Türkiye’nin İlk Yerli Otomobili; Devrim

Türkiye gelişmekte olan bir ülke, sanayi de bir ülkenin gelişimini en fazla etkileyen faktörlerden biridir. Sanayi sektörünün egemen olduğu ekonomiler gelişmiş sayılmaktadır. Sanayi dışında Gayri safi yurt içi hasıla (GSYH) bir ülke de üretilen toplam malların piyasa değerinin parasal anlamda yüksek olmasıdır. Türkiye Gelişmeye çok geç başlayan ülkelerden biridir. Gelişimin geç başlamasının sebebi 1960’lara dayanmaktadır. İkinci Dünya savaşından sonra Sovyetlerin dağılması, Amerika’nın süper güç olarak tüm dünya da onaylanması kilit nokta olmuştur Amerika büyük güç statüsünü kazandıktan sonra geride kalan ülkeler şunu düşünmüştür, artık tek kutuplu Dünya düzeni var savaş, sömürge, soykırım aksine barış, demokrasi, egemen, liberal, çözüm odaklı yeni bir dünya düzeni düşünülüyordu tam o dönemde Türkiye de üstü örtülü ne kadar sorun varsa açığa çıkarmıştır, nasıl olsa Amerika çözer gibi bir algı oluşmuştur. Sağ, sol çatışmaları Türk, Kürt sorunu alevi, Sünni derken birbirimizi yemişiz. O zaman gelişmeye başlayan çoğu ülke şu anda Dünyada önemli yere sahip. Ülkemiz gelişmek için bir çok adım atmış tabii ama nafile, çoğu etkisini gösterememiştir. Bunlardan biri de ne yazık ki devrim projesidir. Türkiye’nin ilk yerli otomobili Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana 4. Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel devrim otomobillerinin yapılmasını emrediyor. Bu emir üzerine Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden en iyi mühendisler toplanıyor. Otomobilin Eskişehir demiryolu fabrikası’nda yapılmasına karar veriliyor. Cemal Gürsel otomobilin 29 Ekim 1961 tarihine kadar yetişmesini istiyor. İstiyor, istemesine ama 129 gün de nasıl yetişecek. Bürokratlar bu projeyi hiçbir zaman gönülden onaylamıyor. Cemal gürsel kimseyi dinlemiyor ve otomobili istiyor. Türk mühendisler yapmaya başladıktan sonra bürokratlar, projede yetkili kişiler her zaman bir engel çıkarmaktan geri kalmıyor. Yeterli bütçeyi vermiyorlar, gazetede yersiz negatif haberler çıkarıyorlar, cemal paşa proje devam ederken ikinci otomobili de istiyor ama projeyi yetiştirememeleri için mühendislere iki hafta geç haber veriyorlar bu arada devrim otomobili yapılırken Adnan menderes idam ediliyor. Otomobiller tüm engellere rağmen hazır oluyor ve 29 Ekim için Ankara’ya meclisin önüne götürülecek, o gün demir yolları nakliye şefliği talimatname gönderiyor, otomobillerin benzin deposunu boşaltıp öyle gönderin diye bu talimat üzerine araçlar istenildiği gibi hazırlanıp gönderiliyor. Ankara’da yakıt koymayı unutuyorlar. Meclisin önüne getirilen otomobile Gürsel biniyor yaklaşık 100 metre ilerledikten sonra devrim duruyor. Yakıtın unutulması ile devrim’in macerası son bulmuş. Hiçbir zaman seri üretime geçilememiştir. O gün gazeteler devrim yolda kaldı diye manşet atılır ve uzun zaman konuşulur. Mühendisler şu sözleri sarf etti, Zaten adı devrim olan bir otomobilin sokaklarda gezmesine müsaade etmezlerdi, Türkiye’de hiç bir başarı cezasız kalmaz. Mahzun ama gerçek. Her şeye rağmen 29 Ekim günü otomobile yakıt dolduruldu ve konvoya katıldı devrim yürüyordu. Lastikleri ile ön ve arka camı dışında tamamen yerli olarak 4,5 ayda üretildi. Gurur duymak yerine engellenmeye çalışıldı, devrime sahip çıkılmadı, proje kapsamında 4 tane otomobil ve 10 tane motor üretildi, daha sonra 3 devrim hurdaya çıkarıldı, geride kalan tek devrim yıllarca hiç arızalanmadan kullanıldı. Şu anda TÜRASAŞ Devrim Arabaları Müzesinde. Devrimin sadece proje olarak kalması üzücü ama yine de ben guru duyuyorum. Biz istersek her şeyi başarabiliriz biliyorum.