Şu Bizim Olmayan Sol;

Cumhuriyetin öncesinden beri Türkiye’de bir sol vardır. İştirakiyyun fırkasından bu günlere kadar hep memleket aleyhine başka bir ülkenin ideolojisini benimseyerek ayrıştırıcı ve bölücü faaliyetlerin içinde oldular.

Ne hikmetse; Ülke kaynaklarını yıllarca sömüren, ülke imkânlarına çökenlerin çocukları hep solcu oldular.

Ne hikmetse; Cumhuriyeti biz kurduk, onu koruma görevi de bizim diyenlerin çocukları da hep solcu oldular.

Ne hikmetse; Ülkede, Cumhuriyetin ilk yıllarından beri kendilerini Cumhuriyet elitlerinden sayanların çocukları da hep solcu oldular.

Ne hikmetse; Kendilerine Fransız devriminin Jakobenlerini örnek alarak ve kendi halkına onlar gibi bakanların çocukları da hep solcu oldular.

Ne hikmetse; Bürokratik oligarşinin en tepesinde bulunum ve halkın ensesinde boza pişirenlerin çocukları da hep solcu oldu.

Ne hikmetse; Vatandaşı “Çarıklı, poturlu, öküzün ardından giden” diye aşağılayanların çocukları da hep solcu oldular.

Ne hikmetse; “Şapka giydin, giymedin, Arapça ezan okudun, evde gizli gizli Kur’an öğrettin” diye halka zulmeden, önce idam edip sonra mahkeme eden ceberutların çocukları da hep solcu oldular.

Ne hikmetse; İş adamı kılıklı devletten ihale alan birtakım soyguncuların çocukları da hep solcu oldular.

Ne hikmetse; Küresel sermayenin ülke içinde seçerek destek verdiği ve devlet eliyle oluşturulmuş burjuvazinin çocukları da hep Marksist-solcu oldular.

12 Eylül öncesi yıllarda Marx, Lenin, Stalin posteri taşırlardı, kalabalık yerlerde Birinci sigarası içerler, yalnız kaldıklarında ise Marlboro içerlerdi. Şimdilerde ise toplantı ve gösterilerinin dışında da Che tişörtü-şapkası giyiyorlardı.

Yukarıda saydığım bu güruha mensup bir kişinin bile Ülkücü veya Akıncı vs. olduğunu görmek mümkün değil.

Ne hikmetse; Çünkü bunlar İslam dininin yasakladığı haramları yok sayıp yasak olan her şeyi kendilerince ve özgürce yapmak yolunu seçmişlerdi.

Bunların Sol-sosyalist-Sosyal demokrat ya da Marksist olmaları bu keferelerin işçi-köylü kökenine mensup olmalarından değildi.

Bunların bu yolu seçmelerinin sebepleri, Dini, Allah'ı ve tüm kutsalları inkâr eden bir düşünce sistemi olmasından ötürüdür.

İşte bu yüzden sol-sosyalist, Marksist olmuşlardır.

Elbette bunların propaganda amaçlı pırıltılı söylemlerine kanıp sol-sosyalist girdaba düşen fakir Anadolu çocukları da vardı.

Bunlar çok değildi. İşçinin, köylünün ve küçük esnafın çocuğu genellikle solcu olmazken bu Anadolu’nun temiz kalpli çocukları Marksistlere itibar etmemişlerdi. Marksist solun saldırı ve baskılarına karşı nefsi müdafaa yapmışlardı.

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz seçkinci elit sayılanların, ülke kaynaklarını hortumlayanların çocuklarından bir tekinin bile Ülkücü- veya Akıncı olmadığıdır.

Yine ne hikmetse; Türkiye’nin geleceğini Batı’da ve Batı’ya fikren ve ekonomik olarak aynı paralelde olması düşüncesini taşıyanların çocukları da hep sol görüşlü oldular. Hem ülkenin kaymağını yediler hem de hepsinin çocukları sömürü edebiyatı yapanların saflarında yer aldılar.

Not: Bu yazının hazırlanmasında Fahri Kopar’ın 9 Şubat 2022 Facebook sayfasından faydalanılmıştır.