Yalan Üzerine Kurulmuş Sahte Kahramanlar

Yalan söylemek günahtır, deriz. Yalandan tiksindiğimizi dile getiririz. Yalanı- dolanı sevmeyiz, yalanla dolanla işimiz olmaz bizim diye övünürüz!.. Ancak sosyal medya uydurmacası ile başlayan yalan tufanı hepimizi önüne kattı götürüyor: Yalan haberlerin, yalan yorumların peşine takılmış gidiyoruz.

Güya bir gazeteci:... mış... mişle bir yalan yorum yaptı köşesinde, bu yalan günlerdir Türk siyasetini meşgul etmeye başladı. Sabahleyin bir siyasetçiyi dinledim. Uykularım kaçtı desem yalan olmaz: Türk ekonomisi bitmiş, Türkiye de güven kalmamış, yatırımcı Türkiye’den kaçıyormuş, açlık, sefalet- yoksulluk almış başını gidiyormuş!.. Allah Allah biz başka ülkede mi yaşıyoruz acaba?..

Bunun adına siyaset denmez, rezalet ve felaket tellallığı denir! Sosyal medyanın yalanlarına alışmaya çalışıyoruz derken, şimdilerde siyaset yalanlarına bulaştık. Kim doğru; kim yanlış söylüyor bilen var mı Allah aşkına?..

Hükümetin politikalarını beğenmeye bilirsiniz, buna saygı duyarım: şu işi ben daha iyi yaparım, ülkenin ekonomisini ben ve ekibim rahatlatır, dersiniz rakamlarla bunları anlatırsınız. Bunlara saygı duyar alkışlarız. Ama kendi ülkenizi Avrupalı yamyamlara jurnal edip aman Türkiye gelmeyin ekonomimiz batıyor derseniz sizin vatanseverliğinizden endişe ederiz... Ülkemizi Batı yamyamlarına şikayet ediyor, karalıyorsanız sizden vatansever de olmaz, siyasetçi de..

Partisi pırtısı beni ilgilendirmez, beni vatana ve millete verilen zarar- ziyan ilgilendirir! Vatan hainlerinin cephesinde aynı dilden konuşuyor, aynı şeyleri söylüyorsanız sizin vatanseverliğiniz beş para etmez benim yanımda... Kol kırılır yen içinde kalır misali tartışma da siyaset de ülke içinde kalmalı ve yalan üzerine kurulmamalı öyle değil mi?

Dikkatimi çeken bir konu daha var: delil için verilen istatistiki rakamlar var. Bunlar devlet verileridir deniyor, biz de inanıyoruz. Mevcut iktidarın verdiği istatistik rakamlarla muhalefet partilerin verdiği istatistiki rakamlar hiç mi hiç bir birini tutmuyor! Hayret, diyesiniz geliyor. Bu için için de bir yamukluk var: Acaba kim yalan, kim doğru söylüyor? Bunlarla birlikte Ülkenin yarısı yalan, yarısı doğru söylüyor?
Şimdi Allah Allah demekte haklısıyız?..

Ülkemizde kaç parti var: Ben 20’nin üzerinde biliyorum. Böyle olunca yirmi farklı fikir ortaya çıkması gerekiyor! Ama iki zıt fikir var ortada: Biri mevcut iktidardaki parti ve destekçisi partinin düşüncesi; diğeri de muhalefetin başı ve onun yanındakilerin düşüncesi...

Bu noktada benim kafam karışıyor. Nasıl oluyorda fikirleri zıt, dünya görüşleri farklı ve idealleri tamamen ayrı olan bunca siyasi parti CHP
Düşüncesi etrafında birleşiyor?
Tek bir konu var: Ak Parti ve Sayın RTE düşmanlığı.. Siz yok deyin inkar edin görünen köy kılavuz istemez. Sonuç ayan beyan açık.. Bazıları buna da doğru diyebilir?

Doğru olmayan da şu: Siyaseti yalan dolan üzerine inşa edip ülkeyi karalayamazsınız! Ülkemizi Türkiye düşmanlarına jurnal edemezsiniz! Bunu yapıyorsanız ben sizin vatanseverliğinizden de dürüstlüğünüzden de şüphe ederim! Siyasi iktidara muhalefet edeceğiz diye ülkeye zarar veriyorsanız, yalan haber üretiyorsanız, politikanızı yalan üzerine kuruyorsanız dürüst değilsiniz...

Bakın güney komşumuz Suriye konusunda 7 düvel değil 20
Düvel bir olup Türkiye düşmanlığında birleştiler! Akdeniz sularında bizi boğmak istiyorlar! Dünyanın bir ucundan kalkıp gelmişler, Suriye bataklığına burunlarını sokuyorlar: Sonuçta bize ve Müslüman dünyasına kin kusuyor, kan döküyorlar. Bunların zalimliği Firavunları geçti...

Ama sonuçta yine biz suçluyuz, biz hedefteyiz, biz haksızız, birileri bu ihanete bile alkış tutuyor...Yalan dolan siyasetiniz bizi nereye götürecek?.. Hani ya biz kardeşiz, biz Müslümanız, biz güçlü Türkiye savunucularıyız; vatan sever ve ülke kahramanları: Bu işi düşmana yem olarak mı yoksa kardeşçe kucaklaşarak, bir ve beraber olarak mı başarabileceğiz? Gelin isterseniz elimizi vicdanımıza koyarak bunun cevabını hep birlikte düşünelim...