Toplumsal Uzlaşmaya İhtiyacımız Var

Birbiri ile kavga eden değil bir biriyle barışık olan bir toplum olmak temel arzumudur. Bu bize cevabı Allah’ın bir emridir. Birimizin bir birimize emanet edildiğimiz gibi.. . Ne yazık ki son dönemlerde siyasi ve etnik ayrımlar insanımızı bölüp parçalamaya ve bir birine düşman etmeye başladı. Bu son derece tehlikeli bir gelişmedir ...

Bunu siyaseten yapıyoruz, bunu mezhep farklılığı ile yapıyoruz ya da ırk üstünlüğü gibi farklı nedenler ortaya atarak yapmaya çalışıyoruz. Unuttuğumuz bir şey var sonuçta aynı anne ve babadan çoğalmış olan Allah’ın kulları ve kardeş olduğumuzu unutuyoruz. Dinimiz bizi birbirimize kardeş kılmış, İnsan Hakları evrensel beyannamesinde bunu kabul etmişiz ve Hz. Muhammed (as)Veda Hutbesinde bunu tüm insanlığa ilan etmişti.

Ne yazık ki; bu ayrım artık kine, öfkeye ve düşmanlığa dönüşmüş durumda. Yaptığımız yanlışlar var senin benim adamım bahanesiyle insanları bölüyor ayrıştırıyoruz. Bu ayrımlar da kavgaya, çekişmeye ve savaşa dönüşüyor. Yeryüzünün cennet olmasını beklemek hayal, ancak güzelleştirmek ve barışı sağlamak da bizim elimizde...

Diyeceksiniz ki ne yapabiliriz? Bence bazı şeyler kolay yapılabilir. İnsanlara eşit ve adil yaklaşarak, onları insan yerine koyarak. Hiç bir sebeple bölüp ayrıştırmayarak, Allah’ın kulları ve bize emanet edilmiş insanlar diyerek, hak yemeyerek, insanların hakkına saygı göstererek. Allah dan korkup yetim yoksul ve kimsesizlerin hakkını gasp etmeyerek... Adaletli davranarak ve insanlara insan olduğu için değer kazandırarak...

Bu ayrımım için de ne var? Senin adamın benim adamım var, senin partin benim partim var, senin şeyhin benim şeyhim var, senin ırkın benim ırkım var, senin davan benim davam var... Bir de makam hırsı ve çok para kazanma hırsı var... Bütün bunların sonu bizi bölmeye ayrıştırmaya, parçalamaya ve bir birimize düşman etmeye götürüyor maalesef!...

Unuttuğumuz bir şey var insanlar eşit kardeş ve Allah’ın kulları!.. Allah indinde herkes eşit. Ve hiçbir kişi bu farklılılığını, malını mülkünü ve makamını mezara götüremiyor, götüremeyecek. Beyaz bir kefen ile yapayalnız bir mezara konuveriyoruz. Bu sonucu bildiğimiz halde biz ayrıma bölmeye parçalamaya devam ediyoruz. Sonucun bizi adil bir imtihana ve hesaba götürdüğünden habersizmiş gibi yaşamaya devam ediyoruz.

Yüce dinimiz İslam bize kardeş olmayı ve insanlara eşit davranmayı emrediyor. Fakiri fukarayı, garibi gurabayı, yetimi yoksulu korumayı, onlara kucak açmayı ve kardeş olduğumuzu fark ettirmeyi emrediyor. Biz bu ilahi buyruğa ve kardeşlik duygusuna sahip çıkarsak aramızdaki tüm olumsuz engelleri kaldırıp kardeşçe yaşamanın sırrına ulaşmış olacak. Çok mu zor? Zor olduğu için değil yaratılış gayemize uygun olarak yaşamadığımız ve insanların haklarını çiğnediğimiz için bunu biz zorlaştırıyoruz. Hayatı- yaşamı sadece bu dünya için planladığımız için bu zor olduğunu saydığımız hayatı habersiz yaşıyoruz.

Uyanmamız kendimize dönmemiz ve yaratılış gayemizi düşünmemiz bizi uykudan uyandıracaktır inşallah! Peygamberimizin sünnetine uygun olarak zaman zaman yalnız ve kimsesiz olarak mezarlıklarda dolaşıp hayatı- ömrü bir gözden geçirmenizi tavsiye ederiz. Ve Yüce Allah’ın emir ve buyruklarına sık sık göz atmanızı..