Yüksek faiz, paranın ticarete değil de daha çok bankalara kaçmasına neden oluyor?
Faizin ‘haram’ ve ‘helal’ kriterini giderek silen maddesel beklentiler maalesef ülkemizde ticaretin seyrini de farklı mecralara sürükledi.
Parasını bankada faizle büyüttüğünü (!), çalışmadan kazanma (!) hayalini gerçekleştirdiğini, parasını riske atmadan (!) kendince ticaret yaptığını düşünenler evet kârdalar (!)
Bir ülkede ekonomik kriz varsa, orada hırsızlık, orada ahlaksız ticaret vardır diyor bir bilmiş.
Ülkemizin içinde bulunduğu duruma baktığımızda ‘varlık içinde ekonomik kriz’ yaşıyor, zenginliklerine rağmen fakirliği süratle çağırmaya devam ediyoruz.
Küçük de büyük de kendi çapınca çalmanın derdinde.
İki tarafın masumiyet karinesi de aynı!
Hırsızlıklar üzerinden servet bina edenlerin hayalleri hiçbir zaman bu dünya mutluluğunu ön görmese de, giderek artan bir ahlaksız ticaret kavramı büyütüyoruz.
Güven denilen paradan, puldan, servetlerden değerli hazineyi hızlı kaybediyoruz.
Yakın zamanda Tarım ve Orman Bakanlığı ayıplı mal satan, daha doğrusu işini sahtekarlıkla yapan, biraz daha doğrusuna gidecek olursak insanların hakkından çalarak daha çok kazanmaya çalışanların listesini yayınladı.
Son olarak bir Köfteci Yusuf Muamması aldı yürüdü.
Köfteci Yusuf’un ülke genelinde yaygın bir restoran ağına sahip olması ister istemez bu isim üzerinde kamuoyunun yoğunlaşmasına neden oldu!
Peki Köfteci Yusuf, döner ve köfteye domuz eti kattı mı?
Ya da Tarım ve Orman Bakanlığının tespit ettiği ‘domuz etki katkısı’ neden tartışmaya açıldı?
Peki, domuz eti tespit edilen diğer firmalar gerçekten ürünlerine böylesine anlamsız bir katkıyı yaptı mı?
Özellikle Ankara’da faaliyet gösteren, ciddi iş potansiyeline sahip, kendince marka olmuş, güven aşılamış restoranlar neden etine hile karıştırdı?
Köfteci Yusuf üzerinden yapılan tartışmalar, ‘Domuz eti katkısı sağladı’, ‘Katkı yok komplo var’ ikilemi üzerinden yürüyor.
Akıl, mantık ve vicdan üzerinden değerlendirdiğimizde, “Binlerce insana istihdam sağlayan, ciddi ciro ve iş potansiyeline sahip, yaygın bir işletme neden bile isteye ateşe atlasın.”
Günümüz dünyasının artık tek odak merkezi olan maddi kaygılar üzerinden değerlendirdiğimizde; “Daha çok kazanma hırsı böylesine bir hata, gaflet ve ahlaksızlık” üzerinden kazanç beklentisi oluştursun.
Her ikisi de kuvvetli ihtimal!
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın listeleri yayınlamasının ardından pek çok restoranın işleri durdu. İnsanlarda oluşan ‘acabalar’ özellikle büyük şehirlerde insanların restoranlara gitmesini engelledi.
Köfteci Yusuf, Sorgun’un ardından Yozgat’ta da şube açmaya hazırlanan bir işletme. Eğer iddialar doğru ise Yozgatlı bu durumu nasıl karşılayacak, oluşan tedirginlik nasıl giderilecek?
Bir komplo var ise, tamamen itibarsızlaştırma politikası uygulanıyorsa, bakanlık dahil bu işin yaygarasını yapan sağdan, soldan pek çok medya organı nasıl bir suça hizmet etti, böylesine yaygın bir komployu kimler düzenledi. Devlet kurumları de o kurumlardaki insanlar da bu komplonun oluşasında alet mi oldu?
Bu nasıl bir muamma?
Nasıl bir doğrulama mekanizması kafalarda oluşan soru işaretlerini giderecek?
Ahlaksız, daha çok kazanma, haram üzerinden zenginlik bina etme beklentisi kazanan ile bu kazanca bilerek ya da bilmeyerek hizmet eden vatandaşı büyük bir çıkmaza doğru sürüklüyor.
Yarına dair kaygılar üzerinden sürekli korkular yaşamak yerine biraz da inancımızın gereği olan şükür kavramı üzerinden hayata bakabilsek pek çok problem çözüm bulacak!
Ülkemizde oluşturulan “suni ekonomik kriz”, “zenginlik içinde fakirliği”, kendi ahlaksızlarımızın ağına yem olmuş vatandaş modelini giderek artıracaktır.