Son dönemlerde ülkemizde meydana gelen hadiseler korkutucu boyutlara ulaştı. Kadın ve aile cinayetleri, polise yapılan saldırılar, trafik kazaları ve trafik kavgaları, uyuşturucu bağımlılarının sebep olduğu olaylar ve sağa sola saldıran saldırganların durumu hepimizin güvenliğini tehdit eder duruma geldi.

Kavga ve nizah olayların artmasında şüphesiz ki TV dizilerinin ve sosyal medya oyunlarının etkisi var. Bir başka önemli konu da verilen cezaların yetersizliği. Bir çok suç
kaydı olan insanların aramızda dolaşıyor olması. Bu hadiseler toplumun huzurunu bozmaya insanımızı fazlasıyla rahatsız etmeye başladı.

Acemi sürücüler yetmemiş gibi bir de sarhoş ve ehliyetsiz sürücüler sokağa çıkarak kazalara davetiye çıkarıyor. Aldıkları ciddi bir ceza da yok. Para cezası ile salıverilip toplumun sinir uçları ile oynanıyor.

Çoluk çocuk herkesin elinde bir telefon adeta telefon manyağı olduk. Bu sosyal medya rezaleti hem ahlaksılığı körüklüyor, hem de yuvaların yıkılmasına sebep oluyor. Ayrıca vurucu- kırıcı oyunlarla gençlerimizi teröre yönlendiriyor. İnsanlara işkence etmek, adam öldürmek olağan hale geliyor. TV dizileri ve sosyal medya oyunları buna zemin hazırlıyor. Yaşanan hadiseler anne baba olarak bizleri dehşete düşürüyor.

Narin olayı, Polis memuru hanım kardeşimizin şehit edilmesi, bir polise bıçaklı saldırıda bulunulması, Ambulansların önünün kesilip hesap sorulması, kadın cinayetlerinin artması, din görevlilerine yapılan saldırılar hepimizi üzdü ve endişelenmemize neden oldu.

Bütün bu olayların haberlerini izlerken duyduğumuz ve en nefret ettiğimiz söz ise: Suçlu yakalandı, ifadesi alında ve serbest bırakıldı ifadesi oluyor. Tutuklanması için illa kişiyi öldürmesi mi gerekiyor acaba ? Bu durumda adalete olan güven azalıyor, yapanın yaptığı yanına kar kalıyor düşüncesi yaygınlaşıyor. Bu işte bir adalet boşluğu yok mu? İnsanımızı nasıl koruyacağız ve adaleti biz nasıl temin edeceğiz ?..

Hani deriz ya biz nerde yanlış yapıyoruz?.. Evet bizim yanlış yaptığımız çok şey var. Kendimizi yabancı ve sapık düşünceli bir sosyal medya ağına teslim etmiş durumdayız. İpin ucu bizim elimizde değil. Bu sosyal ağ rezaleti de bizim ağımız değil. Peki bu televizyonlar kimin kontrolünde? Dizilerin, programların sosyal medyadan farkı var mı?

Alkol ve uyuşturucu konusu başlı başına bir bela. Alkollüydü diye suçluya ceza bile vermiyoruz. Adam bi deli raporu alıyor biz de salıveriyoruz. Nasıl oluyor da sürücü alkollü olunca sorumsuz oluyor? Nasıl oluyor da ehliyetsiz sürücü basit bir para cezası ile salı veriliyor?.. Şu uyuşturucu baronlarını biz neden durduramıyoruz. Cezalar mı yetersiz, yoksa uyuşturucu mafyası mı güçlü? Hak adalet ve devlet güçlü olmalı öyle değil mi...

Bütün bunların önlenmesinde ne eksik? Bilgilendirme mi, cezalar mı, kanunlar mı, yoksa eğitim mi? Sıkıntı büyük, huzursuzluk fazla; idam konusu da dahil her türlü tedbir değerlendirmeye alınmalıdır. Suçlu cezasını çekmeli, asla cezasız kalmamalıdır. Ceza ve infaz kurumu ıslah edici olmalıdır. Eğitimse eğitim, tedbirse tedbir, ceza ise ceza hemen her konuda tedbir almaya mecburuz. Yoksa insanların huzursuzluğu dinmez ve suçlular da ıslah olmazlar. Astığınız astık kestiğiniz kestik olsun demiyoruz milli, insani,dini, ahlaki ve ıslah edici tedbirler alınsın diyoruz. Türk ve Müslüman ülkede ahlaksızlığa ve adaletsizliğe asla yer olamaz. Ecdadımız bize bunun örneğini yaşayarak göstermişlerdir. Unutmayınız ki: Adalet mülkün ve huzurun teminatıdır.