Bu bizim solcular var ya gerçekten bir âlemler.

Bunlar nasıl insanlar bilmem ki.

Eşitlik diyorlar, etkili ve yetkili bir yere geldiklerinde çalışanlara eşit davranmıyorlar.

Adalet diyorlar, kesinlikle adil davranmıyorlar.

Özgürlük diyorlar, ilk fırsatta kendilerinden olmayan insanların özgürlüklerini kısıtlama yoluna gidiyorlar. Özgürlüğü kendi düşüncelerinde olanlar için istiyorlar.

Herkese güvenceli iş diyorlar, ama önce kendi yandaşlarına iş ve ihale veriyorlar.

Herkese güvenceli gelecek diyorlar, bir takın insanların güvenli geleceğini, milletin geleceğini de karartacak işler yapıyorlar. Gezi olaylarında olduğu gibi etrafı yakıp yıkıyorlar, kamu mallarına zarar verebiliyorlar.

Herkese aş diyorlar, ilk yaptıkları iş çalışanların, yoksulların aşını kesiyorlar.

Dar gelirliler için su, süt, ulaşım bedava diyorlar. Yönetime geldiklerinde ilk önce bunlara zam yapıyorlar.

Zengin yoksul farkı olmasın diyorlar, zenginleri yok etmenin yollarını arıyor görünürlerken, zenginlerden iş-reklam vs. işler alıyorlar, buna karşılık yoksulların hiçbir derdine çare olamıyorlar.

Sınıfsız imtiyazsız bir toplum olsun diyorlar, en başta kendileri yeni bir kast yeni bir sınıf meydana getiriyorlar.

Kış günü herkesin evi barkı olsun diyorlar ama kış geldiğinde kimseye yardım etmiyor, herkesin bir evi olması için ne bir plan ileri sürüyorlar, ne de bir icraat ortaya koyabiliyorlar.

Şu bizim solcular bir alem.

Çocuk işçiler, çocuk gelinler olmasın diyorlar

İnsanlar sömürülmesin.

Emeklerinin karşılığını alsın diyorlar.

Hastane kapılarından.

Okul kapılarından döndürülmesin diyorlar.

Herkes için parasız sağlık.

Parasız eğitim diyorlar.

Bu dediklerinin hiç birini ele geçirdikleri belediyelerde ve parti genel merkezlerinde çalışanlara bile vermiyorlar.

İnsan ayrımı yapmıyoruz diyorlar.

En büyük ayrımı önce kendileri yapıyorlar.

Sözde sen başı kapalısın, sen başı açıksın demiyoruz diyorlar fakat en büyük ayrımı yine bunlar yapıyorlar.

Sen Diyarbakırlısın, sen teröristsin.

Sen Yozgatlısın, sen faşistsin, sen komünistsin demiyoruz dedikleri halde Marksist-Sol görüşlü olmayanları asla kabul etmiyorlar.

Biz insana insan oldukları için değer veriyoruz derler fakat uygulamaya gelince halkı aşağılarlar, gerici yobaz, karnını kaşıyan adam, şalvarlı, ter kokulu, ayak kokulu demekten geri durmazlar.

Bu solcular bir âlem.

Doğa derler doğayı seviyoruz derler, fakat kendi belediyelerinde asırlık ağaçları gece yarısı göz kırpmadan kesebiliyorlar.

Nutuk atmaya gelince, temiz bir doğa sağlıklı bir çevre derler. Fakat bu dedikleri şeyler kendilerinin uyguladıkları itina gösterdikleri şeyler olmaktan ziyade karşıda bulunan siyasi görüşleri ve halkı hizaya sokmak için söylerler.

Bu solcular bir âlem.

Her nutuk attıklarında; Hırsızlıktan, vurgundan,

Soygundan, yolsuzluktan, rüşvetten sık sık söz ederler fakat ele geçirdikleri belediyelerde belediye paralarını dağdaki teröristlere aktarmaktan, yolsuzluktan, rüşvetten hatta cinsel istismardan hiç söz etmezler.

Bu solcular bir âlem.

Halkın vergilerini halka hizmet olarak döndürmek gerektiğini söyledikleri halde yerli yersiz ve hiç yeri yokken getirdikleri yabancı sanatçılara veya yine kendileri gibi sol görüşlü sanatçılara dudak uçuklatan paralar öderler, bir sürü heykel yaparak milletin parasını buralara harcamaktan çekinmezler.

Bu solcular bir âlem;

Savaşlara, emperyalizme hayır derler, fakat Rusya Ukrayna’yı işgal edince ya derin bir sessizliğe bürünürler ya da bu savaş gerekli derler ve emperyalist Rusya’yı desteklerler.

Velhasıl kelam bizim solcular bir alem.