Evet

Bir anket dolaşıyor,

Ya da dolaştırılıyor.

Büyük Türk milletinin büyüklüğüne inanmayan bizim ezik-okumuşlar bu ankete mal bulmuş mağribi gibi sarılmış görünüyorlar.

Paylaşım üzerine paylaşım.

Yorum üzerine yorum yapıyorlar.

Anketi paylaşanlar bu anketi vesile ederek din görevlilerine saldırmayı, onları karalamayı, onları eleştirmeyi sanki kendilerine vazife edinmişler.

Sosyal medyanın, tenkid ve eleştiri görevlileri bu konu üzerinden dinimiz olan İslamiyet’i de bilir bilmez eleştiriyorlar veya eleştirilmesine sebep oluyorlar.

Kendilerine sorsanız İslamiyet hakkında, din adamı hakkında kaç kitap okudunuz da bu konuda kendinizi yetkili görüyor alakasız fetvalar veriyorsunuz? Diye acaba ne cevap verirler.

Kendileri eksik ve hatalı olanlar, kendileri dışındakileri de eksik hatalı ve yanlış buluyor olmalılar.

Mesela ben; bu gün deprem konusunda bir şeyler söylesem ve öngörülerde bulunsam, benim söylediklerim ne kadar kayda değer olabilir ve bana deprem konusunda söylediklerimden dolayı kim itibar edebilir.

Hâlbuki deprem konusunun bir yetkilisi bu konuda açıklama yaparsa elbette söyledikleri önemli olur, can kulağı ile dinlenir ve söylediği şeylere de itibar edilir.

Din ve din adamları hakkında her konuda da olduğu gibi konuşan, eleştiren de yetkisi ve bilgisi olmayan sözüm ona aydın(!) ve ezik insanlardır.

Ayrıca;

Din adamlarına siz ne verdiniz ki de; kendi yapmadığınız ve asla yapma becerisini gösteremeyeceğiniz şeyleri onlardan istiyorsunuz.

Sizin bu yaptığınızı ancak Türk devletinin ve dininin düşmanları zaten yapıyorlar.

Siz geçmişte dini yasakladınız, din adamı yetiştiren tekkeleri, zaviyeleri, tarikatları, medreseleri kapattınız.

İnsanlar Kur’an okuyorlar, din dersi yapıyorlar diye takibat yaptınız, dini eğitim yapmak isteyen insanları cezalandırdınız. Hatta şapka giymiyorlar diye idam dahi ettiniz.

Evlerde, dolaplarda bulunan geçmişten beri okunan çeşitli Arapça ve Osmanlıca kitaplarını jandarma marifetiyle toplattırıp köy meydanlarında yaktınız.

Hatta irtica gelir korkusuyla önemli tarihi binaların ön yüzünde bulunan Osmanlıca devlet arması ve kitabelerini kazıttırdınız, kapattırmadınız mı?

Peki, insana sormazlar mı?

Sizin eleştiremeyeceğiniz din adamı nereden ve nasıl yetişecekti. Hangi okulda okuyacak, nerede eğitim alacaktı.

Şimdi “İmam-Hatip okulları açıldı” denilebilir, peki açıldı diyelim. İmam –Hatip okulları açıldıktan 6-7 sene sonra ilk mezunlarını verdi ve sizin istediğiniz din adamı bu okullarda yetişmiş miydi? Yetişmemiş miydi? Yetiştirdiyseniz bu din adamları nereye gittiler.

Kaldı ki İmam-Hatip okullarının müfredatı, din adamı yetişsin şeklinde değil de bir miktar dini bilgileri olan insanlar yetişmesi yönündeydi. Okulların müfredatları da düz lise müfredatlarından pek farklı değil, sadece birkaç tane din ile ilgili dersler vardı, o kadar.

Uygulamaya bakarsanız; Sanki İmam-Hatip okulları din adamı yetiştirmesin diye açılmış.

O halde ne istiyorsunuz bu insanlardan.

Sosyal medyada ve basında irtica ile eş değer gördüğünüz din adamlarını, dini kurumları sürekli karaladınız.

Cuma namazı kılan İmam-Hatip talebelerini görüntüleyerek “irtica hortladı” diye milleti korkutmadınız mı?

En az 80-90 seneden beri din adamı nerede ve nereden yetişiyor hiç baktınız mı?

Diyanet İşleri Başkanlığı kurulduğundan itibaren herhangi bir genel müdürlükten farklı bir yapıya sahip değildi. Eli kolu bağlı olan bu kurumdan ne bekleniyordu, ne yapılabilirdi ki?

Bindiği arabayı, verdiği fetvayı devletçe tahsis edilen bütçeyi abartarak hep eleştiriyorsunuz.

Sonuçta din adamlığı konusu %12’ye düştü. Siz de zaten bunu istiyordunuz. Bu gelinen durumdan için için mutlu mu oldunuz?.

Zaten siz bu milleti ve onun dinini pek de sevmediniz ve hep seviyor göründünüz.

Şimdi neşeden uçuyorsunuzdur.

Kim tarafından, ne için ve ne şekilde yapıldığı, ne tür soruların sorulduğu pek de bilinmeyen bir anketi alıp din görevlilerine söz söylemek ancak ve ancak devlet ve millet düşmanlarının işine yarar. Din adamlarımız konusunu vesile ederek konuşup yazanlarda devlet ve millet düşmanlarının derekesine düşerler.