İşgücü Uyum Programı (İUP) çerçevesinde alınan bu karar, okul ortamlarını olumsuz etkileyerek, eğitim kalitesini tehdit ediyor. Yeni eğitim öğretim yılı başlarken, böyle bir uygulamanın hayata geçirilmesi, tüm eğitim camiasında büyük bir kaygı yaratmış durumda.
Kamuda uygulanan bu yeni tasarruf tedbirleri, sadece temizlik işlerini değil, eğitim hizmetlerinin kalitesini de sorgulanır hale getiriyor. Okulların temizlikten yoksun kalması, öğrencilerin sağlık sorunları yaşamasına neden olabilirken, bu durumun sorumluluğu kimde olacak? Eğitim emekçilerinin, sınıflarını temizlemek ve sağlıklı bir ortam oluşturmak için ekstra çaba sarf etmesi gerekecek. Ancak, bu durum öğretmenlerin asli görevleri arasında yer almıyor. İUP kapsamında yapılan düzenlemeler, kamu hizmetlerinin aksamasına yol açarken, eğitimdeki eşitsizliği daha da derinleştiriyor.
İUP ile birlikte, kamu alanlarında istihdam edilen emekçilerin çalışma koşulları daha da kötüleşiyor. Program, haftanın üç günü çalışmayı öngörürken, diğer günlerde temizlik gibi temel ihtiyaçların karşılanmayacak olması büyük bir sorun teşkil ediyor. Eğitimdeki eşitsizlikler, özellikle yoksul mahallelerdeki okullarda daha da belirgin hale geliyor. Veli ve öğretmenler, "bağış" adı altında toplanan paralarla temizlik sorununu çözmeye çalışacak, bu da okullar arasındaki farkı daha da açacak.
Öğretmenlerin, kendi sınıflarını temizleme ve bakımını yapma gibi sorumlulukları, son yıllarda giderek artarken, bu durum eğitim camiasında huzursuzluk yaratıyor. Eğitim Bakanlığı'nın, öğretmenlerin bu konudaki çabalarını görmezden gelmesi ve onları "güzellemelerle" yüceltmeye çalışması, öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmanın bir yolu olarak görülüyor. Eğitimdeki bu çelişkili yaklaşımlar, öğretmenlerin motivasyonunu azaltırken, öğrencilerin eğitim kalitesini de etkileyecek.
Sonuç olarak, hükümetin İUP ile birlikte yaptığı bu düzenlemeler, kamu hizmetlerini aksatarak, anayasal yükümlülükleri ihlal ediyor. Asgari ücretin altında çalışma koşulları, emekçilerin yaşam standartlarını düşürüyor ve eğitime erişim hakkını tehdit ediyor. Milyonlarca öğrenci, veli ve eğitim emekçisi, bu haksız uygulamalara karşı birleşik bir mücadele verme kararlılığında. Eğitimde ve kamu hizmetlerinde adalet arayışı, Türkiye'nin geleceği açısından son derece kritik bir öneme sahip.