Şiddeti, baskıyı ve zulmü kim yaparsa yapsın, bu yapanı meşru kılmaz. Hiç bir şekilde şiddet tasvip edilemez ve onaylanamaz.
Kadına şiddet konusunda maalesef insanımız sabıkalı: karısını döven, işkence eden, çocuğunu döven, anne ve babasına şiddet uygulayan, aile içi baskı ve zulümlerle adını duyuran insanların haberini sıkça duyuyor, oldukça da üzülüyoruz.
Hepimiz bu konuda bir çok olaylara tanık olmuşuzdur. Günlük hayatta da baskı ve şiddete maruz kalıyoruz. Polisiye tedbirlerin de yeterli olmadığına şahid oluyoruz.
Cehaletin olduğu yerde şiddet, şiddetin yaşandığı yerde zulüm vardır. Zulmün hakim olduğu ülkelerde de insan onuru katlediliyor demektir. Baskı ve zülümle barış ve adalet temin edilemez.
İnsanı yaşat ki, insanlık yaşasın temel düsturumuz olmalıdır. İnsan olarak insan onuruna sahip çıkmak gerekiyor.
Aslında bu tür şiddet ve baskıların dozu ülkemizde hiç azalmadı, aksine her geçen gün arttı, artıyor. Nedeni her ne olursa olsun şiddeti kınadığımızı ifade edelim. İnsan olarak insanlık adına bu tür olayları kınıyor ve ayıplıyoruz. Şiddet ve baskı kişiliğimize ve şahsiyetimize de zarar veriyor.
Kadına- çocuğa, sağlık görevlilerine, öğretmene yönelik yapılan baskıları, tehdit ve şiddeti tasvip etmek mümkün değildir. Kadın ailenin temeli olup Allah’ın bize meşru kıldığı emanetidir.
Biz bu emaneti Allah’ın emri- Peygamberin kavli adına söz vererek kabul edip kendimize hayat yoldaşı olarak alıyoruz. Bu emanete ihanet ederek Allah’ın emanetine de ihanetmiş oluyoruz. Aile içi baskılar, kadına uygulanan şiddet gönüllerimizde ciddi yaralar açıyor. Toplumun sağlam kaleleri yıkılıyor, geleceğimiz yok ediliyor.
Bu konuda alınması gereken tedbirler neler olmalı? Şiddet ve tehdidi kınamak, şiddeti yapanı alıp cezaevine atmak, ya da onları toplumdan uzaklaştırmak çözüm olmuyor. Yasaların gözden geçirilmesi de dahil bir dizi tedbir alınıp uygulamaya konulmalıdır.
Öncelikle toplumun eğitimi oldukça önemlidir. Toplumsal eğitimi önemsiyoruz. Ne yazık ki
Bilgisayarımızdaki oyunlarda şiddet var, filmlerimizde, dizilerimizde şiddet var, sokak da şiddet var, komşuluk da şiddet var. Ülkemizin baskıcı ve zulüm kokan siyasetinde şiddet var.
Siyasilerimizin kavgasında şiddet var, sokakta arbede ve şiddet var. Şiddeti, kavgayı, kaba güç kullanmayı biz öncelikle beyinlerimizden çıkarmalıyız. Onun yerini kardeşlik almalı...
Kısacası şiddet ve baskıyı önce beyinlerimizden söküp atmalıyız.Tedbir
konusunda birinci öncelik eğitim olmalı. İnsanlık eğitimi, kardeşlik eğitimi, dost ve arkadaşlık eğitimi, vicdan eğitimi, insani eğitim ailenin temelini oluşturmalı.
Toplumun her alanında, ilkokulda, ortaokulda, lisede, üniversitede, hayatın her alanında verilmesi gereken aile ve insanlık eğitimidir. İkincisi de manevi eğitim diyoruz. Manevi eğitim asla ihmal edilemez. Çünkü insan ve kardeş olarak yaşayabilmemizin şartı insana saygı ve Allah’a verilecek olan hesaptır. Şiddet ilkelliktir, şiddet zulümdür ve insana yakışmayan bir
davranıştır.