Yozgat’ı sevmek için önce… Her yer Yozgat her yer Yozgatlı!

     Bir sevgi dünyasından bakalım Yozgat’ın cemaline.
Kaşları, gözleri, kirpikleri, can alıcı tebessümü. 
Her halinden bir güzellik, her güzelliği ayrı bir huzur abidesi.
Evet evet Yozgat’tan bahsediyorum.
Belki biraz uzun olacak ama ne diyor mekanı cennet Abbas Sayar memleketi için bir bakalım!

Yozgat’ı dinliyorum 
gözlerim kapalı
Geyik tepesinden bir güneş,
Selamlıyor büyük sabahı,
* * *
Güleç güleç vuruyor,
Tuzkaya'nın, Şekerpınar'ın,
Çatak mahallesinin evlerine…
* * * 
Cam ısınıyor,
Sobaları yanmayanlara,
Ateşleri tütmeyen 
evlere, odalara,
Merhaba diyor…
Ne bir kilim ne bir halı
Yozgat’ı dinliyorum, 
gözlerim kapalı…
* * *
İştahsız motor sesleri 
doluyor kulağıma,
İsteksiz saat 
kulesinin vuruşu,
Atatürk’ün alan’a 
isteksiz bakışı,
Parkta kesilmiş kavakların,
Gazeli kalmamış dalı,
Yozgat’ı dinliyorum 
gözlerim kapalı.
* * * 
Oturuyorum Çamlığın 
tam ortasına,
Çam gövdeleri hışır 
hışır geriniyor,
Sabahın ilk yeli 
geçiyor üstlerinden,
Yaprakları gövdeye 
“Merhaba” diyor,
Çamlık tepesinde 
bir kara çalı,
Yozgat’ı dinliyorum, 
gözlerim kapalı,
Mavi yutuyor boşlukta alı
Yozgat’ı dinliyorum 
gözlerim kapalı
* * * 
İştahsız gıcırtılar geliyor dükkan kapılarından
Biri, birine yalandan 
“Merhaba” diyor,
Sonra “Selamünaleyküm” dolaşıyor kahve masalarına,
Düşünce umudu yiyor.
* * * 
Bugün günlerden Salı,
Bir sitil yoğurt alıyorum
Ve Yozgat’ı dinliyorum
Gözlerim kapalı…

Abbas Sayar’ın duygu dünyasından yansıyanlar bir Anadolu şehrinin tüm ülkeye ‘ben buradayım’ haykırışı gibi.
     Şehrin gözüne bakıp kalbinden geçenleri aktaran bir isim Abbas Sayar.
     Onun gözünden ve kendi dünyamızdan, bakarken sevgiyi perçinlemek adına biraz olsun tanımak gerekiyor bu şehri.
     Yorgun olmasına yorgun, dalgın olmasına dalgın, insanlar gibi fikirler de bir birine dolanmış ama bir gerçek var ki, bir samimi dokunuşa bakıyor her şey.
     Bu şehrin dağı da taşı da, insanı da yaylasındaki bir papatyası da o içten dokunuşun sıcaklığını hissediyor, karşılık veriyor.
     Şimdi, diyorum ki Yozgat’ı sevmek için önce tanımak gerek!
Abbas Sayar gibi tanımak.
Onun gözünden bir Anadolu haykırışı misali bakabilmek. Tanıdıkça önce kendi içimizde seveceğiz vesselam.
     Abbas Sayar’la bitirelim bugünü; onun bütün işi, şehrin sahipleri olan insanları, yani Yozgatlılardı. Abbas Sayar, bir insan arayıcısıydı. Her yerde onu arar ve en çok Yozgat’ta bulur. 
     Şehrin köylerinde, dağlarında, hayvanlarının yakarışlarında ve derelerinin her engelde beli bükülen akışında onu arar. 
Ali Emmi’nin anlattıklarında, Üssüğünoğlu’nun küfürlü konuşmalarında ya da Beydiyar’ın serin sularında…
     Ve her yerde de onu bulur aslına bakılırsa. 
Onun için her yer Yozgat her yer Yozgatlıdır.