Takvimler

"Bilmem güneşin dilini, aydınlığı nur anlatsın." Ünlü şair Şevki Akar

“Dünya durmayan bir salıncaktır:Orada her şey toprak, Kafkas’ın kayalıkları ,Mısır’ın piramitler,hem çevresiyle birlikte,hem de kendi kendine sallanır.” Montaıgne

Uygarlık tarihi uzun bir süreci içine almakta , yazının bulunmasından önceki zamana tarih öncesi denmekte ve üç dönemde incelenmekte( Mezozoik zaman,Paleozoik zaman ,Senozoik zaman.) Ve yazının icadından sonra tarihi devirler olarak çeşitli dönemlere ayrılmaktadır.Tarih, yazının icadı ile başlatılmakta.Kültür varlıkları ,gelenek ve görenekler ile sözlü kültür değerleri tarih öncesine ve tarihî zamanlara ışık tutmaktadır.

Zaman ve mekân içinde insanlar ve uygarlıklar incelendiğinde çok değişik inançlar, felsefeler,toplumlar ve kültür değerleri karşımıza çıkmaktadır.

Copernicus'tan Keplere,Galile'ye ,Ali Kuşçu,İbn-i Sina ve gök yüzü üzerine bilimsel çalışmalarını hayatı ile ödeyen Uluğ Bey'e kadar bilim ve matematikle güneş sistemi üzerinde çalışan bilginler canları pahasına çok ağır koşullar ve baskılar altında çalışmalarını sürdürdüler.

Pencere yerine mazgal deliği ve çatı yerine kubbesi bulunan Mezopotamya mimarlığında önemli bir yer tutan,Sümerlerin ve Akadların tapınak olarak ve gökyüzünü gözlemek üzere piramit şeklinde yaptıkları kule-Ziggurat'ların tepesindeki düzlükte gökyüzünü gözlemleyen rahip-müneccimlerin olduğu tarihi bilgiler arasında yer almıştır.

Bilim insanları her alanda durmadan çalışmaktalar. CoRot 7b adı verilen ve dünyaya 489 ışık yılı uzaklıkta, güneş sisteminin çok ötesinde, Monekeros Takımyıldızları içinde yer alan, yarısı güneşi gören diğer yarısı hiç güneş görmeyen "Lav Gezegeni"nden söz etmekteler.

Uluslar sahip oldukları özelliklerini,yüzyıllar boyunca yaşattıkları ve geliştirdikleri kültürlerine borçludur.

Türk Edebiyatı tarihine destanları ile damgasını vuran Dede Korkut hikâyelerinde durgun ve sakin olmayan coşkun tabiat ve Türklerin atlı bozkır medeniyetinin temel unsuru olan tüm hayvanlar taşıdıkları özelliklerine göre, bir yıl on iki aya bölünerek 12 hayvanlı Türk takvimine yansıtılmıştır.On iki hayvanlı takvimin esası baharın başlangıcı ile başlayan olaylara ve bazı varlıklara dayalı olarak anlatılmakta.

Yılın ilk günü 22 mart olarak kabule edilmiş ve ilk ay fare diğerleri ,sığır,pars,tavşan,ejder,yılan,at,koyun,maymun,tavuk,köpek,domuz ayı dönüşümlü olarak sıralanmıştır.

Baharın gelişini " Nevrûz- Yeni gün" olarak niteleyen anlayış doğu ve Orta Asya uygarlıklarında hakimdi. Gök cisimleri, göksel olaylar,doğa olayları gelişen bilim ve teknoloji ışığında zaman ölçümlerinde ve yaşamın felsefesinde derin etkiler yaratmaya devam etmiştir.

Sümerler’in 21 aralık gün dönümünü –GÜNTOGAN BAYRAMI olarak kutlamalarına dair bilgi ve belgeleri ünlü Sümerelog Muazzez İlmiye Çığ anlatmakta. Bilgin HESIODOS “İşler ve Günler-Tanrıların Doğuşu” eserinde tarihe ışık tutmaktadır.

Cihannümâ eserinde, Selçuklu sultanı Melik Şah'ın 1074 'de Halep'i aldığı ve Güneş Koç Burcu'na girince NEVRÛZ ilân etmeye karar verdiği ve gezegenleri gözetlettiği ifade edilmekte.Doğu uygarlıklarında gök-ay-güneş ,yıldızlar ,yer, su ve ateş kültü uygulamalara yansıdı.”Gök Tengri” inancı hakimdi.İnsanların inançlarında belirleyici unsurlardı.

Uygarlık tarihinde öncelikli ve önemli bir yer tutan medeniyetler beşiği Akdeniz, Mezopotamya,Roma, Bizans, Mısır ve Anadolu inançları,efsaneleri, destanları ve halk kültürleri, gökyüzü-yeryüzü ve insanlar arası ilişkiler bakımından tarihe ışık tutmaktadır.

Gezegenler, inançlarla yakından ilgili olup bu anlayış takvimlere de yansımış bulunmakta.Dünya üzerinde bugün " 72 millet" dediğimiz her inançtan ve ırktan sekiz milyarlar insan yaşamakta.Dinler ve sanat tarihi yanında sosyal ve kültürel dünya tarihinde yer alan bilgi ve belgelerde ,dünyanın merceğinde insanı görmekteyiz.

Maya ve Aztek uygarlığında zaman ayarı evrendeki güneş,yıldızlar ve gezenlerin hareketlerine göre düzenlenir ve tapınakların yapım felsefesinde esas alınırdı.

Tarihi bilgilere göre eski Roma'da günlerin sayılması konusunda kargaşa yaşanması üzerine imparator Jül Sezar, yeni yılın başlangıcını olarak 1 ocak kabul eden "Jülyen Takvimi"ni M.Ö. 45 yılında uygulamaya koydu.

1582 yılında Papa Gregoriyus, yeni yıl başlangıcını 25 Mart olarak kabul eden ve yılı on iki aya bölen "Gregoryen Takvimi"ni (Miladi takvimi) düzenledi. Bu takvim 1572 yılında yeniden düzenlenerek yıl başı 1 Ocak tarihine alındı.

Hicretin 17'nci yılında Halife Ömer zamanında uygulamaya konulan " Hicrî Takvim" Müslüman ülkelerde benimsendi. Bu takvimde Hazreti Muhammed'in(S.S.) Mekke'den Medine'ye göç yılı olan 622 yılı başlangıç yılı olarak benimsendi.

Gelişen teknoloji ile birlikte küçülen dünyada ,mobil cihazlara yüklenen programlarla " GPS- Küresel Konumlama Sistemi" ile günümüzde gezegenlerin yerlerinin belirlenmesi dahil birçok konum belirleme işlemi yapılabildiği ifade ediliyor.

Saniye G.Yıldırm,”Zaman İlaç Yaşanılana” şiirinde şöyle demekte: “…Yanlışlar doğrular kol kola/Hangi gözle bakarsan bak/Zaman ilaçmış yaşanılana.”

Sevginin bilge şairi Fikret Sezgin, zamanı, insanı, neyi ve sevgiyi bir dörtlükte harmanlamış:"Zaman yaşamıyorsa saat isterse dursun,/Yaşam gönül harmanı, seni seven savursun./Sevgi kamıştan değil,seven nefesten gelir./Sevdiğinin elinde severek ney olursun."

İstatistiklerden çıkan sonuca göre,dünya nüfusunun takriben dörtte üçünün az gelişmiş olarak değerlendirildiği "Dijital Dünya"da,yeni buluşlar ve uygulamalar günümüzü ve geleceği etkili bir şekilde yönlendirmekte.Bu gerçeği içselleştirecek insanı yetiştirmek durumundayız.Takvim yaprakları, ömür yaprakları oldular.

Uzaya ilk giden ve döndüğünde"Gezegenimizin güzelliğini koruyalım” diyen Sovyet kozmonot Yuri Gagarin ve ”Tozlar ve dumanlar olmasaydı adem oğullar bin yıl yaşardı” diyen İbni Sina gibi bilginleri ve Nasrettin Hoca’nın “insanların hepsi bir tarafa ve hep bir yöne giderse dünyanın dengesi bozulur..." sözünü unutmadan bütün alanlarda dengeleri koruyarak, salgın hastalıklarla mücadele eden dünyada,yeni bir yaşam anlayışıyla, sağlık ve huzur içinde yeni yılı ve yılları kutlayalım.

Şair Arif Eren’in dediği gibi:” Sorguya çekmeli kendini insan/Vicdanıyla baş başa kalınca/Hatanın tekrarına izin yok/Kafesten uçan bir kuştur zaman…/Bir salıncakta geçmiş zaman sallanır/Vefalı günler mevsim mevsim hatırlanır…” Bu duygu ve düşüncelerle yeni yılınız kutlu, sağlığınız ve mutluluğunuz sonsuz olsun…