Tuğla tuğla üniversite…

Bir halının desenlerine hayat veren ilmikler misali.
Bir eve hücre olan tuğla taneleri gibi.
Ya da bir tohumun toprakta kendini bulma hali.
Yozgat Bozok Üniversitesi’nin, Yozgat için manasını hangi şekilde anlatmaya çalışırsak çalışalım yetersiz kalır.
Türkiye’nin tam ortasında Anadolu’nun kadim şehri Yozgat, ne pahasına olursa olsun devletçi duruşu ile bilinen ve bu duruşu kıyamete dek bozulmadan gidecek bir misyonun kalesi olacak!
Bu gün bir gerçeği dile getirecek olursak; karşılıksız sevdanın müsebbibi bu şehir hiçbir zaman devletinden istemeyi bilmedi.
Aldıklarını, kazandıklarını, dişiyle, tırnağıyla, hayatlar pahasına verilen bir mücadele ile elde etti.
Yozgat Bozok Üniversitesi bu şehrin dişiyle, tırnaklarıyla, ruhuyla, kalbiyle kazandığı çok kıymetli bir hazine.
Bu hazineye sahip olan, yöneticilik makamında bulunanlar hem çok kutsal bir görevin müsebbibi hem de ateşten bir gömleğin sahibi olurlar.
Büyük bir vebalin temelinde kurulu binada oturmak gibi.
Bir tuğla da sen koy kampanyalarından Ankara’da verilen diplomasi ve sokak mücadelelerine şahitlik etmesem de kahramanlarından çok defa dinledim. Dinlerken dahi yaşadığım o mücadelenin ne denli kutsal olduğunu anlatmaya asla kelime bulamayacağım.
Geldiğimiz noktada ortaya çıkan tabloya baktığımızda ne Yozgat ne de şehrin üniversitesini yönetenler bu güne kadar karşılıklı duyusal bir bağ kuramadılar.
Ne Yozgat; üniversitenin ne anlama geldiğini tam manasıyla anlayabildi,
Ne de bu şehrin üniversitesine mihmandarlık edenler!
Burada Yozgat adına; sevgi, sahiplenme, benimseme duygularının eksikiğinden bahsetmiyorum,
Bugüne kadar yönetenlerin, hiçbir şey yapmadığı, mücadele etmediği, o kutsal vazifeyi sahiplenmediği anlamı da çıkmasın.
Bir yerlerde ama her daim bir şeyler eksik kaldı!
Her ilçede bir üniversitenin olması dahi başlı başına bir eksiğin, kurban edilişin dışavurumu değil mi?
Geçmişe takılmak değil niyetim lakin bu günlere süre gelen yaranın derinliğini de bilmek gerekiyor!
Sonrasında cereyan eden operasyonlar, siyaseten görevlerde bulunanların makamları boş bırakması, aynı şekilde oluşan alt kadrodaki liyakatsiz planlamalar vesaire…
Bir şekilde zaman su misali akıp gidiyor; 2006’dan bugüne tam 18 koca yıl geçmiş.
O gün doğan bir bebek bugün genç bir birey olmuş, ömür misali…
Geldiğimiz noktada Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Evren Yaşar, görevdeki 1 yılını 1 Ağustos’ta dolduruyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sadece Resmi Gazete’deki imzası ile değil bizatihi görevlendirmesi ile Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü olmuş bir isim Sayın Yaşar.
Bu durum kariyerindeki başarısını ortaya koyarken etkin ve yetkin yönetim anlayışını da ön plana çıkarıyor. Sayın Yaşar’ın makamdan güç alan değil de bilakis güç katan bir yapıya sahip olduğunu 1 yılda gördük. Göreve başlama şekli, başarılı kariyeri ve bir yılda ortaya çıkan tablo umutlarımızla birlikte yarınlara dair beklentilerimizi de artırıyor.
Kurban Bayramı öncesinde Sayın Yaşar’ı, Gimat ve Çamlık Medya Yönetim Kurulu Başkanı Sayın Zafer Özışık’la ziyaret edip, üniversite hakkında çok kıymetli paylaşımlarda bulunduk.
Sayın Özışık da, üniversitenin kurulmasında canla-başla mücadele den, tuğla tuğla üniversiteyi inşa eden kahramanlardan.
Bu anlamda her üniversite ziyaretimiz daha farklı ve anlamlı geçiyor!
Sayın Rektör’e gösterdiği samimiyetten, şehrimizin üniversitesine sağladığı katkılardan dolayı teşekkür ediyoruz.
Sohbetimize kendisine de ifade ettim, Yozgat çabuk enerji tüketen bir çekim gücüne sahip. Lütfen enerjinizin düşmesine müsaade etmeyin dedim.
Kendisi de her sabah Besmele çeker yeniden şarj olmuş olarak başlarım görevime dedi.
Bize de bu enerjiye sahip çıkmak, yanında olmak, bildiklerimizi paylaşmak, geçmişin derin yaralarının tesirini azaltmak, güç katmak düşer.
Cumhuriyet Mektebini, hem üniversitesi hem de Yozgat adına ‘Bozok Evi’ne dönüştürmesi Sayın Yaşar’ın halkla iç içe olduğu gerçeğini de ortaya koyuyor.
Aslında konuşacaklarımız bir hayli fazla ama başka zamana bırakalım, son minvalde Rektör Prof. Dr. Evren Yaşar ve ekibine başarı dilerken etkin ve yetkin olma adına ortaya koyacakları iradeye sonuna kadar sahip çıkacağımızı yüksek sesle dile getirmek istiyorum.
Ne diyelim niyet hayır akıbet de hayır olsun.