Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre: Türkiye’de geçen yıl (2018) evlenen çift sayısı 553 bin 202, boşanan çift sayısı ise 142 bin 448. Evlenen çiftlerin sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2,9 azalırken, boşanan çiftlerin sayısı yüzde 10,9 artış göstermiştir...
Boşanma nedenleri arasında bir çok sebep var. Aile yuvasını yıkmak için bu sebebler yeterli mi? Onu da tartışmak gerekir!.. Neden boşanıyorlar diye sormaktan ziyade, aile niçin dağılıyor diye konuyu ela almak gerekir ve ailenin korunması öne çıkar...
Şüphesiz ki toplumun temelini aile oluşturuyor. Aile dağılınca yuvalar bozuluyor, çocuklar perişan oluyor, ardından huzursuzluk ve ahlaksızlık geliyor. Cinayetler, düşmanlıklar, kin, öfke derken ciddi bir husumet ve kargaşa doğuyor. Bütün bunlar toplumun temeline dinamit koyan hadiselerdir. Türk toplumunun en temel unsuru ailedir. Aile dağılırsa toplum huzursuz olur, huzurlu ve mutlu bir yaşam olmaz!
Görünürde olan boşanma nedenleri sayılmış olsa da; özünde İslami, ahlaki ve insani değerlerden uzaklaşmamız geliyor. Doyumsuzluğa ulaşan istek ve arzular, sıkıntılara birlikte göğüs gerememek, ahlaki değerlerden uzaklaşma ve karşılaşılan hadiselere sabır gösterememek boşanmaları gündeme getiriyor. Boşanma çözüm mü? Elbette hayır!
İslami ve ahlaki değerlerden uzaklaşmayı en başa koyarsanız çözüm bulmanız da kolaylaşır. Çünkü İslam evliliği kutsal bir müessese olarak görüyor; kadın ve erkeği birbirine Allah’ın emaneti olarak takdim ediyor. Çocukları da bu huzurlu yuvanın meyveleri olarak!.. Evliliği sadece cinsel bir birliktelik değil, huzur ve ahlakın da temeli olarak değerlendirmeliyiz!
Günümüzde İslami ve ahlaki değerlerden uzaklaşma böyle bir sonucu kaçınılmaz kılıyor. Doyumsuz istekler, aşırı israf duygusu, olaylara sabır gösterememe ve aile içi şiddet boşanmaları hızlandırıyor. Boşanma bir çözüm mü? Maalesef çözüm olmadığına şahit oluyoruz. Boşanma sonucu yaşanılan hadiseler daha vahim...
Aileye neden boşanıyorlar diye bakmak yerine boşanmalara nasıl bir çözüm bulabiliriz sorusuna cevap aramamız gerekir. Sorun hepimizin genel sorunudur... Boşanmalar arttıkça huzursuzluklar artacak, husumet ve düşmanlık çoğalacak, çocuklar perişan olacak ve toplumun düzeni bozulacaktır. Nitekim yaşanılan bütün hadiseler bunu gösteriyor.
Her konun özünde eğitim olduğu gibi bu konunun özünde de eğitim yatıyor. Ahlaki, İslami ve insanı yaşam eğitimi!.. Eğitim beşikten mezara kadar olmalıdır, ki öyledir; siz de bu eğitimi beşikten mezara kadar sürdürmek zorundasınız. İslami ve ahlaki eğitimi tartışanları farklı bir kefeye koyarsanız isabet etmiş olursunuz. Çünkü her dönemde yanlışı savunup sapkın düşüncelerin peşinden koşanlar olmuştur. Bunlar ahlaki değerleri çiğneyen sapkınlardır. Bunları aza indirip Pasifize etmelisiniz..
İslami, ahlaki ve insani eğitimi; okulda, ailede, toplumda ve kurumlarda ele alıp nakış nakış işlerseniz karşınıza seçkin ve nezih bir toplum çıkar. Böyle bir toplumun temelini de aile oluşturur. Kurslar mı, evet; yaygın eğitim mi, evet; örgün eğitim mi, evet; dini eğitim mi, evet... Kurum ve kuruluşlarla top yekün bir eğitim yürütüp aile yuvasını korumak zorundasınız.Milli Eğitim, Halk Eğitim Müdürlükleri, ilgili kurumlar, hatta sivil toplum kuruluşları bu eğitime destek olup birlikte yürütmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı İl Müftülükleri ile birlikte aile huzur toplantı, seminer ve kursları düzenlemelidir. Kurum ve dernekler projelerle aile yuvasının korunması ve devamı konusunda eğitime yönelik projeler hazırlayıp sunmalıdır... Diyoruz ya: aile dağılırsa toplum dağılır; aile huzursuz olursa toplum huzursuz olur; aile yıkılırsa toplum yıkılır. Huzur, güven ve kardeşlik arıyorsanız aileyi güçlendirmek zorundayız. Ahlaksızlığı ve sapkınlıkları önlemek istiyorsanız kutsal aile ocağını yaşatmak ve ayakta tutmak zorundasınız. Aslında buna da mecbursunuz; huzur ve güveniniz için...