Yüce dinimiz İslam muhtaçlara, kimsesizlere, öksüz ve yetimlere, fakir ve fukaraya, ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi  emreder.  İslama inancı olan müminler, bu emirlere kayıtsız kalamaz. Yoksul ve yetimler ihtiyaç içerisinde  kıvranırken, onları görmemezlikten gelip keyfince yiyip içmek insani bir davranış değildir, kardeşliğe de yakışmaz. Çünkü kazancımız da fakir ve fukaranın da hakkı vardır, bu gerçeği asla unutmayalım.

Fakir yoksul ve yetimlere yardım yapılmasını, iyi davranılmasını emreden, âyet-i kerîmelerin bazıları şöyledir: (Mealen)
"Sen yetimken O seni barındırmadı mı? "Sen yolunu şaşırmış bir kavmin içindeyken O sana yol göstermedi mi. "Sen yoksul iken O seni zengin kılmadı mı? "Sakın yetime kötü davranma. “Bir şey isteyeni azarlama. "Rabbinin nimetini de yâd et." (Duha sûresi 11)

“Rasûlüm! Sana, Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar; onlara de ki “Sevap kazanmak için harcayacağınız şeyleri öncelikle ananıza, babanıza, akrabanıza, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara verin.” İyilik olarak her ne yaparsanız, Allah onu mutlaka bilir.”(Bakara-215)

“Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana-babanıza iyilikte bulunun. Akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolda kalmışlara, elinizin altında bulunan köle, câriye, hizmetçi ve işçilere iyilik yapın. Çünkü Allah, kendini beğenen ve çokça övünüp duran kimseleri kesinlikle sevmez.”( Nisa-36)

 Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivayet edilen hadiste Hz. Peygamber (s.a.v.): "Müslümanlar içinde ev yönünden hayırlı olanı yetime iyilik eden evdir. Müslümanların en şerli evi de yetime kötülük yapılan evdir" buyurdu.

Fakirlere yardım etmek, onların ihtiyaçlarını gidermek, İslâmiyetin en çok üzerinde durduğu hususlardan birisidir. Zekât verilecek sınıflardan birisi de fakirlerdir. Fakirlere yardımda bulunurken veya o istediğinde verecek durumda değilken, çok dikkatli ve nazik davranmalı, fakirler gücendirilmemelidir.

Onlara her zaman güzel söz söylenmeli, hattâ verirken onlara teşekkür etmek ihmâl edilmemelidir. Zira onlar Allah'ın bir emaneti olan mallardan dolayı Allah'ın emrini yerine getirmeye vesile olmakta, kendilerini o yükten kurtarmaktadırlar.

Fakirlere yardımla şayet verecek durumu yoksa güzel söz söylemekle ilgili âyet-i kerîmelere meâlen bakalım: "Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışlara hakkını ver. Malını İsraf ederek saçıp savurma." (İsrâ sûresi/26)
"Eğer onlara verecek bir şey bulamayıp da Rabbinden bir rahmet aramak için yüzünü onlardan çevirmek zorunda kalırsan, bari onlara güzel bir söz söyle." (İsrâ/28)

Resûlullah (a.s..) şöyle buyurmuştur: "Dul kadın ve yoksul kimselerin geçimlerini üzerine alan bir Müslüman, Allah yolunda cihad eden mücâhid gibi yahut gündüzleri oruçlu geceleri de ibâdetle meşgul olan kimse gibidir." (Buhâri)

Câbir (r.a.) der ki: Hz. Peygamber (s.a.v.): "Müslüman yoksulu doyurmak Allah'ın rahmetini gerekli kılan güzel amellerdendir." buyurdu.

 İhtiyaç sahiplerine yardımda bulunurken, sadaka verirken, hiç kimseye sezdirmeden gizlice vermek faziletli bir davranıştır. Ümmü Seleme (r.a.) Peygamber Efendimizin (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Yapılan iyi işler insanı kötülüğe düşmekten korur. Gizlice sadaka vermek Allah'ın gazabını söndürür ve sıla-i rahim ömrü uzatır. Her iyilik sadakadır Dünyada iyilik sahipleri âhirette de iyiliğe mazhar olurlar. Dünyada kötülük yapanlar âhirette de kötülükle karşılaşırlar. Cennete ilk girecekler iyilik yapanlardır."

İslâm büyükleri, Resûlullah'ın (s.a.v.) tavsiyesi ışığında yardımda bulunurlarken gizlice yardım ederlerdi. Hz. Ömer (r.a.), devlet reisiyken sırtında çuvalla erzak taşır, kimliğini açıklamadan onu fakirlere verir, hattâ kendi eliyle onlara yemek pişirirdi.

Bu noktada şunu ifade etmek isterim ki: Şehrimizde mahallemizde ve yakınlarımızda nice fakir ve fukara vardır, dertlerini sıkıntılarını açamıyorlardır. Onlar bizi aramadan bizim onları arayıp bulmamız gerekir.

Bizim onları bulup gönüllerini alıp yardım etmemiz gerekmez mi? İşte bu hem insanı hem de İslami bir davranıştır. Mübarek üç aylar içinde bulunuyoruz yardım ve bağışta seferber olup fakir ve fukaranın, garip ve gurabanın yüzünü güldürelim ki;
Allah da bizim yüzümüzü güldürsün!..

Yozgat’taki tüm yardım kurumları bir olup şehrimizi taramalı isim tesbit edip o isimler üzerinden yardımda bulunmayı kendilerine görev adletmelidir. Mahalle muhtarları ile de görüşerek ciddi bir liste çıkarılmalı ve Yozgatımızda- çevremizde bulunan fakirlere - ihtiyaç sahiplerine ulaşılmalıdır. Bu konuda gayret gösterecek olan herkesten Allah razı olsun!.. Not: Bizim bir eksikliğimiz var dünyadaki fakir ve fukarayı yad ederken kendi fakirimizi- kendi komşumuzu görmemezlikten geliyoruz?