Şüphesiz ki deprem hadisesi doğal bir yer hadisesi olmakla birlikte ilahi bir mesaj da taşımaktadır ibret alabilenler için... Ülkemizi derinden yaralayan ve içimize hüzün bırakan Kahramanmaraş merkezli bu iki depremde çok can kaybettik. Çok sıkıntılar yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz. Etkisi uzun sürecek elim bir vakadır. Saralarımızı el ve gönül birliği ile saracağız elbette. Ama bunlar yaraları sarmaya yeter mi bilmem ?
Yaralar sarılmaya devam edilmeli onları yalnız bırakmamalıyız. Acıları acımız, kayıpları da kayıbımızdır. Her türlü destek ve yardımda bulunmak insani- vicdanı görevimiz dışında kardeşlik görevidir de... Bu tamam seferber olduk olmaya devam ediyoruz.
Devlet birimleri hasar tesbiti ve kusurların araştırılması konusundaki çalışmalarına da başlamıştır. Kusuru ve ihmali olanlar mutlaka cezalandırılacaktır. Daha çok para kazanma uğruna her türlü hile ve hurdaya baş vuranlar mutlaka cezalandırılmalıdır.
Sorumlu birimlerin belediyelerin ve ilgili kurumların da kusur ve ihmalleri gözden geçirilmelidir. Sık sık yapılan imar afları , kontrolsüz ve denetimsiz yapılan kaçak yapılara asla izin verilmemelidir. Bu tür yapıları yıkmak yerine yapım aşamasında kontrolleri yapılmalı ihmali olanlar cezalandırılmalı yaptıkları konutları mühürlenmelidir. Ta ki yasal şartları yerine getirinceye kadar. Galibe en büyük hatalardan biri de budur. Binaların depreme dayanıklı olarak inşa edilmesi için her türlü şartlar yerine getirilmeli bu şartları uygun yapılmayan binalara izin verilmemelidir.
İşin bir başka yönü de ahlaki buyutudur. Şüphhesiz ki bizim inancımıza göre Cenab’ı Allah’ın izni ve takdiri olmadan karınca bile ayağını oynayamaz! Yani bunun bir de manevi boyutu var. İlahi bir uyarı özelliğinin olduğunu da unutmamak gerekir. Çünkü Yüce Kitabımız Kur’anı Kerim’de bizi Yaratan Allah bu tür doğal olaylardan ibret almamızı öğütlemektedir. Bize düşen de yaşanılan bu felaketten İber almaktır. Rabbim ibret alanlardan eylesin !
Depremden gereken dersi almalıyız dedik: Bu ders hem maddi hem de manevi derstir. Türkiye deprem kuşağında yer aldığına göre; bir deprem ülkesi olarak tedbirimizi buna göre almak zorundayız. Bu bize Yüce Allah’ımızın da bir emridir. Tehlikelere karşı tedbir alıp sonra da Allah’a tevekkül etmemiz emredilmektedir.
Yanlışlarımız var, hatalarımız var, kusur ve ihmallerimiz var. İşimizi sağlam ve dürüst yapmıyoruz. Çok kazanalım diye gayret ediyoruz. Bütün bunlar bizim ciddi kusurlarımızdır. Ayrıca çok katlı gökdelenler yapma yerine müsait olan bölgelerde yatay mimariye ağırlık verip ikişer katlı binaların yapımına geçmemiş de bir başka tercihdir deriz.
Yüreğimiz yanıyor içimiz kan ağlıyor, üzülüyoruz, ağlıyoruz sızlanıyoruz. Bunlar insan ve kardeş olmanın gereği. Bunun yanında asıl görevimiz ibret almak ve depremlere karşı uyanık olup tedbir almak zurunluluğudur. Kuralların uygulanması hususunda acımasız ve adil olmak zorundayız. Başımızı iki elimizin arasına alıp biz nerde yanlış yapıyoruz demeli ve depreme karşı her türlü tedbiri almalıyız; sözün özü özeti bu... Vefat eden kardeşlerimize Allah dan Rahmet yaralı kardeşlerimize de acil şifalar dileriz. Şimdi küllerimizden yeniden doğma vaktidir !...Allah’ın izni ile bu felaketi de el ve gönül birliği ile atlatacağız. Bu olayın üzerinde siyaset yapılmasını da nefretle kınıyoruz!...