Avrupalı Türklerin hocası hocamız Prof Dr Faruk Şen hocamızı rahmeti rahmana göçtüğü haberini duyunca çok üzüldüm.
Faruk Şen Almanyada ilim ve bilim dalında sesimizdi. 1990’lı yıllarda yeni yayın hayatına başladığımda Faruk hocamdan destek istemiştim. Çok sağ olsun. O yıllar beni yayıncılık ve gazetecilikte ufkumu açtı. Hep destek oldu.
Hacamın hatırı için gönderdiği yazılarını zaman zaman yayınlayacağım.
Almanya'nın Essen kentinden bulunan Türkiye Araştırmalar Merkezi'nin-Vakfı(TAM) kurucusu ve uzun yıllar direktörlüğünü yapan Prof.Dr.Faruk Şen, 76 yaşında hayatını kaybettiği haberiyle şok oldum. Sevdiklerimizi bir, bir kayıp etmenin derin üzüntüsü içindeyim.
Türkiye araştırma Merkezi TAM'ın ilk yıllarında Faruk Şen, imza attığı proje ve toplantılarla adından epeyce söz ettirmişti.Tanınmış, üst düzey Türk Alman siyasilerin gidip geldiği bir merkez haline gelmişti TAM. O dönemde Faruk Şen'den Almanya'daki en tanınmış, ünlü Türk diye söz edildiğini hatırlıyorum. ARD ve ZDF de katıldığı programlarda Avrupa Türklerinin sesi, bölücülerin korkulu rüyası olmuştu.
TAM'dan sonra çalışmalarını Türkiye'ye taşıyan Faruk Şen hoca Tavak Vakfı'nı kurmuştu. Son yıllarda hastalıkla mücadele ettiğini öğrendiğimiz Faruk Şen, İstanbul'da hayatını kaybetti. Merhum Şen'in, yarın İstanbul'da toprağa verileceği açıklandı.
Merhum Faruk Şen hocamıza Allah'tan rahmet, kederli ailesine ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Mevla rahmet eylesin. Mekanın cennet olsun Faruk hocam. Hizmetlerini ve seni unumayacağız.
Prof Dr Faruk Şen hocamın Avrupada yayın yapan Türk basınına gönderdiği basın bildirisi
“Avrupalı Türklerin Tasarruf Hacimleri ve Türkiye’ye Yatırım İmkanları„
Türkiye’de son günlerde çıkarılan vergi affı ile beklenen yurtdışındaki paraların gelmemesi, başta İsviçre’nin UBS bankası olmak üzere, Türk sermayesinin tasarruflarının tüm özendirici tedbirlere rağmen Türkiye’ye yönelmemesi yine ekonomistlerin aklına Avrupa’daki Türklerin tasarruflarını getirdi. Avrupa’ya göçe başlanan 1961 yılından bu yana Avrupa’daki Türklerin tasarruf hacimleri kümülatif olarak toplanır ve büyük sayılardan bahsedilirdi. 1977 yılına kadar kazançlarının %35’ini tasarruf eden Türklerin bu paraları Türkiye’ye birçok şekilde yönlendirilmeye çalışıyor.
Önümüzdeki yıllarda “acaba bu para tekrar Türkiye’ye gelir mi?” tartışması içine girilmiş bulunuyor.
Sayısal göç
2009 yılı başı itibariyle, bugünki AB sınırları içinde yaşayan insan sayımızın 5 milyon 200 bin sınırını geçtiğini görüyoruz. AB ülkelerinde toplam çalışanların %0,72’sini oluşturan 1.5 milyonluk çalışan Türk AB’nin cari fiyatlar ile gayri safi yurtiçi hasılasına (GSYIH) 2008 yılında yaklaşık 85 milyar euro’luk bir katkı sağlamış bulunmaktadır.
1998 yılında 55,1 milyar euro iken, bu katkının, 10 yıl aradan sonra bu kadar yükselmesinin en büyük nedeni nüfusun dinamik ve yaratıcı gücünden kaynaklanmaktadır. Avrupalı Türkler yıllık ortalama 19 bin 700 euro’luk gelirleri ile, bugün için baktığımız zaman 12 AB ülkesini geride bırakmaktadırlar. Türk Alman Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı’nın (TAVAK) son değerlendirmelerine göre;
2008 yılında Almanya’da yaşayan 2 milyon 700 bin Türk kökenli göçmenin yıllık tasarrufları 2 milyar euro civarındadır. Bunu diğer ülkelerdeki Türkler ile birlikte topladığımız zaman tahmini 3,8 milyar euro’luk yıllık bir tasarruf hacminin oluştuğunu görüyoruz. Buna karşılık artık AB’li Türklerin yaptıkları tassarrufları gayrimenkullere yatırdıklarınına tanık oluyoruz.
Şu anda 230 bin Avrupalı Türkün, yaşadıkları ülkelerde gayrimenkul sahibi oldukları ve kendi evlerinde oturdukları ortaya çıkmaktadır.
Bunun yanısıra yalnız Almanya’da 450 bin Türkün bankalara kredi borcu olduğu ve bu borç miktarının da yabana atılmayacak oranda olduğu ortaya çıkmaktadır.
Bu açıdan Avrupalı Türklerin artık tasarruf hacimleri Türkiye’ye taşınacak ve Türkiye’de yatırıma dönüşecek meblağlar da değildir. Buna karşılık geçtiğimiz yıl yalnız Almanya’dan 70 bin Türk belirli bir sermaye topladıktan sonra üstün bilgi düzeyleri ile birlikte Türkiye’ye dönmüşler ve kendilerine yönelik bireysel yatırımlarını yapmış bulunmaktadırlar. Önümüzdeki yıllarda Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden Türkiye’ye kaliteli nüfusun geri dönmesi beklenmektedir.
Ancak geri dönenler Avrupa’daki iş yerlerini ve evlerini sattıkları zaman o topladıkları toplam sermaye Türkiye’de yatırıma dönüşebilir. Ancak önümüzdeki iki yıl içinde Avrupa’dan Türkiye’ye büyük bir sermaye akımı beklememek lazımdır.