Yozgatlı Ustalara Vefa Gecesi- 1

Kültür adamları unutulmaz, kültür dostlukları da kalıcı ve candan olur. İnsan biyolojik bir varlık olduğu kadar ideolojik ve sosyolojik bir varlıktır. Kültür insanın süsü, edep haya ise elbisesidir.
Gök Kubbede hoş bir seda bırakmak istersen kültür sofrasından nasiplenmen gerekir. Kültür Yolculuğumuz işte bu sevda ile başladı.
Bir selam gönderdim Canan eline
Acep şu günlerde yetişir mo’la
Bülbül fiğan eder gonca gülüne
Kavuşur da bir kez ötüşür mo’la
Şiir şölenleri ile başladı kültür yolculuğumuz; Sorgun, Çiğdemli, Yerköy, Şefaatli, Yozgat Şiir Şölenleri derken toplanmaya, buluşmaya kaynaşmaya başladık. Kültür Sofrasında buluşuyor, şenliklerde kucaklaşıyorduk. Sayımız artınca Sorgun Aşıklar Ozanlar Kültür Derneğinde cem olduk, birlikteliğe temel attık; Durali Doğan Hocam ve ekibiyle muhteşem bir açılışla geleceğe kapı araladık...
Bülbülü suladım altın tasınan
Çok günler geçirdim kara yasınan
Ben seni sevmiştim bin havasınan
Havasım koynumda kaldı ağlarım
Birlikteliğimiz devam etti: 2006 yılında bir gurup fedakar arkadaşımızla Yozgat Şairler ve Yazarlar Birliğini kurduk. Amacımız Yozgatlı şair, yazar ve ozan kardeşlerimizi buluşturmak bir araya getirmek ve kaynaştırmaktı. Asıl amacımız da halk kültürüne sahip çıkmak, Türk halk edebiyatını yaşatmak ve Yozgat’ın tanıtımını yapmaktı.
Yüzlerce arkadaşımızla tanıştık. Bayrak TV ekranlarında onları Yozgatlı ile buluşturduk. Sayımız üç beş ilken yüz, yüz elli, iki yüz oldu. Kültür sofrasından beslenen yüzlerce arkadaşımızın tanışıp kaynaşmasına ve kucaklaşmasına vesile olduk.
Yol üstünde bağ dikerim bağ olmaz
Ah çekerim yüreğimde yağ olmaz
Yedi doktor gelse yaram ey olmaz
Derdimin dermanı yar olmayıncaSürmeli Geceleri, Sürmeli Şiir Akşamları, Bozok Şiir Akşamları derken sayımız hızla arttı. Yozgat geneline yayıldı. Sürmeli Festivalleri, kültür- sanat çalışmaları ile Ülke genelinde sesimiz yankı bulmaya başladı. Mutluyduk, bu sevda ile şenlikten şenliğe, festivalden festivale koşuyorduk. Bir çok ilden ses verdik yankı bulduk.
Türkiye genelinde yüzlerce, binlerce şiir- edebiyat dostları ile tanıştık, kaynaştık.
Aşkımız Yozgat sevdasıyla buluştu! Artık biz istesek de o bizi bırakmıyordu. Kültür ırmağında yüzüyorduk.
Dernek sayımız bir iken iki, iki iken üç, üç iken dört oldu. Beş- altı...Bölünmedik dal budak saldık. Bir ağacın dalları gibi zenginlik kazandık, meyve vermeye başladık.
Yüce dağ başında harman olur mu
Harmanın içinde orman olur mu
Sevmeyince gönül yârdan ayrılmaz
Sevip ayrılanda derman olur mu?
Artık koca bir Çınar olduk. Kök saldık, meyve verdik. Şiir kitaplarıyla binlere- yüzbinlere ulaştık. Kültür- edebiyat yolunda çamur çiğnemekten, koşmaktan ve çile çekmekten bıkmadık, usanmadık.
Sazımızdan nameler, dilimizden şiirler yankı buldu, bütün yurdu dolaştı. Üşenmedik, usanmadık, yılmadık hep koştuk, hep coştuk ve yüce dağları aştık. Aramızdan gür sesler yetişti, tohumlar meyveye, meyveler Pazar’a indi... Alıcı buldu, sevgi seli oluştu. Derelerden akıp nehire, nehirden akıp denizlere karışan sular gibi akıp gidiyorduk.
Bana gül diyorlar neme güleyim
Hava gamlı iken gülünmez imiş
Alnıma yazılmış bu kara yazı
Meğer mahşerece silinmez imiş
Bu mutlu günlerin ardından zaman zaman hüzün bulutları dolaşır oldu. Yağmur olup aktı!..
Dünya yalan, hayat ölümlü bir hayattı.
İnsanoğlu bir gül misali solup gidecek Rabbine kavuşacaktı. Biz de işte o dostlarımızdan bazılarını kaybetmeye başladık.
Çiğ düşmüşte gül sineler ıslanmış
Yağmurun güllere yağdığı gibi...
Mazi ne güzeldi her birimize
Ali zindan oldu gör hepimize
Reva mi yapılan reva mı bize
Yumruğu çaresiz sıkarsan eğer.
Saz ile sözü buluşturduğumuz günler mutlu günlerdi!
Ancak tabutu omuzlarda taşıdığımız günler hüzün günlerine dönüştü. Bir gün ansızın bir talihsiz kaza haberi ile Ozan Nuraniyi ( Sami Sarıkaya’ı) kaybettik.
Ah ile figan edip hüzün denilen gerçekle tanıştık, acımızı bağrımıza bastık.
Yaprak dökümü başlamışcasına devam etti kayıplarımız: Bahri Koçoğlu Hocamızı, Hacı Ömer Ersoy’u, Niyazi Ersoy’u, Kamil Buhari’yi, Aşık İhsan Şaşar’ı, Mehmet Gedik’i, Nuri Tavşancıoğlu’nu toprağa verdik. Canlarımız toprağa düştü, acıları yüreğimizi deşti...
Sana yalan dünya dememişler boşa Ecel gelir birgün sağ olan başa
Fark etmez ne kadar yaşarsan yaşa
Ocağında baykuş öter birgün.
(Devam edecek )