Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın tarihin de en önemli, en büyük savaşlarından biridir. Çanakkale’de etten, kemikten örülmüş aşılmaz bir duvar vardır. O da Mehmetçiğin imanlı yüreğidir!..
Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşmak ve böylece İstanbul'a ulaşma isteği Avrupalı sömürgeci devletlerinin büyük bir özlemiydi. Hasta Adam yıkılmalı ve Türkler Anadolu’dan atılmalıydı !
Çanakkale Ruhunu çok iyi anlamak gerekir! Neden Çanakkale, niçin geldiler, nasıl saldırdılar, bu gücü nereden topladılar, Gelibolu Yarımadasını neden Cehenneme çevirdiler ve nasıl durduruldular?..
Hangi imanın, hangi gücün karşısında pes edip Geldikleri gibi gitmek zorunda kaldılar?
“Çanakkale Geçilmez!” diye tarihe destan yazdıran Mehmetçiğin mücadelesi nasıl sonuçlandı? Böylesine bir imanlı gücün durdurulamayacağı nasıl anlaşıldı? İşte bütün bunlar Çanakkale’de gizlidir; “Çanakkale Geçilmez!” fermanında gizlidir!...
“Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, Ya Rab ne güneşler batıyor!
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer,
Ne büksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i,
Bedri’n aslanları ancak, bu kadar şanlı idi..
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın!..
“3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli, en şanlı sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır... “
“Çanakkale; altı asır üç kıtaya hükmeden şanlı Osmanlının son zaferi ve İstiklal harbimizin habercisi... "Yedi Düvel"in "hasta adam" dedikleri Osmanlıya son darbeyi vurmak isterken kazdıkları kuyuya düştükleri yerdir Çanakkale...
İki yüzelli bini aşkın şehidin kanıyla sulanan vatan toprağıdır... Cenab-ı Hakkın (c.c.) inayetiyle, Allah ve Peygamber aşkıyla gözünü kırpmadan, korkusuzca düşmana karşı koyan Mehmetçiğin tarih yazdığı altın sayfadır Çanakkale Destanı ...
“Semalardan tekbir sesleri geliyor,
Şehitler Allah’a yükseliyor!
Üstünde titreşen bin figanı zar,
Bu gece gök baştanbaşa kanlı bir mezar!”
Düşmanın dahi kahramanlığını, insanlığını övdüğü Mehmetçiğin yazdığı şanlı bir destanın adıdır Çanakkale…”
“Boyabatlı Ömer oğlu Mustafa,
Yazdı bu destanı girerken safa,
Muradı gitmekti arşı tavafa,
Bugün bizden vatan razı olacak,
Nefer şehit, ordu gazi olacak!”
Dağlara adını yazdıran yiğitlerin destanını tarih anlatmaya devam ediyor!..Artık Sarıkamış, Çanakkale, Galiçya, Sakarya, Dumlupınar...şehitlerinin yanına gitmek ve ot tıkadıkları yaralarının üzerine gözyaşlarımızı akıtmak, onların canları ile verdikleri selamı almak zamanıdır!..
Onlar bizim hür ve bağımsız yaşamamız için hayatlarını verdiler.
Onları unutarak yaşamak gaflettir, ihanettir. Unuttuğumuz her şehit düşmana teslim edilmiş bir siperdir. Vatan için şehit olmuş insanları unutmak vatana ihanettir!...
“Beş yerde yaram var yazamam mektup,
Çoktandır oğlumdan haber yok deyip,
Elin beş vakit namazda açıp,
Kendini kedere salmasın Anam!”
62. Alay 1. Tabur başçavuşlarından Yozgatlı İsmailoğlu Rıfkı 23 Eylül 1916 da yaralı bir şekilde götürülürken alay komutanına yalvarıyor: Aman Efendim, Bölük komutanı şehit oldu. Yardımcısı Bilal Efendi şehit oldu, ben bölüğe ancak yarım saat kumanda edebildim; yaralandım. Ne olur Allah aşkına cepheye bir komutan yetiştirin!... Haklı bir taleptir; çünkü o cephe düşmemelidir; çünkü o cephe dimdik ayakta kalan son vatandır...
Nice 18 Martlar gelecek, Çanakkale Şehitleri de, Çanakkale ruhu da unutulmayacak Allah’ın izniyle! Çünkü bu bizim için çok önemli bir mesajdır.
Çanakkale Şehitlerinin kutsal kanları olmasaydı, bugünkü Türkiye olacak mıydı acaba?.. Belki de olmayacaktı, ne dersiniz?.. Bunu iyi biliyoruz ve Çanakkale şehitlerini minnetle, Rahmetle, şükranla yad ediyoruz: Ruhları şad mekanları da cennet olsun!.. Ruhlarına binlerce Fatiha’lar...