım şehadet şerbetini içmiş olan Mehmet bizlere ne söyleyecek...Sakince şair, Ozan Nihat Sönmezi dinleyelim hele.


 SARIKAMIŞ ŞEHİDİ MEHMET  YÜREKTEN SESLENİYOR


“ Kara kışta kara,buza yaslandım,
 İbret için yüreğimden seslendim.”


Bin dokuz yüz on beş,Sarıkamış’ta,
Eksi kırk derece,bir kara kışta…
Yarınlara hayâl kurulan yaşta,
Yaratan kendine döndürdü beni.
Allahuekber’de dondurdu beni


Dünyaya eğilip bükülmedim ben.
Dağılıp yerlere dökülmedim ben.
Beşeri bir güce yıkılmadım ben.
Felek tabiata yendirdi beni.
Allahuekber’de dondurdu beni.


Türk oğluyum,şerefliyim kutluyum.
Yeise düşmedim,hep umutluyum.
Kadere eyvallah dedim,mutluyum.
Mevlâ’m aşkla yaktı,yandırdı beni,
Allahuekber’de dondurdu beni.


Mukaddes davaya giden yön için.
Bugün için,yarın için,dün için.
Vatan,millet,bayrak,devlet,din için.
Şehadet atına bindirdi beni.
Allahuekber’de dondurdu beni.


OZAN NİHAT,canlar yetişir durur.
Şehitler bülbüldür,ötüşür durur.
Ocağımız sönmez,tutuşur durur.
Bire bin yanınca söndürdü beni.
Allahuekber’de dondurdu beni…


SARIKAMIŞ GAZİSİ KAHRAMAN MARAŞLI ŞEYHOĞLU SATILMIŞ...


Faruk Nâfiz Çamlıbel’in ünlü “Han Duvarları” şiirinde, ismi geçen Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış, Sarıkamış’tan sağ dönen bir askerdir aslında.


Yemen cephesinden Sarıkamış cephesine sevk edilen askerlerden olduğu için üzerinde kışlık elbisesi bile yoktur.


Savaş bittikten sonra köyüne, anne ve babasına dönmek için yola çıkar, ancak vereme yakalanmıştır.


Ulukışla taraflarında kaldığı bir handa, köyüne ulaşamadan ölür, ölmeden önce de hanın duvarlarına aşağıdaki dörtlükleri yazar.


1922 yılının soğuk bir Mart ayında Kayseri Lisesi'ne atanan genç edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz Çamlıbel bir yaylı arabayla Kayseri'ye giderken aynı handa misafir kalır ve Şeyhoğlu Satılmış'ın ölmeden önce duvara yazdığı o meşhur dörtlükleri görür ve ünlü şiiri Han Duvarları'na aktarır:


Han Duvarları


Garibim namıma Kerem diyorlar
Aslımı el almış harem diyorlar
Hastayım derdime verem diyorlar
Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış’ım ben…


On yıl var ayrıyım kına dağından
Baba ocağından yar kucağından
Bir çiçek dermeden sevgi bağından
Huduttan hududa atılmışım ben…


Gönlümü çekse de yârin hayâli
Aşmaya kudretim yetmez cibâli
Yolcuyum bir kuru yaprak misâli
Rüzgârın önüne katılmışım ben.


Ülkemiz için şüheda olan şehitlerimizin ruhları şad mekânları  cennet olsun inşallah.