Finansal şeffaflık, sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda şirketlerin geleceğini şekillendiren kritik bir unsurdur. İlk köşe yazımda muhasebenin ekonomiyle olan ilişkisini ele almış ve muhasebenin, ekonomik büyüme ve sürdürülebilir kalkınmada nasıl bir rol üstlendiğini tartışmıştım. Ancak muhasebenin asıl gücü, doğru ve şeffaf bir şekilde uygulandığında ortaya çıkar. Finansal verilerin açık ve anlaşılır bir şekilde sunulması, yalnızca şirketlerin değil, tüm ekonominin sağlıklı işleyişi için vazgeçilmezdir.
Günümüzde finansal şeffaflığın eksikliği, şirketlerin sürdürülebilirlik çabalarını sekteye uğratabiliyor.
Son yıllarda yaşanan bazı büyük krizler bu durumu gözler önüne serdi. Örneğin, 2023 yılında küresel finans piyasalarını sarsan Silicon Valley Bank iflası, bankanın risklerini zamanında ve doğru bir şekilde raporlamaması sonucu yatırımcı paniğine yol açmış ve zincirleme etkiler yaratmıştır.
Finansal tablolarda risklerin şeffaf bir şekilde beyan edilmemesi, yalnızca yatırımcıları değil, bankanın hizmet verdiği tüm sektörleri de olumsuz etkiledi.
Benzer şekilde, Çin merkezli gayrimenkul devi Evergrande, yıllarca süregelen finansal belirsizlikler ve gizli borç yükümlülükleri nedeniyle büyük bir çöküş yaşadı. Şirketin, yatırımcılara ve hissedarlara sunduğu finansal raporlarda gerçek borçlarını ve likidite durumunu açıkça belirtmemesi, küresel çapta ekonomik dalgalanmalara yol açtı.
Türkiye'de de şeffaflık eksikliği nedeniyle yaşanan olaylara sıkça tanık oluyoruz. Son yıllarda bazı büyük inşaat projelerinde finansal raporların gerçeği yansıtmadığına dair iddialar gündeme gelmiş, bu durum hem yatırımcıların hem de devlet kurumlarının dikkatini çekmiştir. Kamu mali yönetiminde de şeffaflık eksikliği, ekonomik verimliliğin önündeki en büyük engellerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kamu İhale Kanunu'na aykırı harcamalar, bütçe kalemlerinin yetersiz denetimi ve eksik bilgilendirme, kamu kaynaklarının etkin kullanımını zorlaştırmaktadır.
Finansal şeffaflık sağlanmadığında ortaya çıkan sonuçlardan biri de şirketlerin ve kamu kurumlarının itibar kaybıdır.
Güvenilirliğini yitiren bir işletme ya da kurum, uzun vadede büyüme potansiyelini kaybeder. Örneğin, büyük otomobil üreticilerinden Volkswagen'in dizel emisyon skandalı, finansal verilerdeki eksik ve yanıltıcı bilgilerin nasıl dev bir krize dönüşebileceğinin en somut örneklerinden biridir.
Şirket, emisyon değerlerini düşük göstermek için muhasebe kayıtlarında manipülasyon yapmış ve bu durum milyarlarca dolarlık cezalarla sonuçlanmıştır.
Devamı Yarın...