Seçimler sonrası ekonomik kalkınmayı ve rahatlamayı beklerken gelen zamlar hayat pahalılığını ciddi anlamda körükledi ve çekilmez hale getirdi. Günlük gelen zamlar adeta yaşamı durdurdu. Bırakın lüks yaşamayı zaruri ihtiyaçlarımızı bile karşılayamaz hale geldik. Ekonominin bu denli gergin olması toplumda huzursuzluğu da artırıyor. Buna ciddi bir çözüm getirilmesi lazım, maaşlara zam yapılması da çözüm olmadı görüldüğü gibi...
Zenginin daha zengin fakirin çok daha fakir hale geldiği dönemi yaşıyoruz. Bu toplumsal huzursuzluğu artırır; soygun, vurgun ve talan dönemini yaşatır Allah korusun! Zenğin ve fakir arasında derin bir uçurum doğmuşsa sosyal adalet bozulmuş dengeler alt üst olmuş demektir. Bunun sonu toplumsal huzursuzluktur, çok daha ciddi tedbir alınmalıdır.
Üretim ve ihracat artırılmalı ülkenin kaynakları çarçur edilmemeli; yerli ve milli kaynaklar harekete geçirilmelidir. İsrafı önlemeliyiz, kamu ve tüm alanlarda ciddi bir tasarrufa gitmeliyiz.
En başta devlet adamlarımız olmak üzere herkes elini taşın altına koymalı ve tasarruf her alanda uygulanmalıdır.
İsraf ekonomisinden vazgeçilmelidir. Hayat pahalılığı durdurulmalı, süreklilik arz eden zamların önüne geçilmeli ve istikrar sağlanmalıdır.
Milletvekillleri, belediye başkanları ve il yöneticileride dahil tasarruf kapsamında takip edilip gereksiz harcamaları engellenmelidir. Fazla araçlar satılmalı, bir süreliğine alımlar durdurulmalı, her türlü lüks ve israfın önüne geçilmelidir. Gariban kesime dur diyeceksin lüks şaşalı hayata devam edeceksin buna kimse tahammül edemez ve böyle sosyal adalet sağlanamaz.
Ekonominin yükünü gariban kesime yüklemek ve emeklileri enflasyona ezdirmek doğru ve mantıklı bir anlayış değildir. Ülkenin gelir seviyesi yüksek bir kesimi var: bu kesimin devlete katkı ve destekleri sağlanmalı, çok kazanandan çok az kazanandan az vergi alınmalıdır. Gerekirse devletimiz için fedakarlık ve destek dönemi başlatılmalıdır.
Fedakarlık yapılacaksa imkan ve kaynakları fazla olan insanlar bağış ve fedakarlıkta öncü olmalıdırlar. Bir kesim çok rahat ve huzur içinde yaşarken bir kesimin açlık ve sefalet içinde yaşaması adil bir uygulama olmadığı gibi insani bir uygulama da değildir...
Ekonomi alanında güçlü bir heyetin oluşturulmasını ve bu sürecin daha az zayiatla atlatılmasını umut ediyoruz.
Ülke bizim vatan bizim, devlet bizim; bizler de aynı ülkenin insanlarıyız. Eşit adil ve hakkaniyet içerisinde el ve gönül birlikteliği ile bu süreci atlatmalıyız. Türk milleti nice sıkıntılı dönemleri nice badireleri ve nice saldırıları atlatmış onurlu ve güçlü bir millettir. Ekonominin kaptanları sağlam ve dürüst olsunlar yeter; İmkanımız kaynaklarımız var elhamdüllah; yeterki bu kaynakları çar çur etmeden iyi değerlendirmiş olalım...