Şehrimiz Kalıcı Ciddi Yatırımlar ve Hizmetler Bekliyor!

Ülkemizde gelişmelerin devam ettiği ve adını hızla duyuran sanayii ve kültürel yönden kalkınmış şehirlerimiz var. Bunların gelişmesi ve büyümesi şüphesiz ki bizi de mutlu eder. Ülke bir bütün, kalkınma da bu bütünlükte devam etmelidir desek de ticari ve sanayii yönden gelişmiş olan şehirlerimiz büyürken Yozgat gibi kalkınmamış şehirler küçülüyor ve önemini kaybediyorlar.

Yatırımların olmadığını söylemek doğru bir tanım olmamakla birlikte ancak, ticari ve sanayii yatırımların eksikliği şehrin kalkınmasını geciktiriyor. Bu manada halkımız:”Yozgat’a yatırım yok, yatırım yapılmıyor!” Serzenişi öne çıkıyor. Çünkü belirgin bir sanayii yatırımı yoksa özel ya da devlet eliyle yapılmış üretim merkezleri, fabrikaları, atölyeleri yoksa gelişme de olmuyor ve şehir küçülüyor, göç vermeye devam ediyor.

Üniversitenin kurulmuş olması, hızlı tren çalışmalarının devam etmesi, havaalanı yapımının başlatılmış olması dahi bu tür gelişme için bir anlam ifade etmiyor şimdilik? Zaman ne gösterecek bilemeyiz, ama bu şehrin ciddi yatırıma, ciddi çalışmaya kalkınmaya ve gelişmeye ihtiyacı var; bu bir zorunlu gerçek. Pat diye şunu yaparsak gelişiriz demek de zor. Ancak başkentin burnunun dibinde olan bir şehrin konum ve kaynaklar itibariyle gelişmeye, büyümeye ve kalkınmaya hakkı vardır diye düşünüyoruz.

Elde bir dediklerimizi sıralayalım: Tarihi bir mekan eski bir yerleşim alanı, Kaplıca bölgesi, tarım ve hayvancılık için oldukça uygun bir bölge, Anadolu’nun göbeğinde her tarafa ulaşım imkanı olan bir yer. Turizm bölgelerine yakın ve işlenebilecek turizm değerlerimiz var. Dünyanın her yerine dağılmış zengin ve varlıklı iş adamlarımız hemşehrilerimiz ve yöneticilerimiz var. Devlet kademesinde seçkin bürokratlarımız siyaset ve devlet adamlarımız var; bunlar elde bir denilen imkanlar!..

Geliştirilmesi gereken imkanlarımız da var: Bunların başında kaplıcalarımız geliyor. Tarımımız, hayvancılığımız ve verimli topraklarımız var. Sulu tarımı geliştirebildiğimiz de ciddi verim alacak arazi ve ovalarımız var. Sanayii yatırımları için uygun alanlarımız var. Şehrin küçük alanda sıkışıp kaldığına bakmayın büyümek için taşınması gereken bölgelerimiz. İşlenecek madenlerimiz ve kıymetli taşlarımız var...

Peki bu şehrin büyümesi kalkınması için ne engelimiz var? İşte en zor soru bu?... Aslında bu soruya cevap vermek de kolay ! Yeterli tüm değerlerimiz harekete geçsin. Diyeceksiniz ki neresi kolay; kolay da bu şehir niye küçülüyor ve gelişmiyor, kalkınmıyor. Bağımlı olduğu o şehirlerden niye kurtulamıyor?... Haklısınız!...

Ankara, Kayseri, Bursa, Antalya, İstanbul, Mersin, hatta Aydın, İzmit- Kocaeli, Muğla ve İzmir gibi bir çok şehire Yozgatlılar dağılmış ve buralara yerleşmiş durumdalar. Yozgatlılığını unutanların yanısıra hemşehri hasreti ve vatan özlemiyle yanıp tutuşan kardeşlerimiz var. Bunlar bizim için birer imkan değil midir?

Sözün özü şu gelişme kalkınma ve büyüme insanla başlar. Bir şehir İdareciler ve yöneticilerle gelişir ve büyür. Çalışkan, ufku açık, ehliyet ve liyakatli; azim ve gayreti sonsuz hizmet aşkı ile dolu olan yönetici ve idareciler sizi geleceğe taşıyacak olan insanlardır. Ayrıca Yozgatlı
zenginlerimizin ve iş adamlarımızın Yozgata yatırımı şart, bunu bir vatanseverlik görevi kabul etmelidirler. Güçlü ortaklıklar ve tasarruf sahipleri de önemli bir kaynak olacaktır. Son olarak söyleyeceğimiz söz de: bazı zat ve zevatların Yozgat’ı uzaktan yönetme; Yozgat siyasetine ipotek koyma hadisesini de bizim gelişmemize engel olarak görüyoruz. Yeter demesini bilmeli, köşesine çekilip ufku açık, ehliyetli ve liyakatli vatansever gençlerin önü açmalıdır. Bunu ciddi bir engel olarak görüyoruz!.. Ayrıca bu bir vebal ve sorumluluk hadisesidir ki: devamı nefret uyandırır ve Yozgat’a ihanet olur ?.