Yozgat’ta bir şeker hikayesi

Biraz araştırınca aslında durumun sadece Yozgat’la değil fabrikalarının bulunduğu illerle ilgili olduğunu öğrendim.
Kestirmeden konuya giriş yapmak istiyorum.
Yaz döneminde ofislerde buğday alım sorunları gündeme gelmişti. Yozgat gibi pek çok şehirde çiftçi buğdayının ‘kalitesiz’ olmasından kaynaklı alınmadığı ya da yemlik buğday olarak alındığından dert yanmıştı.
Ne gariptir ki burada buğdayı almayan devlet de haklı, buğdayı alınmayan çiftçi de!
Yozgat’ın buğdayı neden yemlik olmaktan öteye gitmiyor?
Toprağımızdan mı kaynaklı, çiftçimizden mi, yeterli bakım-ilaçlama mı yapılmıyor, tohum mu yanlış tercih ediliyor?
Ya da tarım politikamız mı yetersiz?
Bana sorarsanız tümüyle mi alakalı sorun!
Şeker Pancarı alımlarında bu kez da ürün fazlalığından sorun yaşanıyor.
Şeker Fabrikalarının depolarında yer kalmadı. Günlük işleme kapasitesi ile çıkan ürününün fazla olması hem fabrikaları zora soktu hem de tarlada kalan pancarın çürüme tehlikesi ile karşı karşıya bıraktı!
Yozgat’ta da aynı problem ziyadesiyle yaşanıyor!
Tarladaki ürünü artık iyiden iyiye tehlikede olan çiftçi can havliyle bir yerlerden medet bekliyor seslerinin duyulmasını istiyor.
Yıllarca kota problemi ile karşı karşıya kalan üretici şimdide ürün bolluğunda zorluklarla mücadele ediyor!
Depoları ağzına kadar dolu olan şeker fabrikaları ne yapacak?
Zaten fabrikaların elinden çok da bir şey gelmiyor ve sorunlar giderek artıyor.
Birkaç gündür Yozgat’ta ve ülkenin dört bir yanında hava sıcaklıkları eksi seviyelere kadar düştü. Soğuk hava, yağışlar pancar üreticisinin korkulu rüyası haline geldi.
Geçtiğimiz bir-iki yılda bu ülkede şeker kıtlığı yaşandı.
Devletin kurumları dahi şekeri kotayla verdi piyasaya. Şimdi ise pancar üretimde ciddi bir fazlalık söz konusu.
Yine çiftçinin iddiasına göre yurt dışından şeker ihraç ediyoruz. Eğer bu iddia doğru ise bir haklı bir mantığı olmalı diye düşünmek istiyorum.
Şartlar böyle iken çiftçinin mağdur edilmesine sessiz kalmak hangi vicdanın karşılığı olabilir ki?
Her halükarda çiftçi neden sürekli en ağır faturayı ödeyen tarafta oluyor?
Tarım politikalarında mı bir yanlış var, kurumlar arası diyalog kapısı mı kapalı, eksik nerede ise bunun tespitini yapmak bu denli zor mu?
Ülkemizde nasıl oluyorsa oluyor her yıl ya bir üründe fazlalık oluşuyor, veya bir şekilde kıtlık yaşanıyor.
İnsan eliyle oluşan bu durumların önüne geçmek zor mu?
Sahadan çok mu uzak bir tarım politikasına sahibiz yoksa Ankara’nı gözü kapalı, kulağı duymaz mı?
Sözün kısası şeker pancarı üreticinin elinde kaldı, çürüdü çürüyecek, olan yine emeğe, alın terine olacak, yazık!