Derin bir mazi,
Sağlam bir devlet yapısı,
Ciddi bir kültürün temelleri üzerinde kurulu bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin mensubu olmak aslında bizlere bu dünya üzerinde bahşedilmiş en değerli hazine.
Evet Osmanlı’nın son dönemleri ve Cumhuriyet’in özellikle ilk 50 yılında ciddi sıkıntılar yaşadık.
Kimi zaman üzerimizde oynan oyunlar, kurgulanan senaryoların da içinde bulduk kendimizi.
Sarsıldık, yoklukla mücadelenin olumsuz yansımalarını iliklerimize kadar hissettik, iç dünyamızda ‘günah’ kavramında hangi derecede yer alır , ‘suç’ olarak nasıl bir cezai müeyyidesi uygulanır bilinmek ihanet denilen alçaklıkların müsebbibi olanları da görüyoruz.
Anadolu gibi zengin ve kadim bir maziye sahip olan topraklara sahip olmanın bedelini kıyamete kadar ödemeye devam edeceğimizi artık çok daha iyi biliyoruz.
Ve bir şeyi daha biliyoruz ki, bu ülke en güçsüz, yoksul ve çaresiz olduğu dönemlerde bile derin devlet geleneğinden aldığı gücün tesirini her daim hissetti.
Derin devlet yapılanması en zor zamanlarda bile “milleti devlet yapan” değerlerden taviz vermedi.
İçimizdeki hainler dışarıdakilerini aratmadı,
Gruplar, taraflar, yönlendirilenler, karanlık odaklardan beslenenler, finansa edilenler ve daha pek çok kalıp içinde hainimiz oldu!
Ama karşısında her daim bir Yavuz, bir Fatih, bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk de oldu!
Savunma Sanayii’nden örnek vererek detaylandıralım sohbetimizi.
Bir zamanlar soba borusu dahi üretemez dedikleri, kendi füzesini üremesi sürekli engellenen, NATO üzerinden dolaylı ambargolar uygulanan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bu gün dünyanın henüz adını dahi bilmediği savuma silahlarını üretiyor. Evet evet…
Sizin yerinize biz üretiriz diyerek uyutmaya çalıştıkları bir millet, kendi içindeki ihanet odaklarının savuna sanayiindeki projeleri engellemesine rağmen bu gün dünyanın parlayan yıldızı oldu.
İçerdeki gözü görmez, kulağı duymaz, ülkesinin mevcudiyetini kabullenmez güruhlara göre dünyada aciz, yoksun, çaresiz bir ülkeyiz.
Ah görebilsek hakikati, işte o zaman bu günkü geldiğimiz noktayı çok daha iyi kavrayacak kurşun geçirmez zihinlerimiz.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve bazı üst düzey isimlerle, belediye başkanlarının tutuklanmasına neden olan iddiaların neticesini bağımsız yargı makamları elbet ortaya koyacak.
Yargıya güvenimiz sonsuz.
Bu süreci sokaklarda fırsat bu fırsat mantığı ile ihanet oyunlarına alet olacak, yüzlerinde maske, ellerinde kezzaplarla, silahlarla, savunmasız mezarlıklara dahi saldıracak kadar gözü dönmüş olanlara da devletimiz fırsat vermeyecek.
Milletimizin feraseti her durumdan kaos oluşturmaya çalışan güruhların oyununu bozacak.
Her fırsatta insanları sokağa, çatışma ortamına davet eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel de bu mantıkla yürüteceği siyasetin ne kendisine ne de partisine istikbal sağlamayacağını en erken zamanda anlar inşallah.
Suriye’de ve Ukrayna’da ortaya koyduğu duruşla dünyanın dikkatini çeken Türkiye, sancılı gibi görünse de ülkemizin içinde bulunduğu durumu da göze aldığımızda aslında kabuk değiştiriyor.
Gündeme dair tüm yaşananlar, milletimize yakın zamanda daha net açıklanacak pek çok yeni gelişme aslında yeni dünyanın güçlü ülkesi olma yolunda ‘ben de varım’ diyen bir Türkiye’nin vücut bulmuş hali.
Yani ayak sesleri bitti…
Ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti dünya arenasında artık söz sahibi, derin devlet yapılanmasının yer yüzüne sirayet etmiş nurlu yüzü ile göz kamaştırıyor.
Gelecek Türkiye için gelecek insanımız için güzellikler getirecek.
Türkiye kabuk değiştiriyor!
