Geçtiğimiz hafta, Yozgat’ın sahip olduğu yerel değerlerin girişimcilik potansiyelini, katma değer
üretimiyle nasıl ekonomik fırsatlara dönüştürülebileceğini ele almıştım. Bugün ise bu anlayışı sahaya
taşıyan, Yozgat’ın adını yalnızca yerel sınırlar içinde değil, ulusal ve hatta uluslararası ölçekte
duyurmayı hedefleyen vizyoner bir girişimcinin hikâyesini paylaşıyorum: Haydar Demirer ve onun
kurucusu olduğu”66 Yozgat” ile “Tavatır” markaları.
Geçtiğimiz günlerde Haydar Bey ile gerçekleştirdiğim uzun ve keyifli sohbet, bana yalnızca bir iş insanının serüvenini değil, aynı zamanda Yozgat’ın kültürel mirasını geleceğe taşıyan güçlü bir
vizyonu gösterdi.
Anlattıkları, bana göre bir girişimcilik dersiydi.
O, klasik anlamda sermaye birikimiyle değil; yerel değerleri doğru analiz ederek ve bunları çağın ihtiyaçlarına göre
şekillendirerek güçlü bir kalkınma modeli kurmuş.
Her şey, katıldığı iş insanları toplantısında başlıyor. Toplantıya farklı şehirlerden katılan iş insanları,
geldikleri yerin hediyelerini yanında getiriyor.
Çorum’dan leblebi, Nevşehir’den desti, Safranbolu’dan
lokum, Kütahya’dan çini... Sıra Yozgat’a geldiğinde ise yalnızca parmak çöreği sunuluyor. Haydar
Bey o an durup düşünüyor: “Neden Yozgat’ın daha fazla hediyelik ürünü yok? Bizim şehrimizde
anlatılacak daha çok hikâye var.
” İşte bu sorgulama, onun girişimcilik yolculuğunun dönüm noktası oluyor. Bugün 66 Yozgat, Yozgat’ın coğrafi işaretli ve yöresel değerlerini katma değere dönüştüren bir marka haline gelmiş durumda. Nohut kahvesi, bu yolculuğun belki de en dikkat çekici ürünü.
Yozgat’ın bereketli topraklarında yetişen nohut, geleneksel mutfaklarda yıllardır kullanılıyordu. Ancak Haydar Bey’in vizyonu, bu ürünü sadece bir tarım girdisi olmaktan çıkarıp, inovatif bir içeceğe dönüştürdü. 66 Yozgat markası altında piyasaya sunulan nohut kahvesi, bugün Yozgat’ın adını yeni bir kategoriyle duyuruyor.
Sağlıklı, kafeinsiz ve tamamen doğal olmasıyla öne çıkan bu ürün, yerelden
küresele bir değer zinciri oluşturuyor.
Elbette Haydar Demirer’in vizyonu yalnızca kahveyle sınırlı değil. Onun “bir şehrin ruhu, kokusuyla da anlatılabilir” düşüncesinden hareketle oluşturduğu Tavatır markası, parfüm dünyasında dikkat çekiyor.
Her biri Yozgat’ın farklı bölgelerinden esinlenen bu kokular, yalnızca güzel kokmaklakalmıyor; aynı zamanda birer hikâye anlatıyor.
Kerkenez ’in rüzgârını, bağrıbütünün asaletini,
sahlebin ferahlığını, cehrilik lalesinin zarafetini, elmanın tazeliğini ve lavanta tarlalarının huzurunu
şişelere sığdırıyor. Her parfüm, Yozgat’ın bir ilçesinin doğasını ve karakterini temsil ediyor. Haydar Bey’in “Dünya artık Yozgat kokacak” sözü, bu markanın temel vizyonunu özetliyor.
Haydar Demirer’in girişimcilik anlayışı, yalnızca ekonomik kazançla sınırlı değil. O, Yozgat’ta
yaşayan kadınları ve gençleri üretim sürecine dâhil ederek sosyal girişimciliğin de en güzel
örneklerinden birini sunuyor. Kadın girişimciler, el emeğiyle hazırladıkları çantalar ve geleneksel
ahşap yakma sanatıyla ürettikleri hediyelik eşyalarla 66 Yozgat mağazasının raflarını süslüyor. Taş ustaları ise cehrilik lalesinden esinlenerek yaptıkları taş işlemeleri, modern hediyelik tasarımlar haline getiriyor. Böylece Yozgat’ın geçmişten gelen sanatları, modern çizgilerle yeniden hayat buluyor.
Haydar Bey, bana sohbetimiz sırasında şunu söyledi: “Bizim amacımız sadece satmak değil; Yozgat’ı
anlatmak.” Gerçekten de mağazaya girdiğinizde hissettiğiniz şey, sadece ürün çeşitliliği değil; şehrin tarihini, doğasını ve insanını yansıtan bir hikâye oluyor. Nohut kahvesini tattığınızda, bir zamanlar tarlada yetiştirilen o mahsulün nasıl dönüştüğünü; Tavatır parfümlerini kokladığınızda, Yozgat’ın topraklarının, çiçeklerinin ve havasının nasıl hissedildiğini anlayabiliyorsunuz.
Devamı yarın…