Yüce Allah’ın buyruğu üzere harekete geçip sevgi hamuruyla kardığımız sağlam kaleler toplumun temelini oluşturur. Sağlam kaleler kurup nikahla bu sözleşmeyi imza altına alıyoruz. Birimizi birbirimize emanet ediyoruz. Emanete hiyanetliği asla düşünmüyoruz. Öyle bir sevgi bağı kuruyoruz ki: bunu dualarla- sözleşmeyle perçinliyoruz. Yüce Allah’ın buyruğuna tabi oluyoruz.

Toplumun en sağlam kaleleri olarak kurduğunuz, bu kaleleri biz hayır dilekleri ve dualarla başlatıyoruz. Allah’ın emrini hatırlatıp Peygamberin kavlini dile getiriyoruz. Hayırlı bir iş diye temelini attığımız bu yuvayı sevgi ve muhabbet bağı ile bağlıyoruz. Nice umutlarla, nice hayallerle ve güzel niyetlerle başladığımız bu yolculuk bize başlangıçta huzur veriyor. Ancak hayat boyu devam etmesi gereken bu mutluluk yerini zamanla çekişmeye ve kavgaya bırakıyor. O sevgiye sadakate bağlılığa ne oluyor da birbirimize düşman kesiliyoruz.

Ailede başlayan kavga ve huzursuzluk; çekişmeyi, işkenceyi ve aldatmayı beraberinde getiriyor. Sevgi ve sadakat bitiyor yerini ihanet ve aldatma alıyor. Aile huzuru kaçıyor, dayanışma bitiyor ve hayat eşlere zindan oluyor. Yuvalar dağılıp çocuklar ortada kalıyor ve her iki taraf için de hayat çekilmez hale geliyor. Aileyi ayakta tutacak olan sevgi, saygı, sadakat ve hoşgörü yerini kaygıya endişeye ve çekişmeye bırakıveriyor.

Aile içinde basit nedenlerle başlayan bu kavgalar ailenin yıkılmasına ve dağılmasına neden oluyor. Daha sonra bu cedelleşme büyüyor çocuklara yansıyor ve önü alınamayacak olaylara dönüşüyor. Aile içi şiddet, baskı ve zulüm ailenin dağılmasına yol açıyor. Aile ise toplumun temelini oluşturan bir müessesedir ki: biz buna toplumun sağlam kalesi diyoruz. Bugünün en önemli sorunlarından biri de maalesef ki maalesef aile düzenimizin bozulmuş olmasıdır.

İşkence kadına şiddet, erkeğe nefret, çocuklara baskı ve zulüm bundan sonra başlıyor. Çünkü kale yara almış, emanete ihanet edilmiş, sevgi ve saygı bağı kopmuş oluyor. Sevginin olmadığı yerde huzur olmaz, saygının kalmadığı yuvada sadakat de olmaz. Aldatma, yalan söyleme, iftira, ihanet başlar...

Bir takım tv kanallarında toplumun huzuru için yapılması gereken yayınlar yerine çirkinlik, çekişme, nefret ve kavga dolu yayınlar yapılıyor. Ekranları işgal eden bu ihanet, kavga, döğüş ve çekişme içimize bıçak gibi saplanıveriyor.
Bu yayınların faydası olmadığı gibi toplumsal zararı da oluyor ve insanların nefretini artırıyor. Bence bu yayınlara müsade edilmemeli. Onun bunun kavgasını ekrana taşıyıp reyting kazanmaya çalışanlar Türk aile yapısına zarar veriyorlar. Bu ve benzeri rezalet yayınlar kaldırılmalıdır.

“Yuva yıkanın yuvası olmaz”diye bir atasözümüz vardır. Yuvayı bozanın yuvası olmaz. Yuvasız kuşu da kurt kuş kapar. Herkes kendi kafasına göre bir hüküm vermeye kalkışmamalıdır. Eşe İhanet edenin de cezası da ağır olmalı. Bu cezayı Yüce Allah açık açık beyan etmiştir. O enkazın altında siz de kalırsınız, çocuklarınız da kalır. Çünkü siz bu emanete sadakat göstermediniz. Emanete ihanetlik ise hainliktir. Bu ihaneti Allah da affetmez insanlar da...

O kaleleri sağlam kurmak sevgi hamuruyla karmak, tatlı meyvelerle süslemek ve kemale erdirmek bizim elimizdedir... Sevgi- saygı, Sabır, sebat, iteat, sadakat ve merhamet bizim parmaklarımızın ucundadır. Emanete ihanet etmediğimiz sürece, birbirimize saygı duyup Allahın buyruğu üzere hareket ettiğimiz sürece o sağlam kale yıkılmaz. Eksikleri el birliği ile tamamlayıp, güzel ahlakla süslersek, Allah’ın emanetine ihanet etmemiş oluruz. Kurduğumuz bu kale de sağlam kalır.
İşte o zaman hem toplum hem de biz huzurlu yaşamaya devam ederiz ve yuvayı hayırlı meyvelerle süsleriz.
Dualarla iyi niyetlerle kurduğumuz yuvamız iki cihanda da kutlu yuva olarak kalır.

Biz de Sağlam kalenin içinde huzurla yaşamaya devam ederiz. Hayatın bitiş noktasında: “Ben ondan Razıydım Allah da ondan razı olsun!” dedirtebilmek ne kadar kutsal bir sözdür bilemezsiniz... Ailenizi, yuvanızı Allah’ın emaneti olan çocuklarınızı koruyup sahip çıkın ki: iki cihanda da saadete eresiniz!..