Önceki gün Yozgat Bozok Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Evren Yaşar, Gazeteciler Günü münasebeti ile bizleri misafir etti.   
   Rektör Hoca, programda önemli konulara değinirken özellikle Yozgat’ın algısının daha doğrusu Yozgat’a dışarıdan bakanların algısının değişmesi gerektiğine dikkat çekti. Bununla ilgili bir çalışma yapacaklarına değindi. 
     Yine birkaç hafta önce  Yozgatlı Dernekler Federasyonu Genel başkanı Avukat Selçuk Bağcı da düzenledikleri bir etkinlikte Yozgat’ın yanlış algısını, yanlış tanıtılmasını ve tanınmasını değiştirmek istediklerini anlatmıştı. 
     Peki dışarıdaki Yozgat’ın algısı nasıl değişir? Dışarıdakiler Yozgat’a nasıl bakıyor ki algısı değişmeli? Yozgatlı kimdir? Toplumdaki algısı nasıldır, tarihte nasıldı, bugün nasıl? Dışarıdan Yozgat’a gelen ve 10 yıl geçmesine rağmen Yozgat’a hala alışmaya çalışan biri olarak ben de diyorum ki evet Yozgat’ın yanlış algısı değişmeli!
      Yalnızca dışarıdaki algısı mı peki? Hayır Yozgat’ın içerideki algısı da değişmeli!  Yozgat, şehir dinamikleriyle barışık, potansiyelinin farkında olan bir kent mi, yoksa kendi içinde de büyük önyargıları taşıyan bir toplum mu?
     Yozgat, Anadolu’nun tam ortasında sakin, muhafazakâr ve şehircilik anlamında geri kalmış bir il olarak biliniyor.  Ve üzücü olan şu ki bu algı zamanla şehrin potansiyelini gölgeleyen önyargılara da neden olmuş durumda.   
 Öte yandan yine yıllarca çeşitli mizahi hikayelerde şehrin isminin sürekli bir espri kaynağı olarak kullanılması da bu olumsuz algının oluşmasına etki ediyor. 
     Oysa ki Yozgat sanattan edebiyata, spordan tarihi ve siyasi kişiliklere kadar birçok önemli ismi bağrından çıkarmış kadim şehirlerden bir tanesi. 
     Bozok Yaylası’nın özünde çok sayıda değer sunuyor. Ancak bunların yeterince öne çıkarılamadığı, tanıtım çalışmalarında eksiklik yaşandığı da bir diğer gerçek olarak karşımıza çıkıyor. 
     Yozgatlı denildiğinde genellikle akla muhafazakâr, kabuğunu kıramamış, dışarıya kapalı ve dahası içine kapanık insan prototipi geliyor. Ancak bu tanım, yukarıda da saydığım özelliklere baktığımızda kentin tarihi ve kültürel zenginliklerini tam anlamıyla yansıtmıyor.  Osmanlı döneminde Bozok Sancağı olarak anılan Yozgat, Anadolu’nun önemli çiftçilik ve hayvancılık merkezlerinden biri iken, bugünse göç veren ve buna bağlı olarak hem ekonomik hem de sosyal anlamda kan kaybeden bir şehir olarak karşımıza çıkıyor. 
      Toplumdaki bu algının algıdan öte gerçek olan bu göç furyasının düzeltilmesi için Yozgat’ın tarihsel kimliğine vurgu yapılması, yerel değerlerin öne çıkarılması ve Yozgatlılık bilincinin tekrar canlandırılması önem taşıyor. 
      Velhalısı Kelam Yozgat, önyargılara meydan okuyabilecek potansiyele sahip  bir şehir. Ancak bu potansiyelin fark edilmesi ve dışarıya doğru bir şekilde aktarılması için hem dışarıdaki hem de içerideki algıların değişmesi gerekiyor. 
Bu noktada Rektör Hoca’nın ve üniversitenin bu çalışmasına önem ve destek veriyoruz..