Hayatı neresinden tutarsanız tutun esrarengiz imtihanlarla dolu.
     Yine o hayatın neresinde olursanız mutlaka o imtihandan, geçilmez denilen o küçük aralıktan geçip gidiyorsunuz.
     Aslında bugüne dair ‘imtihan dünyasında hamken pişmek, olgunlaşmak ya da olgunlaştığını zannettiğiniz anda yeniden yanmak’ üzerinden konuşmak, bir nevi efkâr dağıtmak istiyordum.
     Bir anda konu değiştirmek, efkar dağıtma durumlarını sonraya bırakmak istedim. 
Ne derece doğrudur bilemiyorum ancak sosyal medyadaki bir paylaşım oldukça dikkatimi çekti. 
     İsterseniz o kısa paylaşımı hatırlayalım:
- İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran: '12 bin lira kiramı 75 bin lira yaptılar, evden çıktım' İddiaya göre Sayın Genel Müdür 1 milyon lira maaş alıyor!
Şimdi, tersten başlayalım;
     Eğer bu iddialar doğru ise, gerçekten kirası akıl almaz oranda arttığı için İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran evinden çıktı ise burada yadırganacak ne var?
      1 milyon lira maaş alması, 
Ya da İş Bankası gibi dev bir finans kuruluşunun genel müdürü olması,
Maddi durumunun yerinde olması, gibi durumlar soyguncu zihniyete kurban olması mı demek!
     Nasıl olsa yüksek maaşa sahip, ne istersek gözü kapalı verir mantığı mıdır asıl olan!
Günümüz şartlarında, Yozgat, Ankara, Çorum, hatta ilçe ve beldelere kadar sirayet eden, ekonomik kriz bahaneli soygunlar yaşıyoruz.
     Ne acıdır ki, çok eski yıllarda yol kesip, kervanları soyan eşkıyalardan daha alçak bir güruh türedi.
     Onlar modern çağın soyguncuları.
İnsanların kimi zaman zaafları-mecburiyetleri, kimi zaman imkanlarından istifade ediyorlar tıpkı banka genel müdürü örneğinde olduğu gibi!
     Yol kes, bel kes ama vicdanı elden bırakma der Zafer Bey (Özışık)…
Vicdan, denilen kavram duygu olmaktan öyle uzaklaştı ki, devleti yönetenler içinde bulunduğumuz duruma nasıl müdahale edecek, vicdansız düzenin modern soygununa nasıl dur denilecek inanın kestiremiyorum.
     Ekonomide kayıp kaçağı önlemek adına devlet ciddi önlemler almaya başladı.
Acıtıyor mu, kayıt dışı kazanan, bu yolla zengin olmuş güruhu acıtıyordur elbette!
Devletten vergi kaçırıp, kaçırdıkları ile hayır yapanları acıtıyordur!
     Hırsızlığın adı; muhatap, yani soyulan devlet olduğunda hırsızlık olmuyor!
Yozgat’ta bile görev süresinde hırsızlık yaptığı tasdiklenmiş olmasına rağmen toplumda itibar (!) gören, saygı (!) bulan öyle müstesna hırsızlarımız, pardon beyefendilerimiz var ki!
     İş Bankası Genel Müdürünün başına gelenler, içinde bulunduğumuz yıl içinde Yozgat’ta kaç kiracının başına geldi.
El kaldıranların sayısı bir hayli fazladır eminim!
     Türkiye’de kanunlar, yönetmelikler aslında öylesine gerçekçi detaylardan oluşuyor ki, sorun uygulayıcılarda!
Denetimle beraber kanun ve yönetmeliklerin hakkaniyetli ölçülerle yapıldığı ülkelerde ekonomilerde, adalet de teraziden şaşmıyor.
 Özellikle vergi alanında yürütülen denetimler can sıksa da kazanan inşallah milletimiz olacaktır.
     Zaten kiracı olduğumuz dünya da soyguncu zihniyeti ile insanları iki kez kiracı durumuna düşürenlerin akıbetini çok merak ediyorum.
Onlar yaptıklarının bedelini çok ağır ödeyecekler ama bu dünyada ama o dünyada!