Şehrin ekonomisi ve taşıma su…

Sosyal mesafe,

İzolosyon,

Evde Kal Yozgat…

Bu ve bunun gibi şu sıra hayatta kalmak için belki de olmazsa olmazlarımızın başında gelen kavramları gün geçtikçe iç etmeye başlıyoruz sanki.

Evde kalan, hayatı eve sığdıran, devletinin virüs belasından korunmak için ön gördüğü kuralları uygulayan hatırı sayılır bir kesim var mı, var elbette!

Ama bir de buna inat dışarı çıkmak, keyfe keder volta atmak, hatta devletin hayatta kalmak adına belirlediği kurallarla inatlaşan, kafa tutanlar var.

Ekip arkadaşlarımla birlikte son bir hafta içerisinde sokaktan canlı yayınlarımızı sıklaştırdık. Toplumsal duyarlılığa katkı sağlamak adına toplumsal duyarsızlığı gözler önüne sermeye çalışıyoruz.

İnsan önce kendi ailesinden başlayarak bu duyarlılığı ortaya koysa emin olun hiçbir problem kalmayacak.

Ama olmuyor!

Toplumsal duyarlılık güneşli hava ile birlikte gün geçtikçe yerle yeksan oluyor.

Mücadele edeceğiz, her şeye rağmen, inatla sokağa çıkmayı keyfe keder tercih edenlere inat toplumsal duyarlılığı inşa etmek adına görevimizi yerine getireceğiz.

Özellikle çocuk arabası içinde bebeği eşlerin cadde gezintisine kesinlikle ama kesinlikle müdahale edilmemeli. İnsanlardaki rahatlığın bu seviyeye gelmiş olmasına inanın aklım ermiyor!

Sorumluluk önce aileden başlar bunu ne pahasına olursa olsun başarmalıyız.

Hastalık, korona virüsü denilen insanın nefesini ciğerinden kesen bela bizi ve sevdiklerimizi bulmadan aileden başlayarak toplumsal duyarlılığı oluşturmak zorundayız.

ŞEHRİN EKONOMİSİ

Yozgat’ın ekonomisi taşıma su ile dönen değirmen misali oldu yıllar yılı.

Yazın gurbetçisi (artık oda gelmiyor), bahar ve kış döneminde öğrenci, bayramları, hatta gök yüzünden düşen yağmur tanesini hesap eden bir ekonomik yapımız var.

Açılacak her yeni kamu kurumu ile oluşan nüfus yoğunluğunu ve hatta çiftçinin destek parası aldığı günü hesap ediyoruz.

Böyle bir ekonomiyi tarif etmek için taşıma su ifadesini kullanmak abartı olmaz sanırım.

Biz bizi biliyoruz bilmesine de özellikle korona virüsle mücadelede taşıma suyu dahi bulamayan ekonomiyi nasıl yönlendireceğiz işte orası git gide endişelendiriyor beni.

Kimi esnaf kanunlar gereği kimisi de zaten müşterisi olmadığı için kapısına kilit vurdu.

Yozgat merkez, 13 ilçe ve beldelerde durum bu şekilde.

Bir anda ekonominin can suyu çekildi, tam da sezona girerken.

Ne olacak şimdi?

Verilen krediler, destekler, yardımlar nereye kadar taşıyacak benim esnafımı?

İşte bu sorunun yanıtını bulamıyoruz.

Vakit dayanışma vakti, insanları evinde muhtaç bırakmama, esnafı yarınlara taşıma zamanı.

Bir şehrin esnafı sıkıntıya girer ise o şehrin damarları tıkalı, nefesi kesik demektir.

Gün bir birimize, esnafından kimsesizine sahip çıkma vakti.

Dün işi gücü yerinde olup bu gün bir ekmeğe ihtiyaç duyabilecek komşularımız olduğunu lütfen unutmayalım.

Devletimiz büyük, milletimiz vicdanlı…

Sanırım en önemli sermayemiz de bu; vicdan.

Allah bu dönemde vicdan kudretinden hiçbir kulunu mahrum bırakmasın.

Amin… diyelim o halde hep birden ve kalten.