Üç Aylar ve Regaip Kandili

Af, mağfiret, rahmet, bereket, feyz ve inayet dolu bir maneviyat iklimine daha girmiş bulunuyoruz. K. Kerim ve hadis-i şerifler; bazı zaman ve mekanların diğerlerinden daha faziletli olduğunu, bu zaman ve mekanlarda yapılan tövbelerin, niyazların, ibadet ve duaların daha çabuk ve daha çok sevapla mukabele göreceğini müjdelemiştir.
Bu çerçevede K. Kerimde Kabe-i Muazzama(3/96), Mescid-i Aksa ve çevresi(17/1), Berat gecesi (44/3) mübarek olarak vasıflandırılmış; Kadir gecesi de aynı adla isimlendirilen surede, içinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı kabul edilmiştir.
İnsan en değerli sermayesi olan ömrünü en iyi şekilde değerlendirmekle yükümlü kılınmıştır. Fakat fıtratı gereği insanoğlu unutma, gaflet, tembellik vb. zaafları sebebiyle çoğu zaman ömür sermayesini bilinçsizce tüketebilmektedir. İşte böyle durumlarda zaman içerisine saklanmış bazı fırsatlar karşımıza çıkmaktadır. Günler, geceler ve aylar arasında öyle kazanç mevsimleri vardır ki, bunlarda gaflete düşmek daha büyük zarar ve kayıplara sebep olmaktadır. İşte üç aylar, iyi değerlendirildiğinde büyük kazanç imkanlarını yakaladığımız zaman dilimlerinin başında gelmektedir. Üç aylar Kurban bayramı ve arifesi hariç tutulacak olursa, dinimizce kutsal kabul edilen hemen hemen bütün zaman dilimlerini bünyesinde barındırır. Regaip kandiliyle başlayıp, kadir gecesiyle son bulan kandiller de manevi dünyamızı aydınlatan mübarek geceler olarak üç aylar içerisindedir. Hz. Üsame, Peygamber Efendimizle (s.a.v.) aralarında geçen bir konuşmayı şöyle anlatmıştır: “Ya Rasulallah sizin Şaban ayında tuttuğunuz oruç kadar hiçbir ayda oruç tuttuğunuzu görmüyorum.” dediğimde şöyle buyurdular: “ Bu Recep ile Ramazan arasında öyle faziletli bir aydır ki insanlar bundan gafildirler. Zira bu ayda ameller Alemlerin Rabbine yükseltilir. Bu nedenle bende amelimin oruçlu iken yükseltilmesini istiyorum.”
İnsan dünyada bir yolcu gibidir. Yolculuk ise, hazırlıksız ve azıksız olmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bu gerçeğe, Ebu Zer’le (r.a.) aralarında geçen bir konuşma da şöyle işaret eder: “Ey Eba Zer! Yolculuğa çıktığın vakit azık alır mısın? -Evet alırım ya Rasulallah dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz: Dünya yolculuğuna azıksız çıkmazsın, ya ahiret yolculuğu için ne yaparsın? Kıyamet günü faydalanacağın azığı sana bildireyim mi? - Bildir ya Rasulallah dedi. Peygamber Efendimiz: Kıyametin dehşeti için sıcak günlerde oruç tut. Kabrin vahşeti için gece namazı kıl. Önümüzdeki büyük hadiseler için hac et. Yoksullara yardımda bulun ve kötü söz söyleme.”
Milletimizin gönlünde geçmişten günümüze başta üç aylar olmak üzere mübarek gün ve geceler yukarıda zikredilen hazırlığın en üst seviyede yapılmaya çalışıldığı zaman dilimleri olagelmiştir. İlahi ihsan ve ikramların diğer zamanlardan daha çok tecelli etmesi ve samimi kalple Allaha yönelenlerin affedilme ümitleri, müminlerce heyecanla beklenip gönülden arzulanması af, bağış, ihsan ve ikrama rağbetin habercisi olarak Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib kandili olarak kutlana gelmiştir. Bu gecenin hem Cuma gecesi hem de kandil gecesi olması hasebiyle; Yüce Yaratıcıya açılan ellerin, ona bağlanan gönüllerin ve dillerin boş dönmeyeceği inancını bütün Müslümanlar olarak paylaşmaktayız. Bu vesile ile rağbetimizin neye olduğunu görüp ve neye olması gerektiğini bir kez daha gözden geçirme fırsatı bulmaktayız. Öyleyse bunun gereği olarak, bu mübarek zaman dilimlerinin; kendimiz, ailemiz, ana-babamız, yakınlarımız, ülkemiz, milletimiz, bütün İslam alemi ve hatta tüm insanlığın huzur ve mutluluğuna vesile olması için dua edelim. Nitekim sevgili Peygamberimiz (s.a.v) bu hususta bizlere şu müjdeyi vermiştir: “ Beş gece vardır ki, onlarda yapılan dualar reddolunmaz, kabul edilir. Bunlar; Recep ayının ilk Cuma gecesi yani Regaib kandili gecesi, Şaban ayının on beşinci gecesi yani berat kandili gecesi, Cuma gecesi, Ramazan ve kurban Bayramı geceleridir.” Etrafımızı kuşatan bu huzur, af ve bağışlanma iklimini fırsat bilerek, Allah’a karşı kulluk ve şükran borcumuzu, nefsimize, ailemize, içinde yaşadığımız toplum ve ülkemize karşı sorumluklarımızı hatırlama ve varsa eksikliklerimizi gidermek için böyle mübarek gün ve geceleri birer fırsat olarak değerlendirelim.
Bu çerçevede, Peygamber Efendimizin üç ayları karşılarken ve üç aylar içerisinde tekrar buyurduğu “ Allahümme barik lena fi Recebe ve Şaban ve belliğna Ramazan” “Ey Allahım! bize Recep ve Şaban’ı mübarek eyle ve bizi Ramazana ulaştır.” duasını bizlerde fırsat buldukça tekrar edelim. İslam büyüklerinin tespitiyle Recep ayı tohum ekme, Şaban ayı sulama, Ramazan ayı ise hasat ayıdır. Zira Yüce Rabbimiz bizim zaafiyetlerimizi bizden daha iyi bildiği için devamlılık arz eden ibadetlerimizin yanında vakte bağlı olan fakat onları değerlendirenler için büyük kazançlar sağlayan, bu gün ve gecelerle biz aciz kullarına büyük fırsat kapıları açmıştır. Bu inançla, idrak edeceğimiz üç aylar içerisinde tövbe, istiğfar, dua, oruç, sadaka, nafile ibadet, hayır ve hasenatlarımızı artıralım. Bu ayları; kararan kalplerimizin aydınlanması, modern insanın manevi hastalıklarına şifa olması ve dünyamızın bir çok köşesinden yükselip masum canları yakan fitnenin bitmesine vesile kılması için Rabbimize dua ve niyazda bulunalım. Bu duygu ve düşüncelerle üç aylar ve Ragaib kandilinizi tebrik eder hayırlara vesile kılmasını Yüce Rabbimizden niyaz ederim.