Yozgat’ın tanınmış siyasetçilerinden, Sorgun’un eski MHP’li Belediye Başkanı Yılmaz Kılıçaslan, Çamlık Gazetesi’ne verdiği özel röportajda, merhum Türkeş’in siyasi mirasını ve kişiliğini anlattı. Kılıçaslan, “Alparslan Türkeş ismi geçtiğinde, vatansever herkesin göğsü kabarır. Çünkü onun adı, Türk milletinin adıyla özdeşleşmiştir,” dedi.
ALPARSLAN TÜRKEŞ: UYUŞMUŞ RUHLARA NEFES ALDIRAN BİR LİDERDİ
Kılıçaslan’ın ifadesine göre, Türkeş yalnızca bir siyasi lider değil, aynı zamanda uyuşmaya yüz tutmuş milliyetçi ruhu yeniden canlandıran, milletine heyecan veren bir şahsiyetti. Onu şöyle tanımlıyor:
“Sıfırdan başlayıp Türk siyasetinde kendini kabul ettiren, tek milletvekiliyken dahi hükümetlere yön verebilen bir feraset örneğidir. Onun bize verdiği milli ruh, bu topraklara olan bağlılığımızı daima taze tuttu.”
YALNIZDI, AMA ASLA EĞİLMEDİ
Türkeş'in hayatı boyunca siyasi baskılara, iftiralara ve saldırılara rağmen yılmadan, dimdik durduğunu belirten Kılıçaslan, onun granit gibi sağlam bir duruş sergilediğini şu sözlerle anlattı:
“Türk milliyetçiliğine karşı çıkan tüm siyasi partiler onu yıpratmak istedi. Ama o kaya gibi sapasağlam durdu. Hiçbir zaman eğilmedi, bükülmedi. Ve inandığı davadan asla taviz vermedi.”
“BAŞBUĞ’UN KURDUĞU PARTİ TÜRKİYE’NİN ÇİMENTOSUDUR”
Kılıçaslan’ın dikkat çeken bir başka tespiti ise, Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurumsal gücüne ilişkin oldu:
“MHP’nin iktidar olup olmaması ikinci plandadır. Asıl mesele, bu ülkenin çimentosu olmaktır ve bunu başaran bir partidir MHP. Bu bilinç, Türkeş’in bize aşıladığı ruhla mümkündür.”
ONUN İÇİN SÖYLENEN EN GÜÇLÜ CÜMLE: “TÜRK MİLLETİYLE ÖZDEŞ BİR İSİM”
Kılıçaslan, konuşmasının devamında çok çarpıcı bir ifade kullandı:
“Alparslan Türkeş ismi geçtiğinde, kendisini ülkücü olarak tanımlamayanlar bile o anda Türk Milleti’ni düşünür. Bu, bir insanın ulaştığı en yüksek manevi zirvedir. Adı, milletin adıyla birlikte anılıyorsa o insan unutulmaz.”
BAŞBUĞ’UN LİDERLİK ÖZELLİKLERİ: HER ZAMAN BİR ADIM ÖNDE
Türkeş’in siyasi arenada yalnızca bir lider değil, aynı zamanda stratejist ve devlet aklı sahibi olduğunun altını çizen Kılıçaslan, onun iç politikada olduğu kadar dış politikada da vizyoner bir figür olduğunu vurguladı:
“Türkeş, NATO’dan Orta Asya’ya, Kıbrıs’tan Türk Dünyası’na kadar birçok konuda bugünün gerçeklerini yıllar öncesinden gören bir liderdi.”
“RUHUNU VERDİĞİ DAVAYA ÖMRÜNÜ ADAMIŞTI”
28 yıl önce bugün, yani 4 Nisan 1997, Ankara’da hayatını kaybeden Türkeş’in cenazesi Türkiye’nin dört bir yanından gelen milyonlarca vatandaşın katılımıyla son yolculuğuna uğurlanmıştı. Kılıçaslan’ın ifadesiyle:
“O, ömrünü verdiği davanın son nefesine kadar nöbetçisiydi. Bizlere düşen, onun bayrağını daha yukarı taşımaktır.”
MİRASI YALNIZCA SİYASET DEĞİL, BİR RUH HALİDİR
Yozgatlı gençlerin Türkeş’i yalnızca bir lider olarak değil, bir inanç sistemi ve ahlaki duruşun sembolü olarak gördüğünü belirten Kılıçaslan, genç kuşaklara da şu mesajı verdi:
“Alparslan Türkeş’i anlamak, yalnızca kitaplarını okumakla değil; onun gibi dik, dürüst, milletin önünde eğilmeyen bir karaktere sahip olmakla mümkündür.”
“HER YIL DAHA ÇOK ÖZLENİYOR”
Vefatının üzerinden geçen her yıl, onu tanıyanların ve yeni neslin özlemini daha da derinleştirdiği bir gerçek. Türkeş’in adı, Yozgat’ta sadece bir anma günüyle sınırlı kalmıyor; yollar, okullar, meydanlar onun ismiyle yaşıyor.
SON SÖZ: “O BİR BAŞBUĞ'DU”
Alparslan Türkeş’in adı artık sadece bir siyasi hareketin kurucusu değil; Türk milletinin hafızasında yaşayan bir değer, bir "Başbuğ"dur.