Sosyal Güvenlik Kurumu’nun (SGK) prim alacaklarının büyük miktarlara ulaşması, kurumun finansal sürdürülebilirliği ve ülke ekonomisi açısından ciddi bir sorun oluşturmaktadır. 2023 yılı sonu itibarıyla SGK’nın 545 milyar TL’lik prim alacağı bulunması ve bu alacakların %82,39’unun belediyeler dışındaki işverenlerden kaynaklanması, dikkatle incelenmesi gereken bir durumdur. Aşağıda, SGK’nın alacaklarının birikmesine neden olan olası faktörler ve çözüm yolları ele alınmıştır.
1. SGK Prim Alacaklarının Birikme Nedenleri
a. Etkin Takip ve Tahsilat Eksiklikleri
SGK, kanunlardan kaynaklanan geniş yetkilere sahip olmasına rağmen, alacakların etkin bir şekilde takip ve tahsili konusunda aksaklıklar yaşamaktadır. Örneğin:
- Otomatik icra sistemlerinin yetersiz kullanımı: 2011 yılında devreye alınan otomatik icra sistemi daha etkin işletilmesine rağmen, sonraki dönemlerde yeterince aktif kullanılmamıştır.
- İcra süreçlerinin uzunluğu: Tebligat, ödeme emri, itiraz ve haciz süreçlerindeki bürokratik gecikmeler tahsilat süreçlerini uzatmaktadır.
b. Belediye ve Kamu Şirketlerinin Borçları
Belediyeler ve bağlı şirketler, SGK alacaklarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır. Özellikle mali kaynak yetersizliği çeken belediyeler, SGK primlerini düzenli ödeyememektedir. Bu durum, siyasi ve ekonomik etkenlerin de etkisiyle kronik bir hâle gelmiştir.
c. Özel Sektörün Kayıt Dışı Çalışma Pratikleri
Özel sektörde işverenlerin çalışanlarının primlerini düşük gösterme ya da ödememe eğilimi de SGK prim açıklarını artırmaktadır. Bu, kayıt dışı istihdamın yaygın olduğu sektörlerde daha belirgin bir sorundur.
d. Genel Ekonomik Zorluklar
Pandemi sonrası dönemde ve devam eden ekonomik belirsizlikler nedeniyle birçok işveren, mali sıkışıklıklar yaşamış ve SGK prim ödemelerini aksatmıştır.
2. Çözüm Önerileri
a. Yasal Düzenlemelerin Etkinleştirilmesi
- Zamanaşımı sürecinin sıkı takibi: 5510 sayılı Kanun gereği, prim borçlarının en geç 10 yıl içinde tahsil edilmesi gerektiği için zamanaşımı süreci sistematik olarak denetlenmelidir.
- Sorumluluk yaptırımları: Kurum personelinin görevlerini ihmal etmesi durumunda genel hükümlere göre kovuşturma başlatılması, kanunda yer alan ancak uygulanmayan bir tedbirdir. Bu hükmün etkin uygulanması caydırıcı olacaktır.
b. Belediyeler ve Kamu Şirketleri için Özel Çözümler
- Merkezi kesinti uygulaması: Belediyelerin borçları, merkezi yönetim tarafından belediyelere ayrılan paylardan doğrudan kesilerek tahsil edilmelidir.
- Borç yapılandırma: Özellikle belediye ve kamu şirketlerinin borçlarını ödeyebilmesi için daha esnek ödeme planları sunulmalıdır.
c. Özel Sektörde Denetimlerin Güçlendirilmesi
- Kayıt dışı istihdamın önlenmesi: Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik denetimler artırılarak prim bildirimlerinin doğru yapılması sağlanmalıdır.
- İşveren desteklerinin şartlara bağlanması: Devlet destekleri, SGK prim ödemelerinin düzenli yapılması koşuluna bağlanmalıdır.
d. Kurumun Finansal ve Operasyonel Kapasitesinin Artırılması
- Bilgi işlem altyapısının güçlendirilmesi: Otomatik tahsilat sistemlerinin etkin çalışması sağlanmalı, yapay zeka ile tahsilat risk analizi yapılmalıdır.
- İcra personelinin eğitimi ve denetimi: Tahsilat süreçlerinde görev alan personelin uzmanlaşması ve denetlenmesi sağlanmalıdır.
3. Cevaplanması Gereken Sorular
Yukarıda belirtilen nedenlere ek olarak, SGK’nın borç yönetimi politikaları ve stratejileriyle ilgili şu soruların kamuoyuna açıklıkla yanıtlanması gerekmektedir:
- Borçların birikmesine neden olan iç ve dış faktörler nelerdir?
- SGK yetkililerinin tahsilat süreçlerindeki sorumlulukları ne ölçüde yerine getirilmiştir?
- Belediyelerin borçları ile ilgili açıklamaların neden seçim öncesinde değil de sonrasında yapıldığı, siyasi kaygılarla mı ilişkilidir?
Sonuç
SGK’nın 545 milyar TL’lik prim alacağının birikmesi, yalnızca kurumun değil, kamu maliyesinin genel sürdürülebilirliği için de büyük bir tehdit oluşturmaktadır. SGK’ya tanınan geniş yasal yetkilerin etkin şekilde kullanılması, alacakların tahsili için hayati önem taşımaktadır. Bu süreçte şeffaflık, hesap verebilirlik ve etkin yönetim, hem kurumun hem de sosyal güvenlik sisteminin güvenilirliğini artıracaktır.