Yahu; Hep Mi Yabancılar Haklı?

Bizim ortalama Türk okumuşu genel olarak bir eziklik içinde bulunuyor.

Cemil Meriç “Sosyoloji Notları ve Konferanslar” kitabında bizim aydınlarımız hakkındaki değerlendirmesi önemli bir gerçeğimizi ifade ediyor. Ne diyor Meriç: ”1908’den beri bütün Türk aydınlar memleketi batırmışlardır. Ve bütün aydınlar Türk olduklarından utanmaktadırlar. Millet intelijansya’sıyla (okumuş tahsilli aydın) millettir. Kendisinden utanan bir intelijansya ne getirebilir? Müslüman değildir. Türk değildir, Anadolu’yla hiçbir münasebeti yoktur.”

Cemil Meriç’in bu tespiti üzülerek belirtmek gerekirse bu günü de kapsıyor. Peki, Cemil Meriç haksız mı? Meriç’in bu sınıflandırmasına ne yazık ki bu günkü Solcu, Sağcı ve Ülkücü pek çok okumuş-aydın (!) da girmektedir. Kimse kendini ayırmasın. İnsanlar belirli siyasi görüşe mensup olarak bulunabilirler fakat yakalandıkları “halktan kopukluk, halkı aşağı görme, halkı geri görme, halkın değerlerine lakayt davranma” gibi konularda aşağı yuları herkes aynı durumdadır.

Türkiye’de hangi gurup halkın içinden geliyor, hangi gurup halkın değer ve kararlarına değer verip saygı duyuyor? Hangi gurup ülkenin içinde bulunduğu kendilerince eleştirdikleri durumlardan yine kendilerinin sorumlu olduğunu kabul ediyor?

Türkiye’de sözüm ona okumuş yazmış takımı siyasetin dolambaçlı yollarında debelenip duruyorlar. Sorarsanız kendilerine “Ben devrimciyim, Ben İslamcıyım, Ben Ülkücüyüm” demekte herhangi bir beis görmezler. Fakat bu kitlenin büyük çoğunluğunun bu büyük milletle pek ilgileri maalesef yok. Doğru dürüst ne tarih bilir takip ederler, ne Türkiye gerçeklerinden haberdardırlar. Ne doğru dürüst edebiyat bilirler, İşte sosyal medya da bu gibileri görüyoruz. Dört cümlede en az 4 yanlış yapıyorlar. Hatta bazen öyle şeyler yazılıp çiziliyor ki o kişinin ne dediği anlaşılmıyor. Karşıdakini övüyor mu, yeriyor mu belirlemek için kapsamlı bir lügat kullanmak lazım. Bu insanlar memuriyet yapmışlar, nasıl öğretmenlik yapmışlar. Pek çoğu Türkçeden ve onun kurallarından bihaberler.

Yalnız haklarını teslim etmek lazım. Bu gibilerin çok iyi yaptıkları bir şeyler var. O da “kendi milletimizden başkalarının yani yabancıların mutlaka bizden üstün olduğu ve kendi milletimizden de adam olamayacağı” merkezinden hareketle sağa sola eleştiriler getirmektir.

Bunlara göre hep yabancılar haklı hep biz haksız, hep onlar uyanık hep biz uykudayız. Bu yüzden önüne gelen iki kitap okumuş birisi “millet uyuyor, dokunmayın uyandırmayalım, milleti uyandırmak lazım.” Diye cümleler kuranlar pek de o kadar azınlıkta değil.

Rus devlet başkanı ülkemize gelir veya bizim Cumhurbaşkanı Rusya’ya gider bizim batıcı ezik entelektüellerin cümlesi hazırdır ve hemen kurarlar: “Putin çok kararlı, çok bilgili, çok uyanık. İşini biliyor vs. vs.” Bizim yöneticilerimize gelinde, ”hep aldatıyorlar, Putin şimdi nasıl aldatacak, kim bilir, ne şartlar kabul ettirecek vs. vs.”

ABD’li bir yetkili Türkiye’ye gelir, bizim yetkililerle görüşmeler yapar, bu görüşmeler de bazı kararlar alınabilir, bazı anlaşmalar yapılabilir vs. Fakat bizim ezik okumuşlar yine devreye girerek. “Abd heyeti boşa gelmedi kim bilir neler dikte ettirecekler, kim bilir ne şartlar ileri sürecekler. Bizimkiler zaten ileriyi göremezle, ABD’liler çok kararlıdırlar. Kendi konularına hâkimdirler vs. vs”

Mutlaka ve her durumda ABD’liler haklıdır, mutlaka onların dedikleri doğrudur ve mutlaka bizim yetkililerin dedikleri yanlıştır ve biz her zaman haksızızdır.

Hatta İran’dan bir yetkili gelir; Bizimkilerle görüşmeler yaparlar. Size göre bu “İranlı yetkili ve diplomatlar mutlaka bizimkileri etkilerler. Kandırırlar, onlar planlıdırlar. İran zaten bölgede önemli bir devlettir ve İran entelektüelleri iyi tahsil yapmışlardır vs. vs.”

Ve yine İran karşısında bizimkilere gelince, “kararsızdırlar, bilgisizdirler, ileriyi göremezler, mutlaka aldatırlar. Mutlaka kandırırlar.” Vs. vs.

Her duruma “geç kalmış bir hareket” diyorsunuz. Yani yapılan her şey zamanında yapılmadı ve bu gün yapılmakla geç kalınmış bir hareket olarak nitelendiriyor geç kalmış olmakla o yapılan işin bir işe yaramadığını ifade ediyorsunuz.

O zaman sormazlar mı? Siz senelerdir, geç kalmayacak insanı, geç kaldığı için işe yaramayan hareketi yapmayıp zamanında hareket eden insanı yetiştirdiniz mi? yetişmesine katkıda bulundunuz mu? Bu yolda neler yaptınız. Görevinizi yaptınız mı?

Her durumda, her bir iş yapıldığında yapanlar için, “yanlış yaptılar, hata yaptılar” diyorsunuz. Karşıda bulunan kim olursa olsun onun yaptığı işler hakkında 40 çeşit olumlu sebep arıyor ve buluyorsunuz. Ardından da kendimizle ilgili yanlış yapıldığını peşin hükümle kabul ettiğiniz durumu dillere destan hale getiriyorsunuz.

Yine adama sormazlar mı? Siz de eğitimciydiniz, memurdunuz, amirdiniz, mühendistiniz, avukattınız, çeşitli makamlara geldiniz, idarecilik yaptınız, emriniz altında sayısız insan çalıştırdınız.

Görev yaptığınız zamanlarda siz hiç yanlış yapmadınız mı, her yaptığınız doğru muydu? Ayrıca yanlış yaptıklarını peşinen kabul ettiğiniz insanların maiyetinde de çalıştınız. Kaç kere bir rapor hazırlayıp yanlış saydığınız-sandığınız konuları sıralayıp, o yanlışların hal çarelerini ve olabilirliklerini izah ettiniz, açıkladınız.

yrıca sizden olarak kabul ettiğiniz insanlar çeşitli bakanlıklarda bulundular. O zaman bu insanlar yanlış yapmadılar. Her yaptıkları dört dörtlük müydü?

Dış politika, iç politika, maliye, eğitim konularında atılan hiçbir adımı kabul etmiyorsunuz. Yanlış diyorsunuz. Bu konularda bir teklifiniz var mı? Yapılması gerekenleri tarihi bakış açımızdan değerlendirip yetkililer sundunuz mu? Yoksa sadece sosyal medyada sağa sola salvolar mı attınız.

Ülkenin o sürekli eleştirdiğiniz konuların bir tek sorumlusu var o da sizsiniz. Siz size düşen görevi yapmıyor sadece ve sadece masa başı ve ayağı yere basmayan reçeteler ileri sürüyorsunuz. Hatta bazen daha da ileri giderek toptancı davranıyor, “asacaksın bunları, keseceksin, süreceksin, atacak süründüreceksin bunları” diye çok veciz (!) tekliflerde bulunuyorsunuz. Bu yol, yol değil. Ülke bizim ülkemiz, Aklımızı başınıza almamız lazım. Milletimizi sürekli aşağılamak yerine yine milletin meseleleri ile ilgileniyormuş gibi değil, Ama gerçekten ilgilenelim ve çözümlerine de yardımcı olalım.