Aile, toplumlarda huzurun ve mutluluğun kaynağı olarak görülür. Aile yapısını koruyamayan toplumların varlığını devam ettirmesi söz konusu değildir. Bu nedenle aile toplumun nefesidir, mutluluk kaynağıdır. Yeryüzü ağaçsız nefes alamadığı gibi, ailesiz toplumlar da nefes alamaz, varlığını devam ettiremez.Rabbimize Hamdi olsun ki: nefes alabildiğimiz bir ailemiz, bir kutlu yuvamız var. Ne yazık ki; aileyi temelinden sarsan sorunlar her geçen gün artıyor ve bugün, tüm dünyanın nefes darlığı çektiğini üzülerek görüyor, buna şahit oluyoruz. Ne gariptir ki bizim toplumumuz için de bunu söylemek mümkündür. Aile içi huzursuzluklar artmaya, boşanmalar çoğalmaya başladı. Akabinde yaşanan kavga ve gürültülere evin neşesi geleceğimizin teminatı olan çocuklarda dahil edilir oldu.Şüphesiz ki; ailelerin temel taşı anne ve babadır. Onlar bizim yaşam sebebimizdir. Bizi besleyen, büyüten ve terbiye eden anne-babalarımız oldu. Onların katlandığı fedakârlıklar saymakla bitmez. Baba evladı için gece gündüz çalışırken, anne onu dokuz ay karnında taşımış dünyaya getirmiştir. Uykuları kaçmış, yavrum hasta olmasın diye ona kol kanat olmuş; yememiş evladına yedirmiş giymemiş yavrusunu giydirmiştir. Bu sebeple anne- baba hakkı ödenemez! İnsanın aile ortamında bulduğu huzuru ve mutluluğu başka bir yerde bulması mümkün değildir.Bizleri yaratan Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de ne buyuruyor: “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. ‘Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster.’ diyerek dua et.”(İsrâ!Suresi Ayet:23-24)Anne-babadan sonra ailenin en önemli varlığı çocuklarıdır, Çocuklar, Yüce Allah’ın hem nimeti hem de bize ve anne babaya emanetidir. Her anne-baba çocuğunu yetiştirmek ve eğitmekle görevlidir. Bu sebeple bütün sorumluluk anne ve babaya verilmiştir. Çocuğa güzel bir isim koymak, onu güzel ahlak üzere yetiştirmek; dinini diyanetini öğretmek anne ve babanın asli görevidir. Zamanı geldiğinde iyi bir eğitim almalarını sağlamak, bir meslek kazandırmak ve vakti gelince de evlendirip ona da mutlu- huzurlu yuva kurmak anne babanın görevidir.Bunlarla birlikte anne ve babanın en önemli görevi de evladına güzel bir ahlak kazandırmak ve onu vatana millete hayırlı bir evlat olarak yetiştirmektir. Bu konuda sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır: “Hiçbir anne-baba evladına güzel ahlaktan daha değerli bir miras bırakmış olamaz.”(Tirmizî, Birr, 33)Bugün ailelerde yaşanan huzursuzluğun kaynağı şüphesiz ki bizleriz. Doymayan nefsimiz, dünyaya olan aşırı bağımlılığımız, İslamdan ve ahlaki değerlerden uzaklaşmış olmamız ve birbirimize olan saygı ve sevginin azalmış olmasıdır. Ne yazık ki: anne ve baba zamanında evladına sahip çıkıp güzel bir ahlak- terbiye, saygı ve sevgi kazandırmamış; sokak çocuğu terbiye etmişse bunun meyvesi de acı olacaktır. Bugün en önemli eksikliğimiz çocuklarımıza sahip çıkamamak; onlara dini ve ahlaki bir eğitim verememektir !... Güzide evlatlarımız sokağın ve ahlaksız kişilerin elinde (Sosyal Medya rezaletinde) heba olup gidiyor; buna seyirci kalınamaz !Toplumun sağlam kalesi yıkılırsa devlette, dirlik düzen de bozulur. Huzur ve güvene muhtaç hale geliriz. Diyeceğimiz odur ki: bu sağlam kaleden temel taşları sökülüp atılacak olursa geriye çürümüş, kokuşmuş bir enkaz yığını kalır. Aileyi korumak hem insani, hem ahlaki hem de dini görevimizdir. Toplumun huzuru için, geleceğimizin teminatı olan bu sağlam kaleleri: Sevgi ve saygı çerçevesinde koruyabilenlere ve yuvasına sahip çıkanlara selam olsun!.. (