Sessiz İstila, Sesli İstila

Ümit Özdağ bir film yaptırmış. Kendisi de zaten ben yaptırdım dedi. Film çok ilginç. Gelecekte Türkiye’de Türk Nüfusunun azalacağı, Suriyelilerin ve diğer yabancıların daha da çoğalacağı, Türk nüfusunun azınlığa düşeceği varsayımı üzerinde duruluyor. Bu gün Suriye’nin nüfusu ne kadar 22 milyon civarında, Bu gün Türkiye’de 4-5 milyon kadar Suriyeli olduğu belirtiliyor. Bu 4-5 milyon nüfus katlanarak mı gidecek de bu kadar endişe ediliyor. Suriyelilerin nüfusu katlanarak gidecek de Türk nüfusu eksilerek mi katlanacak.

Ümit Özdağ’ın çıkışı üzerine bir “sessiz istila” konusu aldı gidiyor. Herkes bilir bilmez bir şeyler söylüyor. Kimi Özdağ’ı ve söylediklerini desteklerken, kimisi de Özdağ’ın vehme kapıldığını, aşırı bir takım şeyler söylediğini ifade ediyorlar. Bazı kimseler Özdağ’ı ırkçılık yapmakla, faşist olmakla bile suçladılar.

Ülkemizde Anadolu Liselerinde İngilizce eğitim yapıyoruz, İngiliz kültürünün ürünü olan İngiliz kitaplarını okutmayı mecbur tutuyoruz, bu durum sessiz istiladan sayılmıyor mu?

Batının ve batılının kılık kıyafetini olduğu gibi alıp, kravatından şapkasına, frak’ından tören şekline kadar takıp takıştırıyoruz, bu sessiz istila olmuyor mu?

Ev ile ilgili kelimelerimiz “oda, salon, salon salomanje, hol, balkon, tuvalet, klozet, avize, gardırop, komodin, etajer, klima, Aspiratör, mikro dalga, salon takımı, koltuk takımı, robdöşambr vs.” sessiz istiladan sayılmıyor mu?

Giysilerden: “Ceket, pantolon, potin, bot, parka, palto, etek, tayyör, kravat, foter, frak, bluz, badi, babet, broş, makyaj, oje, jöle vs. vs” sessiz istila sayılmıyor mu?

Lokantaya gitmeden önce “rezervasyon” yaptırıyor, “protokol” sırasına göre bir yerlere oturuyorsunuz, “paltolarınızı” “resepsiyona” bırakıyorsunuz, “menüye” bakıyorsunuz, ”servis” geliyor. “garson” hizmet ediyor, “komi” yardımcı oluyor. Buradaki Fransızca kelimeler sessiz istiladan sayılmıyor mu?

Yemeğe başlıyorsunuz, masaya bir sürü tabak konulmuş, bıçak kaşık, çatal, küçük kaşık, küçük bıçak, çatallar solda bıçak sağda. Besmele çekmeden sol elinizle Fransız tarzında yemeğe başlıyorsunuz, önce bir meze tabağı geliyor, tabakta bizim yemek geleneğimizde olmayan hem yiyecekler, hem de şekil, bu “armoni” sessiz istila olmuyor da ne oluyor.

Aracınıza biniyor bir yere gidiyorsunuz. “Otomobil, otoban, Otobüs, minibüs, taksi, tren, treleybüs, kondoktör, vites, cant, eksoz, bagaj, motor, buji, şanzıman, fan ve araç ile ilgili yüzlerce kelime vs”. sessiz istila sayılmıyor mu?

Gündelik konuşmalarda kullanılan bu kelimeler ve buna benzer yüzlerce ve belki de binlerce kelime dilimize girerken bu durum “sessiz bir istila” mı, “sesli bir istila” mı? Bu konuda da aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekmez mi?

Bir yanda Türkler azınlığa düşecek derken diğer taraftan Türkçe azınlığa düşme yolunda hızla ilerliyor.

Bu durum bir sessiz istila değilse bize göre bir vahamettir. Tevekkeli değil, Diğer kardeş Türk ülkelerinden gelen Türklerin bizi anlamaması, bir dönem dili bozan ve dilin kısırlaşmasına sebep olan bir takım teorilerin uygulamaya sokulmasından kaynaklanıyor.

Gündelik hayatımıza girmiş olan şu kelimelere bakar mısınız? Birkaç örnek;

Eksantrik Dekolte Etap Enjeksiyon Virman Oryantasyon Anchorman Factoring Steril Hinterland Amortisman Ekstrem Maksimalist Poligon Euro Pedal Ritüel Anomali Link Anket Faks Simülasyon Garnitür Figürasyon Formel Dezenfarmasyon Enformasyon Kombine Kombinasyon Lisans Format Sauna Türbülans Viraj Mega Star Medya

“Sessiz istila” konusunda ortalığı velveleye veren insanların bu konuda da bir şeyler söylemesi gerekir.