Kapusuzoğlu, medeniyetin bir tecrübeler bütünü olduğunu ve şehirlerin bu birikimi en ince detaylarına kadar yansıttığını ifade ederek, kültürel mirasın korunmasının toplumsal hafızayı diri tutma ve milli kimliği güçlendirme açısından kritik bir öneme sahip olduğunu vurguladı.

Tarihi Yapıların Önemi ve Korunması

Kapusuzoğlu, tarih boyunca birçok yapının depremler, yangınlar, savaşlar ve ihmaller nedeniyle zarar gördüğüne dikkat çekti. Medrese, tekke, cami, kervansaray, çeşme gibi pek çok tarihi yapının büyük ölçüde yıkıldığını belirten Kapusuzoğlu, bu yapılar için restitüsyon çalışmalarının gerekliliğine değindi. Restitüsyonun, yalnızca geçmişe bir dönüş değil, dün, bugün ve gelecek arasında sürdürülebilir bir kültürel bağ kurma anlamına geldiğini ifade etti.

Kapusuzzzzz

Örnek Çalışmalar ve Öneriler

Kapusuzoğlu, Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki tarihi eserler için önerilerde bulundu:

Ankara Mevlevîhanesi, eski yerine yeniden inşa edilmelidir.

Hacı Bayram-ı Velî Camii ve Türbesi çevresindeki yapılar "Bayramiye" adıyla anılmalı, kitabeleri renklendirilerek okunabilir hale getirilmelidir.

İstanbul Topkapı Sarayı'nı kuşatan Sûr-ı Sultânî’nin Haliç tarafındaki yıkık surlar hızla tamamlanmalıdır.

Edirne Sarayı, tamamen yeniden inşa edilmeli, en azından Kum Kasrı derhal yapılmalıdır.

Yozgat Halkı Sorunlarını Dile Getirdi! Yozgat Halkı Sorunlarını Dile Getirdi!

Yozgat Bey Sarayı’nın selamlık bölümü ve harabeleri kalan üç kervansaray, temelleri üzerinde yeniden yükseltilmelidir.

Capanoglu Sarayı

Modernleşme ile Gelenek Arasında Denge

Yazar, modern projeler ile tarihi dokunun korunması arasında bir denge sağlanması gerektiğini belirtti. İstanbul Boğazı’na yapılan ultra modern projelerin tarihi siluete zarar vermemesi gerektiğini vurgulayan Kapusuzoğlu, tarihi yapılar için modernleşmenin gelenekle harmanlanarak gerçekleştirilmesini önerdi.

Milli Kimlik ve Tarih Şuuru

Kapusuzoğlu, restitüsyon uygulamalarının milli kimliği güçlendirdiğini ve tarih bilincini canlı tuttuğunu dile getirerek, bu tür çalışmaların yalnızca tarihi eserleri korumakla kalmayıp toplumsal bağları da güçlendirdiğine dikkat çekti.

Kapusuzoğlu’nun bu değerlendirmeleri, tarihi ve kültürel mirasın korunmasına dair sorumluluk bilincinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Bu öneriler, geçmişin izlerini gelecek kuşaklara aktarma konusunda toplumsal farkındalığın artmasına katkı sağlayacak nitelikte.

Muhabir: Haber Merkezi